13. Bölüm: "Süpriz"

2.3K 176 7
                                    

Okul açılıyordu. Ama bu umrumda değildi. Asıl önemli olan stajdı.

Bu, hastanede ilk stajyer olarak görev yapmam olmayacaktı aslında. Lisede de staj yapmıştım. Tıpkı lise stajımın ilk gününde olduğu gibi heyecanlıydım bugünde. Hayatıma bir yenlilik geliyordu. Merak ettiğim konuysa, bu yeniliğin getireceği yenilikler olacak mıydı?

Esra'yla hastanelerimizin farklı olması iyi mi oldu, kötü mü oldu bilmiyordum. Aslında her an beraber olmak beni sıkıyordu. Ona anlatacağım şeyler biriksin, oturalım saatlerce birbirimizin yokluğunda yaşadıklarımızı paylaşalım istiyordum. Diğer yandanda, kötü birşey olduğunda tutunacak ondan başka dalım olmadığı için, her an beraber olalım istiyordum. Şu şehirde birbirimizden başka tutunacak dalımız yoktu çünkü.

Sadece bir hafta sonra Esra'nın bu şehirde benden başka tutunacağı bir dalı olacaktı. Sevda teyzenin söylediğine göre, Esra'nın kuzeni Gökçe bir haftaya temelli geliyordu İzmir'e. Esra artık benden çok onu arayacak, her şeyini ona anlatacak, alışverişlerini onunla yapacaktı. Esra'yı paylaşmak istemiyordum.

Esra'yla aynı anda çıktık. Beni hastaneme o bırakmıştı.

"Seni akşam burdan alırım, haberleşiriz ona göre."

"Tamam sahip."

Esra sürekli beni sahipleniyordu. Sanki ailemmiş, ablammış gibi. Benim ona "Sahip" dememe sinir oluyordu ama bu kez gülerek yanıt vermişti.

"Aferin. Burada kendine başka arkadaş yapıp beni unutursan kötü olur ona göre."

Böyle birşey olur muydu bilmiyordum. Bir arkadaşım olsa bile, kimse Esra kadar özel olamazdı benim için.

"Aynı şey senin içinde geçerli."

İşte hastanem karşımda duruyordu. Hangi akla hizmet, ilk staj günü için acil servisi verirdi ki? Allah'tan lisede yaptığım stajda bir aylık acil servis deneyimim vardı. Çok yorucu ama bir o kadarda aksiyonlu bir serviste yapacaktım stajımı.

Henüz vakit erken olduğu için ortalık sakin gibiydi. İlk olarak spançları yapmakla başlamıştım yorulmaya. Tabiki gerisi gelmişti. En uyuz olduğum şey ise, baş ağrısı için bile acile gelenler vardı. İlk günüm pekte yorucu geçmemişti açıkcası. Sorumlu hemşireler, stajyerler, doktorlar hepsiyle iyi anlaşmıştık. 

"Yeni bir hemşiremiz daha geliyormuş." dedi, Sezen hemşire. 

Sezen hemşire, acil servisin sorumlu hemşiresiydi. İlk günden hepimize gülen yüzünü göstermişti. Çok dişli bir kadın olduğuda belliydi. İşleri aksatan olursa, yapmayacağını bırakmayacak bir kadındı ama çok iyi kalpli olduğuda belliydi. 

Yeni bir hemşire gelecekmiş servisimize. Bu bizi ilgilendiren bir durum değildi aslında. Ben stajyerdim. Benim dışımda iki kişi daha vardı üniversitede okuyup staj yapacak olan. Bizim dışımızdada altı tane lisans sahibi hemşire ve bir sorumlu hemşire vardı. Stajyer arkadaşlarımdan birisi bayan diğeri ise erkekti.  Erkek olanın bizim okuldaydı. Bir kaç kez aynı ortamda bulunmuştuk. Adı Bora'ydı. Bora okulda olduğu gibi değildi hastanede. Belki ilk gün olduğu için böyle davranıyordu.Okuldayken daha konuşkan, çevresi olan bir çocuktu. Hastanede çok sessiz, sakin bir çocuktu. Diğer stajyer, yani Filiz, oda iyi birine benziyordu. İkisiylede iyi anlaşmıştım ilk günden. Öğle yemeğini beraber yedik.

Çok yorucu bir gün değildi ama ben bir an önce eve gidip, ayaklarımı havaya kaldırıp televizyon seyretmek istiyordum. Birde havalar hala sıcak olduğu için uzun kollu üniforma ve şal baya terletmişti. Eve gidip duş alıp uzanacaktım. Bu planımıda hiç bir şey değiştiremeyecekti. 

Öylede olmuştu. Esra beni hastaneden almıştı. Eve gelip soğuk bir duşun ardından televizyonun karşısına geçmiştim.

"Güzellik uyan artık."

Kulağımın dibinde biri konuşuyordu. Ama ne dediğini algılayamıyordum. Tek farkettiğim biri konuşuyor, saçlarımı okşuyor ve beni öpüyordu. Uykumu bölen kişiyi merak edercesine gözlerimi araladığımda karşımda miniğimi görmüştüm.

"Bartu!"

Az önce kalkmamak için direnirken, Bartu'yu karşımda görür görmez koltuktan sıçrayıp, boynuna atlamam bir olmuştu.

"Ne işin var burda? Nasıl buldun evi? Şu an rüya mı görüyorum ? Cimcir beni, cimcirsene. Bart..."

Ben ardı ardına soruları sıralarken, Bartu gülerek, ağzımı kapattı.

"Biraz daha konuşursan geri gidicem."

"Ya bana bak, senin Adana'da olman gerekmiyor mu?"

"Aslında şuan tam olmam gereken şehirdeyim."

Pis pis sırıtmıştı. Beni kandırdığı apaçık ortadaydı. Bana Adana'yı kazandım demişti. 

"Evi nasıl buldun sen?"

"Esra abla sağolsun."

Esra'da bu sırada yemek masasına birşeyler koyuyordu. Bunu bana söylemediği için ona kızmalıydım ama kızamıyordum çünkü inanılmaz mutluydum. Esra bana "Özür dilerim." der gibi gülümseyerek baktı. Şuan ikisinede kızmam gerekirdi. Elime geçirdiğim iki yastıktan birini Esra'ya , diğeriniyse Bartu'ya fırlatmıştım. Çok sinirliydim, bıçaklasam bile yine haklıydım.

Esra gülerek bana doğru yürümeye başladı.

"Ya kuzum napim, hep bu Bartu oyunlarına alet etti beni."

Yanağımdan öperek yeniden masaya dönmüştü. Bartu'ya sinirli sinirli bakmaya çalışmıştım ama becerememiştim. Gülerek sarıldım, öptüm doya doya. Artık bu şehir yabancı değildi bana. Asıl önemli olan konu, Bartu'nun nerede kalacağıydı. Ama ben bu konuyu açmadım. Esra Bartu'yla aynı evde kalmaktan rahatsız olur muydu, bilmiyordum. En iyisi bu konuyu yemeğe saklamaktı.

"Hadi sofraya gelin. Bir sürü yemek hazırladım."

"Beni niye uyandırmadın, yardım ederdim." 

"Ben hallettim işte, hadi gel"

Bartu'yla el ele sofraya gittik ve benim yanımdaki sandalyeye oturtturdum onu. Esra her zaman ki gibi muhteşem yemekler hazırlamıştı. 

"Burada kalacaksın değil mi Bartu?"

Beklediğim konuya Esra girmişti sonunda.

"Hayır. Zaten odanız yok. Hem buradan benim okulum uzak olur. Babam yurt ayarladı, bir süre orada idare edeceğim.Kopmayız zaten, her gün görüşürüz."

"Tabiki görüşeceğiz."

Artık her şey yoluna giriyordu. Güzel şeyler olacaktı. Bartu yanımdaydı. Bide arabayla geldiği için istediğimiz her an, babamın yanına gidebilecektik. Güzel şeyler olacaktı ama benim aklım hala  Esra'nın kuzeni Gökçe'deydi.

Kader Miydi Bu ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin