Je Vais T'aimer

2.3K 231 184
                                    

Busandaki son gecemdi. Bir yandan üzgün olsam da bir yanım okulumu, yurt odamı ve Yixing'i özlediği için mutluydu. Yarın dönüyorduk ve ben de bu yüzden on gecemi ailemle geçirmeye karar vermiştim. Abimin yardımlarıyla güzel bir akşam yemeği hazırlamıştık. Abim, babamın şarap koleksiyonundan yıllanmış olanlardan birisini getirmişti. Masa aşırı güzel gözüküyordu ve babamları bekleyemeyecek kadar açtım.

''Babamları beklemezsek ne olur?'' kınarcasına baktı bana abim.

''Biliyor musun, bu hiç fena bir fikir değil.''

''Keşke bakışlarınla ağzından çıkan bir olsa.'' omuz silkti ve masaya oturdu. Tam da o sırada kapı çaldı.

''İşte zamanlama diye buna derim.'' koşar adımlarla gidip kapıyı açtım hemen. Annem imalı imalı bakıyordu.

''Güzel kokular evin dışına kadar geliyor?'' güldüm ona ve içeri geçmesi için kenara çekildim.

''Hadi ellerinizi yıkayın ve gelin.'' koşarak yemek masasına gittiğimde abim çoktan servise başlamıştı bile. Hızlıca masanın bir kaç fotoğrafını çekip Taehyung'a gönderdim. Altına özlemişsindir belki yazmıştım. Telefonu tekrardan cebime koydum ve şarabı açıp kadehlere koymaya başladım. O sırada annemle babam da içeri girdi.

''Galiba ağlıyorum. Oğullarım bizim için yemek hazırlamış.'' annemin yalancı göz yaşlarına abimle aynı anda göz devirdik.

''Uğraşma çocuklarımla! Her şey harika gözüküyor. '' bu sefer abimle ikimizin yüzünde gururlu bir ifade vardı. Yemeğe başladığımızda ikimizi de baya övmüşlerdi.

''Bu yemeği neye borçluyuz, çocuklar?''

''Biliyorsunuz, yarın gidiyorum. Gitmeden önce birlikte güzel bir yemek yiyelim diye düşündüm. Abim de yardımcı oldu bana.'' annemin bakışları yine üzüntüyle kaplanmıştı. Hiç istemiyordu başka şehirde okumamı. İç çektim ve elini tuttum.

''Annecim. Kabul etmen gerekiyor artık bunu.''

''Elimde değil. Bebeklerimin benden uzakta olması beni mutsuz ediyor.''

''Hayatım, birisi 20 yaşında diğeri 22. İstersen ellerinden tutup gezdirelim?'' kahkaha attık abimle. Ortamdaki bütün duygusal hava yok olmuştu bile. Biz böyleydik işte. Anında ortamı yumuşatabiliyorduk. Birlikte yemek yedikten sonra abimle bulaşıkları topladık ve kahve yapıp içeri geçtik. İkisi de televizyonu izliyordu zorla da olsa yanlarına kıvrıldık. En huzurlu olduğum anlardan birisi şüphesiz buydu.

--

Annemler uyuduktan sonra odama geçmiş ılık bir duş almıştım. Üst üste içtiğim kahvelerden sonra uykum yoktu. Taehyung'un müsait olduğunu bildiğim için görüntülü aradım onu. Anında açtı.

''Hazırda mı bekliyordun?'' güldü bu cümleme.

''Senin için her zaman hazırda beklerim, mon beau papillion.'' ciddi anlamda hoşlanıyordum bu çocuktan ve bunun boyutu beni endişelendiriyordu.

''Saçlarını neden kurutmuyorsun?''

''Seninle hemen konuşmak için aradım?'' aptalca gülümsedi bana. Bu adamın gülümsemesi beni çok fena yapıyordu.

''Beş dakika sonra da konuşabilirdik, papillion. Hadi kurut gel, ben beklerim.''

--

Buna inanamıyordu Victor Kim Taehyung. Kamera karşısında Jimin'in saçlarını kurutmasını bekliyordu resmen. Güldü bu haline. Aylardır konuştuğu, yüzünü ve sesini sadece kameradan görebildiği bir çocuktan hoşlanıyordu. Nasıl koktuğunu bilmiyordu, uyandığında nasıl göründüğünü bilmiyordu, ellerini tutmanın ya da ona sarılmanın vereceği hissiyatı bilmiyordu. Tek bildiği şey ise bu çocuğun aklından çıkmaması ve ona iyi gelmesiydi.

Montana / VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin