Yemeğimi her zamanki öküzlüğümle yedikten sonra
''Antrenman yapalım mı?'' diye sordum. İki gündür yeterince uyuduğumu düşünüyordum. Bozulan topuzumu açtım ve elimi saçlarıma daldırarak şekil verdim.
''Olur, ama önce duşa girmeliyim.'' dediğinde başımı salladım ve yemekhaneden çıktık. Odama girip hızlı bir duş aldım ve altıma eskilerden kalma voleybolcu şortumu giydim. Üstüme de dar sporcu atletimi giydim. Hava sıcaktı ve sadece ikimiz olacağımız için bir şey diyeceğini sanmıyordum. Odadan çıktığımda Josh beni bekliyordu. Altında siyah basketçi şortu ve üstünde siyah, kolsuz bir body vardı. Onu basketbol oynarken gördüğümü hatırlayınca parçalar yerine oturdu. Siyah spor ayakkabılarımın mor bağcıklarını bağlamayı bitirdiğimde
''Sadece ikimiz olacağımız için fazlasıyla sevinmeye başladım.'' dedi sırıtarak. Uzun bacaklarımı süzdüğünü fark ettiğimde elim ayağım birbirine dolaşmıştı. Üstümü değiştirmek için odama girecektim ki Josh beni kolumdan tutup durdurdu.
''Sadece şakaydı. Tamam mı?'' derken gerçekten ciddi görünüyordu. Başımı salladığımda kolunu omzuma attı ve binadan çıktık. Derslere neden girmediğimizi, Josh'ın bunu neden hiç sorun etmediğini ve öğretmenlerin niye hala aileme yetiştirmediklerini merak ediyordum. Fakat Josh'ın umurunda bile olmadığını fark edince ben de umursamamaya karar verdim.
Her zamanki alanımıza geldiğimizde açık saçlarımı bileğimdeki lastik tokayla atkuyruğu yaptım ve karşısına geçtim.
☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮ ☮
Üç buçuk saattir antrenman yapıyorduk. En son yaptığımız düelloda tam bir buçuk saat boyunca birbirimizi yere sermeye çalışmıştık. En sonunda saçımı sertçe çekip beni yere yapıştırmıştı. Acıyla bağırınca elini uzatıp beni kaldırdı ve omuz silkip
''Antrenman.'' dedi. Ona göz devirip ''Biraz mola versek.'' diye sızlandım. Aynı düz sesiyle ''Antrenman.'' dedi. Cinlerim tepeme çıkmıştı ama intikamımı bağırıp çağırarak değil, çok daha güzel yöntemlerle alacaktım. Aklıma gelen fikirle sırıttım ama hızla eski somurtkan halime döndüm ve karşısına geçtim.
İlk hamleyi yapıp kafasına bir tekme savurdum. Yere eğildi ve beni yere düşürmek için diğer ayak bileğimden çekti. Tişörtünden çekip benimle birlikte düşmesini sağladım. Şaşırmış gibi bir yüz ifadesi takındım. Josh ise gözlerini gözlerimden ayırıp dudaklarıma çevirdi. Bir elini saçlarıma atıp bana doğru eğildi ama beni öpmesine izin vermeden kendimi elimden geldiğince geri çektim ve onun sesini taklit edip
''Antrenman.'' dedim. Oyuncağı elinden alınmış küçük, öfkeli bir çocuk gibi görünüyordu. Üstümden kalkıp
''Bu kadar zeki olmandan nefret ediyorum.'' diye homurdandı. Gülümseyip yanağına bir öpücük kondurdum ve ''Beni bu kadar kızdırmasaydın daha fazlasını alabilirdin.'' dedim şirin bir ifadeyle. Kırmızı görmüş boğa gibi bakmaya başlayınca dayanamayıp gülmeye başladım. Buna karşılık yüz ifadesi birazcık da olsun yumuşamıştı.
''Sen yanımda olduktan sonra buna da razıyım.'' dedi. Hadi ama! Beni, Celine'i, duvarları olan kızı nasıl oluyor da bu kadar kolay utandırabiliyordu. Sürekli bir şeyler yapıyor ve öyle ya da böyle beni utandırmayı başarıyordu. Babam dışında hiç kimseden böyle sözler duymamıştım. Eski sevgililerim sırf söylemiş olmak için söylerdi ama o gerçekten, içinden gelerek söylüyordu.
Yanıma oturunca yüzüne bakamayacağımı bildiğim için başımı omzuna yasladım ve yüzümü boynuna gömdüm. Şuan yüzüne yayılan geniş gülümsemesini hayal edebiliyordum. Elini omzuma atıp beni kendine daha çok çekti.