eight

1K 104 41
                                        

Sekiz genç bar kapısından içeriye girdiklerinde oturacak yer bulmak için etrafa göz gezdirdiler. Chan ileride hepsinin oturabileceği koltuklu yeri gördüğünde yanındaki Changbin'i dürtüp gördüğü yeri işaret etti, Changbin gösterdiği yere bakıp onu kafasıyla onayladıktan sonra hep beraber oraya doğru ilerlediler.

Changbin ve Seungmin, Hyunjinle de Felix yan yana oturduğunda Jeongin Felix'in yanına oturdu. Jeongin'in yanının boş olduğunu gören Minho ise fırsat bu fırsat diyip başkası oturmadan hemen Jeongin'in yanına oturmuştu. Jeongin yanında hissettiği hareketlilik ile Minhonun oturduğu tarafa kafasını çevirdi, karşılaştığı sima ona gülümsediğinde o da Minhoya aynı şekilde gülümsedi. Buluşup, birbirlerini gördükleri ilk andan beri Jeongin sanki onu tanıyor gibi hissetmişti. Minho'nun ona sürekli gülümseyip böyle sıcak bir tavır göstermesi de 'acaba tanıyor muyum?' diye düşünmesine neden oluyordu. Ama hayır, Minhoyu tanımadığına son derece emindi.

Bakışları dalgın bir şekilde önündeki masadayken düşüncelerinden sıyrılıp yanındaki bedene baktı. Yan profili oldukça çekiciydi. Kişiliğinin aksine görünüşü oldukça sertti, keskin yüz hatları ona sert ve seksi bir görünüm veriyordu. Jeongin onu cidden çok beğenmişti, bu konuda yalan söyleyemezdi. Minho'yu kim beğenmezdi ki? O oldukça yakışıklıydı. O sırada Changbin ve Seungmin ile sohbet eden Minho onu dikkatle inceleyen bakışları hissedip Jeongin'e döndüğünde, Jeongin onu izlerken yakalanmış olduğu için panik yapıp zorla gülümseyerek kafasını anında yanında oturan Felixlere çevirdi. Bakır saçlı genç onun bu hareketine gülümserken tekrar Changbin ve Seungmin ile sohbetine odaklandı.

Bara girmeden önce zaten hepsi birbiri ile tanışmışlardı. Gerçi çoğu önceden bir şekilde tanışıyordu, sadece oturup sohbet edecek fırsatları olmamıştı. Hepsi anında ortama ayak uydurmuş kendi aralarında sohbet ediyorlardı. Mekanı dolduran müzik sesi çok yüksek sesli olmasa da masanın bir ucundan diğer ucunda oturan kişiye seslerini duyurmak oldukça zordu. Bu yüzden kendi aralarında sohbet etmek zorunda kalmışlardı.

Herkes kendi arasında konuşup sohbete dalmışken, Jeongin sohbet ilgisini çekmediği için sessizce etrafı inceliyordu. Mekan oldukça hareketli olsa da biraz sıkılmıştı doğrusu, buraya Felix ve Seungmin'in ısrarları ile gelmişti. Çok eğleneceklerini söyleseler de Jeongin şu an eğlenmekten çok uzaktı. Bıkkın ifadesiyle etrafı incelemeye devam ederken, Minho bu durumu hemen fark edip etrafı inceleyen mavi saçlı gence döndü. Jeongin'in sıkılmış olduğu her halinden belli oluyordu, mavi saçlı genci bu durumdan sıyırıp sohbet açmak için "Sen de Felix gibi daha öğrencisin sanırım?" diye sordu. Jeongin ona yöneltilen soruyla etrafı incelemeyi kesip bakışlarını ona soru soran Minho'ya çevirdi ve "Evet, işletme bölümü okuyorum." diye cevap verdi.

İşletme okuduğunu duyduğunda Minho fırsat ayağına gelmiş gibi hissetmişti. Jeongin ile iletişim kurmaya devam edebilmek için elinde bir fırsat vardı; ona babasının şirketinde stajyer olması için teklifte bulunacaktı. Hyunjin ve Minho'nun babası aynı bölümden mezundu, yıllarca güvene dayalı bir dostluk kurmuşlardı. Başlarda ayrı ayrı şirketlerde çalışıp birikim yaptıktan sonra birikimleriyle ortak bir şirket kurmaya karar vermişlerdi. Şirket çok büyük değildi ama şirketten çok iyi gelir elde ediyorlardı. Onu bekleyen hali hazırda bir şirket olduğu için Minho da bölümünden mezun olduktan sonra bu şirkette çalışmaya başlamıştı.

Minho, Jeongin'e merakla "Kaçıncı sınıfsın peki?" diye sordu ve Jeongin de "Son senem." diye cevap verdi. Son sınıf olması staj yapabilmesi için çok daha iyiydi, bölümden mezun olmasına az kalmıştı ve bölümü okumaya devam eden kişilere göre daha bilgiliydi. Gülümseyerek Jeongin'e biraz daha yaklaşıp "Bak ne diyicem eğer herhangi bir şirkette staj yapmıyorsan sana bir teklifim var." dedi. Konuşması Jeongin'in ilgisini çekmiş ve meraklandırmıştı, heyecanla "Ne teklifi?" diye sordu.

hurts like hell | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin