Bütün akrabalarımız bizim salonumuzda ne arıyordu? Annem neden ağlıyordu? Ona dokunuyordum ama hissetmiyordu. Herkes neden hüzünlüydü? Yoksa biri mi ölmüştü? Babam? Oda buradaydı. Bartu annemin ellerinden tutuyordu. Beni neden duymuyorlardı? Neden görmüyorlardı?
Ben ölmüştüm. 16 yaşımda hayatımı bile yaşayamadan ölmek haksızlık değil miydi?
Korkuyordum. Günahlarımdan korkuyordum. Kendi kuyumu kendim kazmışım meğer. Anne, baba ben çok korkuyorum duyun beni!
Çaresizlik. Annem görmüyordu beni, duymuyordu. Ben ölmüştüm ve kimse kurtaramıyordu. Rüyaydı bu uyanmam gerekiyordu. Uyanmayı bekledim. Daha çok canım yanıyordu. Korkuyordum. Kendime tokat atıyordum neden uyanamıyordum? Kim duyabilirdi ki beni?
"Allah duyabilir" kulaklarımda yankılanan o ses. Dizlerime çökmüştüm, avuçlarımı açmıştım. Yüreğimi açtım ona, yüreğim konuştu onunla. "Allahım sen bağışlayıcısın, günahlarımı affeyle. Bu yaşadığım bir rüya olsun, dersimi aldım uyandığım gün tesettüre bürüneceğim".
Kendimi odamın tavanına bakarken buldum. Buraya nasıl gelmiştim? Gözlerimde hala yaşlar vardı. Ağlıyordum hala, çok korkuyordum.Uyanmıştım ama hala etkisindeydim gördüğüm o rüyanın.
Kendime geldiğimde yataktan çıktım. Annemin sesi geldi kulaklarıma "Günaydın kızım, markete gitmen gerek". Haftasonuydu , herkes evdeydi.
Banyoya girip ellerimi yüzümü yıkadım. Kendime gelmiştim. Yine her gün ki gibi saçlarımı düzleştirdim, makyajımı yaptım. Giyinmek için odama geldim. Dolabımdan aldığım dar kot pantolonumu ve tshirtümü üzerime geçirdim. Boy aynamın karşısına geçtim. Bu kimdi? Ben ne yapıyordum böyle? Ben söz verdim Allah'a. O rüya benim doğru yolu görmem içindi. Annemin odasına gittim. Dolabından ispanyol pantolon ve bol bir gömlek aldım. Annem kapalı değildi, baş örtüyü bulana kadar canım çıkmıştı. En sonunda annemin namaz kılarken kullandığı örtüyü taktım ve o aynanın karşısına yeniden geçtim. Kendimi çok beğenmiştim. Her Müslüman kadına yakıştığı gibi banada çok yakışmıştı. Artık böyleydim. Ben buydum. O gün o saatte markete bu şekilde çıkmıştım ve artık başlamıştım.
Sınıfta, ailede hatta sülalede bile tek kapalı olacak olmak gerçekten gurur vericiydi. Canım babam ne de çok sevinmişti. Alnımdan öpüp "Allah daim etsin kızım" demişti. Annem bile kapalı değilken bu yükü taşıyabilecek miydim bilmiyordum.
Ertesi gün okula o şekilde gitmiştim. Herkes haliyle şaşırmıştı. Saçlarınu her gün değişik şekillerde yapan, makyajı yüzünde eksik olmayan dapdar pantolonlar giyen kız başını örtmüştü. Kim olsa garipserdi bu durumu.
Melihle ayrıydık o zaman. Tabi ben hala onu seviyordum. Arkadaş ortamında kullandığı tek bir cümle ondan soğumama, iğrenmeme yetmişti.
"Kapalı bir kızla asla olmaz."
İşte ben o zaman onun doğru kişi olmadığını anlamıştım. Bir gün birisi çıkacak ve beni her halimle kabul edecekti. Onu beklemiyordum, kaderimde varsa zaten olur, yoksada zorlamanın mantığı yoktu. İlk aşkım hayal kırıklığıyla son bulmuştu ve artık aşka sevgiye inancım kalmamıştı. Artık tek düşüncem Armağan Üniversitesi'ydi . Şu iğrenç liseden kurtulmak istiyordum. Bu okul egosu kendinden büyük iğrenç insanlarla doluydu.
Üniversite bambaşka olacaktı.
O günü iple çekiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Miydi Bu ?
Literatura FemininaKader miydi bu? Henüz 16 yaşında tesettüre giren Defne için , evet. Kaderdi bu Tesettür kadınların fıtratında vardır. Kadınlar tesettüre girmez, tesettürlü doğar. Defne bunların bilincinde değildi, ta ki 16 yaşında gördüğü rüyaya kadar. Tek bir rüy...