Dosyadaki bilgileri üstünkörü okurken adamın soyadı aklımda dönüp duruyordu. Çok tanıdık geliyordu ama... Akrabalar kısmında Thomas'ın ismini okuduğumda tepemde bir ampul falan belirmiş olmalıydı. Kendime hakim olamadan Josh'ı sarstım. "Josh bu adam Thomas'ın kardeşi!" Benim geldiğim kısma ancak gelebilen sevgilimin de kaşları çatılmıştı. Gördüğüm tek bir anı bile o adamın nasıl biri olduğunu anlamamı sağlamıştı. Peki o adam böylesine kötüyken Thomas'a nasıl güvenebilirdik? Ben Thomas'ın güvenilirliğini sorgularken Josh yazının devamını okuyordu. "Celine." Seslenmesi üzerine dalgınlıkla ona döndüm. "Bu adam Arka Bahçe'nin başında şu an ve bizimkileri vatan hainliği ile suçlayıp haklarında arama emri çıkartmış." Aklıma Elena'nın zihnine girdiğimde gördüğüm kavga geldiğinde taşlar yavaş yavaş oturmaya başlamıştı. "İki kardeş bir şeyden dolayı kavga etmiş olmalılar. O restoranda gördüğüm kavga da onunla ilgiliydi büyük ihitmalle. Peki onlardan bu kadar nefret etmesine sebep olan şey neydi ki? Kendi yeğenini öldürecek kadar onu delirten şey." Ben dalgın dalgın halıyı incelerken Josh yavaşça yaklaşıp arkamdan sarıldı. "Bilmiyorum ama eğer onlar bile bize gerçekleri anlatmıyorsa ne yapacağımızı bilmiyorum. Bugün yaptığın güç gösterisinden sonra daha ne kadar burada saklanabiliriz bilmiyorum." Josh'ın yaptığım şeye güç gösterisi demesi rahatsız etmişti. "Bizi ezmeye devam etmelerine izin veremezdim." diyerek kendimi savundum. Josh ise tatmin olmuş gibi değildi. "Celine güçlü olabiliriz ama bunu kötü emeller için kullanmak bizi babamdan farklı yapmaz." Silkelenip kollarının arasından çıktım. "Ben kötü bir şey yapmıyordum! Ayrıca beni babanla bir tuttuğuna inanamıyorum!" Söylediklerin inanamıyordum! Nasıl beni kötü biri olmakla suçlardı? Kapıyı çarparak odadan çıktım ve benden kaçan insanları umursamadan yemekhaneye ilerledim. Sinirim açlığımın önüne geçemiyordu ne yazık ki.
Kızgın olsam da karşıma oturan Josh'a bir tepki vermemiştim. Okulda sadece birbirimize güvenebilirdik ve insanların aramızda bir sorun olduğunu anlamasına gerek yoktu. Tabaklarımızı bıraktıktan sonra belimden yakalayıp beni ormana yönlendirdiğinde sesimi çıkarmadım. Konuşmamız gerektiği kesindi. Sonunda her zamanki açıklığa geldiğimizde kolundan kurtulmak için geri çekilsem de Josh bırakmıyordu. Derin bir nefes alıp çırpınmaktan vazgeçtim. Alnını alnıma dayarken yelkenlerim suya inmek için hazır bekliyordu. "Özür dilerim. Yaptığım benzetme hiç adil değildi." Pişmandı, görüyordum. Kollarımı boynuna doladım. "Özür dilerim, haklıydın. Bugün yaptıklarım çok saçmaydı. Sadece o gücü hissettim anlıyor musun? Vücudumda dolaşan elementleri. Her şeyi yapabilecekmiş gibiydim ve bu duygunun bana hakim olmasına izin verdim. Burada olup beni bu yanılgıdan çıkardığın için teşekkür ederim." Burunlarımızı birbirine sürterken gülümsedi. "Ben her zaman senin için burada olacağım."
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Oldukça hareketli geçen günün ardından ikimiz de yatağa yığılmıştık. Özellikle antrenmanın üstüne yaşadığım şeyler bedenimi fazlasıyla yıpratmıştı. Yine de bağlantıya girmemiz gerekiyordu, Thomas konusunu halletmeden içim rahat etmeyecekti.
"Aman tanrım ölü gibi uyuyorlar!" Ayağımdan çekiştirilip yere düşerken sadece homurdanmıştım. Normalde çığrınmadan bırakmazdım bu işin peşini ama şu an daha önemli şeyler vardı. "Uyandırış şeklinizi..." diye söylenip doğruldum. Benim gibi bir seremoniye tabi tutulmadan uyanan Josh'a pis pis baktıktan sonra odayı taradım. Şaşırtıcı bir şekilde Thomas bağlantılara katılmaya başlamıştı. "Bizi öldürmeye çalışanın kardeşin olduğunu ne zaman söyleyecektin?" Herkesin şaşkın haline bakılırsa yine konuya fazla bodoslama dalmıştım ama bu konunun yumuşatılacak bir kısmını da göremiyordum. Ayağa kalkıp Josh'ın yanına geçtim. Şaşkınlıklarını atlatmaları için fazla bile zaman vermiştim bana sorarsanız. "Hey? Size diyorum." deyip elimi şaklattığımda bu sefer tedirginlikle birbirlerine bakmaya başladılar. En sonunda bu saçma ana Elena son verdi. "Bunu bilmeniz bir şey değiştirir mi?" Bu kadına uyuz olma seviyem katlanarak artıyordu. "Hıh! Belki son anda bizden vazgeçip kardeşinin yanına geçer diye korkuyoruzdur ha? Karı-koca olarak geçmişiniz pek de güvenilir değil!" Josh uyarmak amacıyla kolumu sıksa da çok geçti, sınırı aşmıştım. Elena bağlantıdan çıkmaya niyetlendiyse de Finn'e acımış olmalı ki vazgeçmiş olmalıydı. Bu gergin sessizlikten yararlanıp Thomas'ın zihnine girdim. Tahmin ettiğimiz gibi Elena kadar dayanamamıştı. Benden özellikle saklamaya çalıştığı bir anı olduğunu fark edince mücadele edip ona ulaştım. Şu an beni engelleyebilecek tek insan bağlantıyı tutmaya çalışırken önümde kimse yoktu. İki dakikamı alan bir mücadeleyle istediğim anıya girdim. Girdiğim gibi neredeyse kusmam bir olmuştu. Her yer kandı. Üçüncüye gördüğüm Michael Wilson kanlı ellerini başına yaslamış ileri geri sallanıyordu. Yerde ise yüzü bile görünmeyecek kadar parçalanmış bir kadın vardı. Thomas adamın yanına gidip onu sakinleştirmeye çalışırken Elena bir kız çocuğu ile üst kattan iniyordu. Kızın yüzünü kanla kaplı odaya çevirmemek için uğraşsa da kız sadece bir anlığına arkasını dönmüştü ve gözgöze gelmiştik. Dikkatimin dağılmasından faydalanan Thomas beni zihninden atarken Elena ve Finn bağlantıyı kopardı.
Nefes nefese uyandığımda Josh da benden farklı değildi. Bağlantının bu kadar ani koparılması ikimizi de afallatmıştı ama benim bayılacak gibi hissetmemin sebebi kullandığım güçtü. Benim için çok büyük bir engel olmasa da bir bağlantı üzerindeki birinin zihnini zorlamak yorgun olan bedenimi iflas etmenin eşiğine getirmişti. Uyku ile bayılma arasında bir şeyde kaybolmadan önce tek söyleyebildiğim "Onlar benim ailem." oldu.
Yeniden bağlantıda uyandığımızda fiziken orada olmasam bile yorgunluğumu oldukça net bir şekilde hissediyordum. Sessizce doğrulurken bağlantıdayken bayılsam ne olur diye düşünüyordum. Sessizliği bozan Elena oldu. "Bu ne rezalet! Güçlü olabilirsin ama bunu zorbalık için kullanmak da ne demek?! Eğer illa bir şeyler öğrenmek istiyorsan anlatacağız, mutlu musun?" Aynı gece içinde ikinciye bağlanmak Finn ve Elena'yı da yormuş gibiydi ama Elena çenesinden hiç taviz vermemişti. Cevap vermeye gücüm yoktu, yapabildiğim tek şey bayılırsam düşmemek için Josh'a yaslanmak oldu. Halimi gören Josh dayanamayıp müdahale etti. "Bu gece yeterince olay yaşadık. Belki farkında değilsin ama Celine bayılmak üzere. Bunları yarın da konuşabiliriz bağlantıyı koparın."
Merhabaa! Bu tam olarak bir geri dönüş değil ama yazmadan yapamadım. Kısa da olsa buradayım. Bence artık hafiften olayları çözmüşsünüzdür ha?