Bazı sırların sır olarak kalması gerekir.
''Çocuklar kalkın.''
Duyduğum sesle kafamı kaldırdım. Babam yaşlarında bir adam ve Finn karşıdaki koltuklarda oturuyorlardı. Finn'i çok gergindi.Yanındaki adamı ise çok daha eskilerden hatırlıyor gibiydim. Sarışın, mavi gözlüydü ama onun saçları da lacivertti. Bu kadar benzerlik çıkabilirdi. Kalkıp Josh'ı da kaldırdım.
''Thomas?''
Josh'ın tereddütlü sesi şaşkın olduğunun kanıtıydı. Bu adam bizimle konuşacak bir şeyinin olmadığını söylemiyor muydu? Onu muhatap almayarak sessizliği bozdum.
''Bir sorun mu var Finn?''
Finn elleriyle oynayıp Josh'a yönelik konuşmaya başladı.
''Şu sana geçen gece söylediğim şey vardı ya... Elena onu öğrenmiş. Eh tabii küçücük evde de çaucak yayıldı. Ve... Şey..''
Baktım o konuşmayacak daynamayıp lafa karıştım.
''Sonuç olarak? Konuya gelsen hani Finn?''
''İşte Thomas sana o konuyu anlatmak istiyormuş.''
''Aslında ben olayların nasıl başladığından itibaren anlatmayı düşünüyorum.''
Josh da ben de sessizce odaklanmış söyleyeceklerini bekliyorduk. İkimize de şöyle bir bakıp tepkimizi ölçtükten sonra konuşmaya başladı.
''Yeteneklerimi fark ettiğimde Josh ile aynı yaştaydım. Neredeyse okuldan atılıyordum ama babam Arka Bahçe'de çok nüfuzlu biridir. O yüzden onun ricasını kıramayıp okulda kalmama izin vermediler. Bir gün kardeş büyücü okulunu ziyarete gittik. Orada Elena ile tanıştık. Saçlarımız sebebiyle ikimiz de bir gariplik olduğunu biliyorduk. Ziyaretten sonra da görüşmeye devam ettik. Sevgili olmamızın ardından Elena yeteneğinden bahsetti. Ben de kendi yeteneğimi gösterdim. Üniversitedn sonra evlendik. Ben şirkette çalışırken Elena ise babasından kalan restoranını işletiyordu. Finn benim asistanım olmak için başvurduğunda tanıştık. Elena zihninde yaptığı ufak bir yolculuk ile onun da bizim gibi olduğunu anladı. Sadece Elena ve benim olmadığımızı görünce araştırma yapmaya başladım. İnternette bir şey bulamayınca şehirdeki kütüphaneleri gezmeye başladım. O sırada annen ile tanıştım. Gerçekten iyi bir kadındı. Sürekli kütüphaneye gelip gitmemden şüphelenmeye başladığını anlamıştım. Bir gün bu şüphesini dile getirdiğinde bir dahaki sefer Elena'yı da yanımda götürdüm. Elena onun güvenilir biri olduğunu söyleyince ona da konuyu açtık. Bunun üzerine bize yardım etti ve yasak kısma girmemizi sağladı. Yeteneklerimizin hikayesini orada bulduğumuz bir kitapta öğrendik. Bu sırada annen ve Elena gerçekten iyi arkadaş olmuşlardı. Annen bir gün kafeye seninle beraber gelmiş. Henüz bir yaşındaymışsın. Annen sana mama yapmak için Elena ile birlikte mutfağa gittiğinde aşçılardan biri olan Lea'nın patatesleri hiç ellemeden kestiklerini görmüşler. Bu olaydan sonra ekibe Lea ve Lydia da katıldı. Yaklaşık bir yıl sonra Elena hamile kaldı. Kızımız Alanis doğdu. Sen ve Alanis sürekli beraberdiniz. Çok mutlu ve güzel geçen altı yılın ardından birinden bir haber aldım. Bizi öldürmek isteyen birileri vardı. Bunun üzerine ne olur ne olmaz diye annenle beraber saklanmak için burayı hazırlamaya başladık. Bundan diğerlerine bahsetmedik çünkü endişelenmelerini istemiyorduk. İki yıl sonra hazırlıklarımız bitmiş sayılırdı. Tam bu sırada annen hastalandı ve öldü. Seni biz aldık. Ancak her an saldırıya uğrayabilirdik ve senin yetenekli olup olmadığını bilmiyorduk. Bunun üzerine peşimizdekiler seni bulamasın diye Bahçe'de yaşayan bir aileye teslim ettik seni. On yaşındaydın ve neler olduğunu hatırlayacak yaştaydın. Bunun üzerine Elena gerçek anılarını diplere itip yerine yeni ailenle olan şeyler koydu. O günden sonra seni bir daha görmedik. Aynı yıl hepimizin evlerine saldırılar olmaya başladı. Bunun üzerine büyük bir villa aldık ve hep beraber orada yaşamaya başladık. Ama karşımızdakiler her an daha çok adam topluyor ve bunu bize göstermekten çekinmiyorlardı. Bize eğer kızımızı verirsek saldırmayacaklarını ve bizi rahat bırakacaklarını söylediler. Ben gerekirse öleceğimi ama yine de kızımı vermeyeceğimi söyledim. Elena ise bir plan yaptığını ve Alanis'i sadece bir günlüğüne verip, gece oraya saldırıp hem adamı öldürüp hem de kızımızı alabileceğimizi söyledi. Ben kabul etmedim. Ancak gece Elena ben fark etmeden kızımızı o adama teslim etmişti bile!'' Thomas burada fazlasıyla sinirli konuşuyordu. Haklıydı da. Kim kızını düşmanının kucağına atardı ki?