Y/N: Hayatımda ilk kez smut yazacağım... Ben bile heyecan yaptım şu anda wodkapdlapxl
Yixing
Günün ilerleyen saatlerinde saraydaki günlük görevlerimi bitirdim ve kaldığım odaya çıktım. Saraya ilk geldiğim zaman prensin, yani şu anki kralın özel koruması olarak getirildiğim için onun odasına yakın olan oda verilmişti. Bu açıdam mutluydum. Ona yakın olabildiğim için mutluydum ama asla bu denli yakınlaşacağımı düşünmemiştim. Aslında sevgimin hayatımın son saniyesine kadar tek taraflı kalacağını düşünmüşümdür hep.
Belimdeki kuşağa bağlı olan kınımı* çıkartıp yatağının üzerine bıraktım. Bu gece için krala verdiğim sözü tabii ki de unutmamıştım. O yüzden silahlarımı odamda bırakmamın en iyi karar olduğunu düşündüm.
Saat gece yarısına doğru geldiğinde neredeyse bir saate yakındır oturduğum sandalyeden kalkıp odamdan çıktım. Heyecanlı değilim dersem yalan söylemiş olurum çünkü heyecandan ayaklarım bile titriyordu. Bir an geri dönmeyi bile düşündüm ama söz veren taraf ben olduğum için böyle bir şey yapmaya hakkım var mıydı ki?
Odanın önüne geldiğimde her zaman kapıda bekleyen askerler bu sefer yoktu. Belki de nöbet sırası değiştirmek için gitmişlerdir diye düşündüğümden fazla aldırış etmedim. Odanın büyük kapısını tıklattıktan sonra içeriden "gir" sesinin duyulması uzun sürmemişti.
Odaya girdiğimde kralı normalden farklı olarak masasında yazı yazarken buldum. Normalde bu saatlerde her zaman balkonda gökyüzüne bakarken yakalıyordum. Önündeki kağıttan başını kaldırıp bana baktı.
"Sonunda geldin ama sence de biraz gecikmedin mi?"
Sesindeki alaycı tonla ne yapacağımı şaşırmıştım. Neden bir anda böyle konuşmuştu ki?
"Özür dilerim... Ben sadece..."
"Boşver. Geldin ya, önemli olan o"
Az önceki alaycı halinden eser kalmamış eski, tanıdığım Suho'ya dönmüştü.
"Orada dikilmeye devam mı edeceksin? Otursana"
Panikle etrafıma bakındım ve odada hiç boş sandalye olmadığından sadece yatağın bir ucuna oturdum. Şu anda ne kadar utangaç biri olduğumu fark ettiğimden bu adamın bana hiç iyi gelmediğini bir kez daha anladım. Eskiden duygu içinde gram duygu barındırmayan ben, bu adam yüzünden hayatım boyunca hiç yaşamadığım ve hissetmediğim duyguları aynı anda yaşıyordum.
"Küçük bir işim var. Halledene kadar rahatına bak, Yixing"
Hadi ama bu kadar gerginlik ve heyecan arasında nasıl rahat olmamı bekliyor ki bu? Gerçi ne hissettiğimi anlıyor mu ondan bile emin değilim.
Yerimden kalkmaya çekindiğim için daha önce onlarca kez girdiğim odayı ilk kez detaylı bir şekilde inceleme fırsatı buldum. Çalışma masasının hemen arkasındaki duvarın tamamı kitaplıktı ve gözüme çarpan bazı kitap isimleri vardı ama asıl fark ettiğim kitapların büyük bir kısmı daha önce okuduğum ve ya okumak isteyip de baskısını bulamadıklarımdı. Bir ara kendisinden bu kitaplardan bazılarını ödünç alıp alamayacağımı sormayı aklıma not ettim.
Gözümü kitaplardan çekip Suho'ya odaklandım bu sefer. Deminden beri bir şeyler yazıyordu ve bunun ne olduğunu çok merak etsem de sevdiğim kişiyi izlemeyi tercih ettim. En sonda eline mührünü alınca bir kararname yazdığı kanısına vardım.
Mührü kağıda bastıktan sonra parşömeni katlayıp bir kenara bıraktı. Ayağa kalkıp yanıma doğru yürüyünce ben de hemen ayağa kalktım. Tam karşımda durdu ve bir elini yanağıma koydu. Kalp atışlarım odanın içinde yankılanıyor gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
¿𝐂𝐨𝐦𝐦𝐚𝐧𝐝𝐞𝐫? | 𝐒𝐮𝐋𝐚𝐲
Historical Fiction•Suho: Sen bir komutan olmak için çok masum görünüyorsun. Görevin beni korumak ve benim dışımda kimseye karşı acıma duygun olmamalı biliyorsun değil mi? •Lay: Sizin dışınızda bu dünyada var olan hiçbir canlıya karşı hiçbir şekilde duygu beslemiyorum...