🤴🏻5🤴🏻

92 11 46
                                    

Hiçbir tepki vermeden kas katı kesilmiş bir şekilde duruyordum öylece. Yixing dudaklarımdan ayrılınca öylece yüzüne bakıyordum. O ise ne tepki vereceğimi merak ediyor gibiydi.

Şahsen konuşmam gerekirse hoşuma gitmişti ama yine de bunu yapmaması gerekirdi. Bu büyük bir suçtu. Kimse kraliyet ailesinden birinin isteği olmadan fiziksel bir temasta bulunamazken  onun yaptığı...

Sonunda girdiğim şok etkisinden çıkıp ciddi bir surat ifadesiyle yüzüne baktım.

"Sen aklını mı kaçırdın?!"

Yüzünde tek bir mimik bile oynamaması biraz sinirimi bozmuştu açıkçası. Cevap vermemesi daha da sinirlenmeme neden olmuştu

"Yaptığının ne kadar büyük bir suç olduğunun farkındasın değil mi?!"

"Hayır çünkü kuralları belirleyen kişi artık sizsiniz. Bunun ne kadar büyük bir suç olduğuna karar verecek olan kişi de sizsiniz. Yani isterseniz infaz edilmemi de söyleyebilitsiniz, isterseniz görmezden de gelebilirsiniz. En başında da dediğim gibi vereceğiniz her türlü cezaya razıyım"

Haklıydı. Kurallar kral tarafından belirlenirdi. Önceki kralın zamanında, yani babamın ülkeyi yönettiği zaman birinin kraliyet ailesinden biriyle fiziksel temasta bulunması büyük bir suç olarak görülüyordu. Ben de eski kralın kurallarıyla yaşamaya alışmıştım. Bu yüzden kuralları baştan yazabileceğim gerçeğini de unutmuştum.

Yixing sayesinde yine bir şeylerin farkına varmaya başkamıştım. Ama bu onun bir yanlış yaptığı gerçeğini değiştirmiyor.

"Yixing, sayende yine bir şeylerin farkına vardım ama bu yaptığının cezasız kalacağı gerçeğini değiştirmiyor. Sonraki bahara kadar görevinden alındın. Bu süreç içinde de eğitim aldığın akademiye geri gönderileceksin"

Sarayın eğitim alanına gelip elime kılıcımı alıp tek başıma çalışmaya başlamıştım. Aradan bir ay geçmişti o geceden sonra. Ama sanki bir asır geçmiş gibiydi. Gün içinde görevlerimi halledip, gece herkes uyuduğundaysa eğitim alanına gelip kendi başıma çalışıyordum. Ama bunlar bile Yixing'i ve o öpücüğü düşünmeme engel olamıyordu. Gelecek bahara kadar dedim ama biz daha yaza yeni girmiştik. Sanki ona değil de kendime ceza vermiş gibiydim.

"Majesteleri"

Duyduğum sesle irkilip elimdeki kılıcı düşürdüm.

"Luhan? Ne işin var burda?"

"Nasıl olduğunuzu merak ettim. Komutan Yixing'i gönderdiğiniz günden beri o kadar çok değiştiniz ki, artık tanıyamıyorum sizi"

"Açık konuş"

"Komutan Yixing'i gönderdiğiniz günden beri bir kere bile güldüğünüzü görmedim. Ayrıca koyduğunuz katı kuralların da çoğu haddinden fazla. Halkı otoriter bir şekilde yönetiyorsunuz farkında mısınız? Evet halk içinde düzeni korumak için katı kurallar koyulabilir ama bunun da bir sınırı olmalı! Ben kral Suho'yu değil, çocukluk arkadaşım, hatta manevi kardeşim olan Suho'yu istiyorum! Hepsini Yixing gitti diye yapıyorsun biliyorum ama onu gönderen sendin unutma! Eğer kardeşimi geri almam için gereken şey Yixing'in geri gelmesiyse lütfen onu geri getir. Bunu yapabilirsin. Tek bir emrinle bu mümkün. Kendine de, bize de acı çektirme"

Sonlara doğru sesi yüksek ama kırgın çıkmıştı. Söyledikleri aklımın başına gelmesini sağlamıştı. Yaptığım şeylerin çoğunu farkında olarak yapsam da hiçbir şeyin doğruluğunu veya yanlışlığını biraz olsun sorgulamadan yapmıştım. Benim amacım nefret edilen kral rütbesinde olmak değildi elbette. Ama yine de olmuştum. Fark ettiğim diğer şey ise ben tek başıma iyi bir kral olamazdım. Yixing benim yol gösterenim gibiydi. Çıkmazda olduğumu hissettiğimde bana yol gösteren oydu. Onu göndererek hem onu, hem kendimi, hem de halkımı cezalandırmış gibi oldum.

"Luhan..."

Düğümlenmiş boğazımı temizleyip söyleyeceklerimi kafamda toparladım.

"Yarın sabah Yixing tekrar sarayın komutanı ve özel korumam olarak görevine tekrardan başlayacak. Onu getirmeleri için Sehun ve Chanyeol'ü gönder"

"Sen ciddi misin?"

İnanmak ister gibi baktığında sadece hafiften başımı salladım. Büyük bir gülümsemeyi yüzüne yerleştirip adımlarını hızlı tutarak saraya doğru yol almıştı.

Elimdeki kılıcı yerine bıraktım ve sarayın bahçesine gittim. Burası odam dışında yalnız oalbildiğim tek yerdi. İzni olmayan kimselerin girmesi yasaktı.

Balıklı küçük göletin yanına gidip düşüncelerime dalmış bir şekilde balıkları izliyordum. Nerdeyse hiçbiri hareket etmiyordu. Sebebi ise balıklar sadece aydınlık ortamlarda hareket ederler. Bu gece gökyüzünde hiç yıldız yoktu ve ayın ışığı da fark edilmiyordu. Bir balığı sabah karanlık bir ortama koyarsanız gece oldu sanıp hareket etmeyi bırakırlar. Ama aslında sabahtır. İnsanlar da öyle. İşin sadece görünen yüzünü bilirler. Ama işin aslı bam başka olabilir. Belki şu anki durumumda bunlar saçma gelebilir ama ben Yixing'in orda beni öpmesinin sebebini merak ediyorum. Belki gerçekten göründüğü gibi beni seviyordur. Belki de işin aslı bam başkadır. Bunu sadece zamanla öğrenebilirim. Tabi ki kendim de bir şeyler yapmadan sadece zamana bırakarak bu işi çözmeyi beklemiyorum. Elbette bir şeyler yapacağım ama ondan sonrası zamana kalmış bir şey.

Yixing'in geçmişini hemen hemen biliyorum ama bu çocukta gerçekten tuhaf bir şeyler var gibi hissediyorum. İyi veya kötü diyemiyorum. Sadece çok garip bir his olduğunu söyleyebiliyorum. Hatta Yixing'in saraya ilk geldiği gün, ilk karşılaştığımız gün de bu hisler bedenimi ve zihnimi ele geçirmişti. O günden beri ismini duymam bile bu hisleri tekrar tekrar yaşamam için yeterliydi.

Nerdeyse 2 haftadır bölüm atmamışım. Unutmuşum çünkü. Aga siz de desenize "admin senin böyle böyle kitapların vardı. YB gelmeyecek mi" diye dpvlpspcd
Ben sürekli yazacağım diye unutuyorum. Bari siz hatırlatın 😅

¿𝐂𝐨𝐦𝐦𝐚𝐧𝐝𝐞𝐫? | 𝐒𝐮𝐋𝐚𝐲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin