fifteen

863 86 36
                                        

Felix hissettiği soğuktan dolayı yaslandığı yerde hafifçe kıpırdandığında, üstüne giydiği deri cekete sıkıca sarılıp biraz da olsa ısınmaya çalıştı. Havanın bu kadar soğuk olabileceğini tahmin edemediği için evden mont yerine deri ceketle çıkmıştı ve üşüdüğünü fark ettiğinde eve geri dönmek için çok geçti. Soğuktan titrememeye çalışırken, Hyunjin yanındaki bedenin üşüdüğünü fark ettiğinde hiçbir şey söylemeden arabaya doğru ilerledi. Felix gözleriyle yanından ayrılan siyah saçlı gencin hareketlerini takip etmeye başladı. Hyunjin arabasının bagajını açıp elinde polar bir battaniye ile geri döndüğünde Felix sırıtmamak için dudaklarını birbirine bastırdı.

Battaniyeyi Felix'in üstüne örttükten sonra, Felix ona bakışlarını çevirip "Teşekkür ederim." dedi. Sarışın gencin üstünü iyice örterken içtenlikle gülümseyip "Önemli değil." dedi. Kendisi de battaniyenin altına girdiğinde açıkta kalan kollarını örttü. Felix ona yandan bir bakış attığında kafasını kaldırıp ona gülümsedi. Siyah saçlı genci incelerken yakalandığı için kafasını başka bir yöne çeviren Felix, sesinin titrememesi için büyük bir çaba sarf ederek "Benimle konuşmak istediğin için buraya geldik sanıyordum." dedi.

Hyunjin'in konuşmasını beklerken etrafı inceledi, büyüm ihtimalle gece geç bir saatte geldikleri için bulundukları yer ıssızdı. Tek bir insan hatta ağaçlar dışında canlı bile yoktu. Gerçi gündüz gelselerdi pek bir fark olacağını sanmıyordu. Şehir merkezinden on beş dakika uzaklıkta bir yere gelmişlerdi ve kış sezonundan dolayı bulundukları yerdeki kafeler bile kapalıydı. Kim kışın bu soğuğunda dağın başı denilebilecek bu yere gelirdi ki zaten? Hyunjin ve Felix dışında tabiki. Önündeki şehrin ışıklarının aydınlattığı görüntüye bakarken Hyunjin boğazını temizledi "Evet, onun için geldik."

Yaslandığı arabadan doğrulup Felix'e dönmesiyle Felix de bakışlarını ona çevirdi "Ben sana söylemem gerekenleri günlerce, saatlerce düşündüm. Aklımda yapacağımız konuşma ile ilgili bin tane senaryo kurdum ama seni gördüğüm an hepsini unuttum. O yüzden ezberlenmiş cümlelerle değil doğaçlama ve samimi duygularımla konuşacağım."

Felix onu dikkatle dinlerken, Felix'in soğuktan üşüyüp kızarmış minik ellerini onunkinin aksine büyük olan ellerinin arasına aldı. Bakışlarını tekrar Felix'e çevirdiğinde "Aslına bakarsan sana karşı ne zamandır bu duyguları beslediğimi bile bilmiyorum. Tek bildiğim şu an sana söylemeye çalıştığım hislerimden hep kaçtığım. Senin beni sevebilme ihtimalini düşünmüştüm ama bunun üstüne düşününce buna imkan vermemiştim. Sana yaklaşırken sadece kendime değil fark etmeden sana da umut veriyormuşum meğer. Gerçi sen, sana her yaklaştığımda beni ittiğin için kendime pek umut veriyor sayılmam." dediğinde ağzından bir kıkırtının kaçmasına engel olamazken Felix de gülümsemesini bastırmaya çalışıp gözlerini devirdi.

Hyunjin'in kurduğu her cümlede biraz daha titriyordu. Sarıldığı battaniyeye rağmen adeta içinin titrediğini hissediyordu ve buna engel olamıyordu. Hyunjin'in kurduğu her cümle içini titretirken, Hyunjin heyecanla konuşmasına devam etti "Her zaman senin beni seviyor oluşundan şüphelenmiştim ama senden duyana kadar asla emin olamadım. Aynı şekilde kendi duygularımdan da." dediğinde Felix'in ellerini biraz daha sıktı. Birleşen elleri ikisine de güç veriyor gibi hissediyordu.

Felix yaslandığı yerden doğrulup vücudunu tamamen ona çevirdiğinde ellerinden birini, Felix'in ellerinden çekip sarışın gencin ne zaman yanağından süzüldüğünü anlamadığı göz yaşını işaret parmağı ile sildi. Felix onun dokuşu ile gözlerini kapatırken parmağı ile sarışın gencin yüzünü okşamaya devam etti. Hyunjin onun güzelliğini incelemeye başladı, minik burnunu, biçimli dudaklarını, uzun kirpiklerini, onu daha da güzel yapan çillerini...

Parmağını Felix'in sağ yanağındaki çillerinin üzerinde gezdirdikten sonra ona yaklaşıp "Çok güzelsin Felix. Gerçek olamayacak kadar, benim kurduğum yetersiz cümlelerle anlatılamayacak kadar güzelsin." diye fısıldadı. Felix'in içi titremeye devam ederken gözlerini yavaşça açmıştı. Dudaklarını hafif araladığında Hyunjin bakışlarını, Felix'in dolgun dudaklarına çevirdi. Baş parmağı ile Felix'in alt dudağını okşarken kalbi heyecanla titredi "Artık senin duygularından emin olduğum kadar kendi duygularımdan da eminim." dediğinde bakışlarını Felix'in dudaklarından çekip gözlerine baktı "Ben seni seviyorum Felix. Seni, daha önce kimseyi sevmediğim kadar seviyorum. Sana baktığımda bile içimin titremesine neden olacak kadar seviyorum."

Yüzünü Felix'in yüzüne daha da yaklaştırdığında bu sefer gözlerini kapatan taraf Hyunjin olmuştu ağzından fısıltıyla "Seni seviyorum Felix." kelimeleri döküldüğünde Felix de gözlerini kapattı. Zorlukla çıkan sesiyle "Seni seviyorum Hyunjin." dedi. İkisi aynı anda hamle yaptıklarında aralarındaki milimlik mesafe tamamen kapandı. İkisinin de öpüşleri daha öncekiler gibi değildi, birbirlerini sakince ve sanki dinleniyormuş gibi öpüyorlardı. Hyunjin'in elleri Felix'in ince belini bulduğunda Felix de kollarını Hyunjin'in boynuna doladı.

Birbirlerini sakince öptükten sonra nefesleri tükendiğinde ayrılıp soluklandılar. Hyunjin Felix'in dudağının üstene küçük bir öpücük bırakıp Felix'i kendine çekip sarıldı. Felix kafasını Hyunjin'in boynuna gömüp dudaklarını Hyunjin'in boynuna bastırdıktan sonra boğuk çıkan sesiyle "Bu bir rüya değil dimi Hyunjin? Uyandığımda yine ortadan kaybolmayacaksın değil mi?" diye sordu.

Hyunjin, Felix'in boynunun hizasındaki sarı saçlarını okşarken "Hep yanında olacağım Felix. Sen beni sevmeyi bırakıp, beni gerçekten yanında istemeyene kadar hep burada olacağım." dedi. Felix derin bir nefes alıp Hyunjin'in kokusunu içine çektikten sonra "Seni asla bırakmam. Sen, şu sıradan hayatımda beni canlı tutan tek şeysin." diye cevap verdi. Hyunjin gözlerinin dolmaması için çabalarken kafasını Felix'in boynuna biraz daha gömdü. Bugün karanlıklarla dolu hayatının en aydınlık günüydü. Felix hayatına gelene kadar karanlıktaymış gibi hissediyordu. Felix'in yanında olması bile içini aydınlatırken sevgisini hissetmek bahar güneşi gibi içini hem aydınlatmış hem de ısıtmıştı. Felix onun güneşi olmuştu.

Felix için de durum pek farksız değildi. Hyunjin gibi mükemmel birinin onun seviyor olmasına hâlâ inanmıyordu. Yaşadıklarının bir rüya olması onu korkutuyordu. Hyunjin'in onu seviyor olması, az önce hislerini dile getiriş şekli rüyalarında gördüğü anlardan bile daha güzeldi. Hayal edebileceğinden kat kat daha güzel.

-

Merhabalar❣️ Şu aralar ruh halim bölüm yazmak için pek iyi olmadığı için uzun bir bölüm yazamadım. Yazdığım bölüm içime pek sinmedi ama umarım beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümü daha uzun yazmaya çalışacağım ve bu bölümün devamı gelecek merak etmeyin. Bölümün ne zaman geleceği konusunda net bir şey söyleyemiyorum lütfen anlayışla karşılayın 🧡 Bölümü beğendiyseniz oy verip yorum yaparak destek olun lütfen 🧡🧡

 Bölümün ne zaman geleceği konusunda net bir şey söyleyemiyorum lütfen anlayışla karşılayın 🧡 Bölümü beğendiyseniz oy verip yorum yaparak destek olun lütfen 🧡🧡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
hurts like hell | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin