Yine alarm sesiyle irkilerek uyandığım sabahlardan birindeydik.
Başımda, gözlerimin üzerine kadar vuran berbat bir ağrı vardı. Sabaha kadar ağlamış olmamın acısı çıkıyordu. Migrenim tutmuştu. Bu halde okula gidersem kendime işkence çektirmekten başka bir şey olmayacaktı
Dün Esra'yla konuşurken dayanamayıp ağlamaya başlamıştım ve onada hiç bir şey söylemeden okulu terketmiştim. Annemin kanlar içindeki o görüntüsü aklımdan çıkmıyordu. Onu düşünerek sabaha kadar ağlamıştım ve bu yüzden migrenim tutmuştu. Şimdiyse onun acısı çıkıyordu. Göz kapaklarıma vuran ağrı, gözlerimi açmamı engelliyordu. Sesten uzak kalmak en iyisiydi.
Alarmı kapatıp saate baktım. Tam 07.00'dı. Uyumak ve dinlenmek baş ağrıma iyi gelecekti. Ruhum ve bedenim okulu, dersleri ve saçma sapan insanları kaldıramayacak kadar yorgundu.
Telefonumun ekran kilidine basıp, yatağımın yanında bulunan komidine koydum. Komidinin üzerinde duran çerçeve, telefonu koyarken gözüme takılmıştı. Elime aldım.
Annemle olan resmimizin bulunduğu çerçeveyi, yurda geldiğim ilk gün, tamda baş ucumda bulunan o komidine layık görmüştüm. Annemin uzun ve sarı saçları vardı. Bu konuda tıpkı anneme çekmiştim. İkimizde doğuştan sarışındık. O kapalı değildi. Doğal bir güzelliği vardı. Gerçekten makyaj bile yapmadan tıpkı melekler kadar güzeldi.
Gece boyu bu çerçeveye ağlamıştım. Sabaha kadarda namaz kılıp annem için Allah'a dua etmiştim.
Çerçeveyi yeniden baş ucumda bulunan komidinin üzerine koydum. Hala yatağın içindeydim ve çıkamak gibide planlarım yoktu. Saçlarımın diplerini ağrıtan tokayı başımdan çıkardım. Başımı yastığa koydum ve yorganı başıma çektim. Işık ve ses bu ağrıyı tetikliyordu. Sağıma doğru dönerek, bacaklarımı karnıma çektim. Ellerimi saçlarımın diplerine koydum ve iç sesimle ruhumu başbaşa bıraktım.
Bilinç altım alt üst olmuştu. Odamın kapısının çalması, gördüğüm karışık rüyalardan çıkmamı sağladı. Kapı sabırsızca çalıyordu. Odamın kapısını sadece yurtta kalan kızlar çalardı. Onlarda kahvaltıya çağırmak için çalarlardı. Ama şuan okulda olmam gerekiyordu.Peki kimdi bu alacaklı sabırsız?
Gözlerimi zar zor açmıştım. Başımın ağrısı dinmişti ama yorgunluğum hala gitmemişti. Sanki ömür boyu uykusuzdum. Kapıya kalkıp açmaya gücüm yoktu.
Telefona uzanıp, saate baktım. Saat 11.42'ydi. Bu saate kadar uyumuş muydum gerçekten? Kahvaltı saatide geçmişti. Kalkıp kapıyı açmak yerine, gelmiş olan kişiyi seslenerek göndermek aklıma daha çok yatmıştı.
"Kim o?"
"Defne, benim canım."
Tanıdık ama bir o kadarda yabancı olan o ses, beni yataktan kaldırmayı becermişti.
Ayaklarıma yatağımın yanında bulunan puf puf patiklerimi geçirdim ve gözlerimi üfeleyerek kapıyı açtım.
Bu gözleri göreceğimi biliyordum zaten ama bu şekilde göreceğimi düşünmemiştim. Tedirgin, endişeli, meraklı...
"Merhaba Esra, bir sorun mu var?"
"İçeri gelebilir miyim?"
Kapıyı tamamen açarak elimle "Geçebilirsin" şeklinde bir işaret yaptım. Esra içeriye girdi ve ardından kapıyı kapattım. Yine saçı başı karmakarışıktı. Giyinişinide hiç umursamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Miydi Bu ?
ChickLitKader miydi bu? Henüz 16 yaşında tesettüre giren Defne için , evet. Kaderdi bu Tesettür kadınların fıtratında vardır. Kadınlar tesettüre girmez, tesettürlü doğar. Defne bunların bilincinde değildi, ta ki 16 yaşında gördüğü rüyaya kadar. Tek bir rüy...