15

50 2 0
                                    

Josh şaşkınlığını üstünden atmış olmalı ki çocuğun saçındaki alevi söndürüp yanıma geldi ve kolumdan sürükleyerek dışarı çıkardı.

“Ne yapmaya çalışıyorsun sen?”

Omuz silktim.

“Elimizde böyle bir güç varken neden kullanmayalım ki? Ayrıca o çocuğun bana hakaret etmesine göz yumamazdım.”

Josh şaşkınlıkla beni süzdü.

“Sen iyi değilsin.”

Alayla güldüm.

“Bence asıl sen iyi değilsin. Ben kendimi gayet güçlü hissediyorum.”

Josh elini çenesine koyup düşünceli bir şekilde yönetim binasını süzdü.

“Okuldan atılmadan önce müdürle konuşmalıyız. Eğer okuldan ayrılırsak hiç korumamız kalmaz. Tamamen savunmasız kalırız.”

Aklıma gelen fikir ile zalimce sırıttım.

“O işi ben hallederim. Sen odama gidip dinlen biraz.”

“Celine korkutuyorsun beni.”

Dişlerimi göstererek güldüm. Gözlerimi kırmızı yapıp ona döndüm.

“Korksan iyi olur.”

Arkamda şaşkın bir Josh bırakıp yönetim binasına girdim. Josh’ın zihnine girip neler yaptığına baktım.

“Bugün bir garip. Peşinden gitsem iyi olacak.”

Yanından geçtiğim duvarın arkasında olduğunu hissetsem de sesimi çıkarmadım ve peşimden gelmesine izin verdim. Kapıyı çalmadan müdürün odasına girdim. İçeride saçını yaktığım çocuk, Jack ve birkaç kişi daha vardı. Çocuk beni görünce korkuyla beni işaret etti ve bağırmaya başladı.

“Bu o! Beni bu hale getiren şeytan o!”

Çocuğun kelleşmiş ve hala kıpkırmızı olan kafasını gördüğümde büyük bir kahkaha atıp parmağımla kapıyı işaret ettim. Çocuğun hala saf saf baktığını görünce göz devirdim.

“Dışarı diyorum!”

Müdür denecek herife baktıklarında o da kafasıyla kapıyı gösterdi. Hepsi dışarı çıktığında Jack hala bekliyordu. Açıkçası onun da burada olması işime gelirdi.

“Müdür ve sevgili(!) alfacığımız…”

Belli etmeden zihnine girip anılarda ilerlemeye başladım. Josh ile ne olup da işlerin bu hale geldiğini öğrenmem gerekiyordu.

“Senin eski alfa ile bir bağlılığın yok. Peki, nasıl buradasın?”

Renginin atması doğru yolda olduğumu göstermişti. Aslında konu hakkında bir fikrim olmasa da sallayıp tutturmuştum. Ah şu falcılar! Kesinlikle işlerini biliyorlar.

Sonunda dikkatimi çeken bir anıda durdum. Thomas ile kavga eden adam şimdi de buradaydı.

“Se-sen ne saçmalıyorsun? Hem bir disiplin suçu işledin hem de gelmiş bana iftira atıyorsun. Çık dışarı!”

Sırıtıp tırnaklarımı incelemeye başladım. O bocalarken ben de neler olduğunu izlemiştim.

“Bunu bana karısını öldürerek alfa olan birileri mi söylüyor, sayın müdürüm?”

Bir an yalan söylemeye yeltense de pes edip başını ellerinin arasına aldı.

“Jack, oğlum, bizi biraz yalnız bırakır mısın?”

REDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin