hurts like hell | hyunlix

fourteen

Mavi saçlı genç, eve geldiğinde onu merakla oturma odasında bekleyen arkadaşlarının yanına gitmişti. O gün yaptığı iş görüşmesinin başarılı geçtiğini söylediğinde hep beraber sevinmiş ve kendi aralarında küçük bir kutlama yapmaya karar vermişlerdi. Bu staj olayı Jeongin'in iş hayatına attığı ilk adımdı ve arkadaşları da en az onun kadar heyecanlıydı.

Arkadaşları bugün her şeyi onların hazırlacağını söylediği için Jeongin masada otururken, Seungmin tabaklara çerezleri katıyor Felix de buz dolabından çıkardığı kırmızı şarabı bardaklara dolduruyordu. Seungmin işini bitirip çerezleri masaya bıraktığında yerine oturdu ve Jeongin'e döndü "Evet, iş görüşmesi hakkında anlatacakların bittiğine göre gelelim asıl mevzuya." diyerek lafa girdi. Jeongin önünde bulunan tabaktaki çerezleri yerken Seungmin'e bakmadan "Asıl mevzu?" diye Seungmin'in dediğini tekrar etti.

Seungmin'in hangi konudan bahsettiğini çok iyi biliyordu. Sorguya çekileceğinin de farkındaydı o yüzden biraz gerilmişti. Seungmin önündeki çerez tabağını kendine doğru çekip, Jeongin'in bakışlarını ona çevirmesini sağladı. Jeongin alt dudağını sarkıtıp "Ya ben onu yiyordum ama." diye sızlandığında Seungmin onu umursamadan "Sonra yersin." dedi. Felix de elindeki şarap bardaklarını masaya bıraktıktan sonra Seungmin'in yanındaki yerini aldı. Seungmin bir anda elini masaya vurduğunda ikisi de olduğu yerde sıçrayıp dikkatle Seungmin'e baktı "Eğer şu an Minho hyung ile aranızda ne olduğunu anlatmazsan, gider Minho hyungu arayıp ondan öğrenirim."

Jeongin ona gözlerini büyüterek bakıp"Hayır!" diye bağırdı. Seungmin öğrenmeden bırakmayacağı için pes edip derin bir nefes aldı "Tamam anlatıcam." dediğinde Seungmin istediğini elde etmenin sevinciyle gülümsedi.

Jeongin onlara, o gün bara gittikleri günden beri iki haftada ara ara buluştukları zamanları ve en sonunda da bugünkü konuşmalarını anlattı. Konuşması bittiğinde Seungmin suratına boş boş bakıp bir anda kahkaha atınca Felix ile ikisi şaşkınlıkla Seungmin'e döndü. Bakışları birbirini bulduğunda Felix anlamadığını belirtmek için omzunu silkip tekrar Seungmin'e baktı "Niye gülüyorsun Seungmin?" diye sordu. Seungmin kahkahalarını bastırıp gülmekten kısılan sesiyle "Ay Minho hyungun konuşması komik geldi, wattpad kurgularındaki kötü çocuklar gibi konuşmuş." dedi.

Jeongin, Seungmin'in söylediği şeyle birlikte gözlerini kısarak ona baktı ve "Kendine 'dark binnie' diye kişinin sevgilisi mi diyor bunu?" diye sordu. Seungmin gülüşü kaybolurken sinirle Jeongin'e dönüp "Aynı şey değil, o sadece bir lakap." diyip kaşlarını çattı. Jeongin onu sinirlendirmeyi başardığı için keyfi yerine gelmiş ve sırıtırken "Aynen canım, i love dark." dedi. Önündeki çerez tabağındaki fıstığı alıp ağzına atarken sinirle ona bakan Seungmin'e gülerek bakmaya devam etti.

Felix kendi kendine ikisinin atışmalarına gülümseyip önündeki şarap bardağından bir yudum aldı. Seungmin ve Changbin yaklaşık iki yıldır birliktelerdi. İkisi de hayatının aşkını bekleyen insanlar değillerdi ama birbirilerini buldukları için kendilerini şanslı hissediyorlardı. Her zaman birbirilerine karşı saygılı olmuş, kıskançlık gibi olaylara girip birbirlerini yıpratmamışlardı. Ufak tefek tartışmalar yaşasalarda o günü küs bir şekilde kapatmazlardı. Sadece ilişkilerinin başlarında, daha birbirilerinden hoşlandıklarını söylemeden önce Seungmin, Changbin'i Chan'dan kıskanmıştı. Daha sonra Changbin onu Chan ile tanıştırdığında bunun ne kadar gereksiz bir kıskançlık olduğunu anlamıştı zaten. Karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan sıradan denilebilecek bir ilişkileri vardı. Her ne kadar sıradan olsa da Felix ikisinin ilişkisine imreniyor ve aralarındaki bağ çok hoşuna gidiyordu. İlişkilerini kıskanmıyordu sadece acaba Hyunjin ile benim aramda böyle bir ilişki olsa nasıl olurdu diye düşünmekten kendini alamıyordu. Ne kadar Seungmin ile Changbin'in ilişkileri sıradan bir ilişki gibi olsa da Hyunjin ile ikisinin asla böyle bir ilişkisi olmamıştı. Bunun olabileceğine dair umudu da Hyunjin ona gelmediği her gün daha da azalıyordu.

Hyunjin, yaklaşık bir haftadır ortalarda yoktu; ne kampüste karşısına çıkmıştı ne de onun nasıl olduğuna dair tek bir şey duymuştu. Seungmin'e sorsa belki Changbin sayesinde nasıl olduğunu öğrenebilirdi ama duyacaklarından bir yandan da korkuyordu. Hyunjin hayatından tamamen çıkmaya karar verdiyse bunu bir başkasından duymak istemiyordu, Hyunjin gelip konuşmasa bile kendi kendine kabul edebilirdi bu durumu.

Masanın üstünde duran telefonundan gelen bildirim sesiyle bakışlarını önündeki kadehten çekip telefonunu eline aldı. Mesajın Hyunjin'den geldiğini gördüğü an kalp atışları hızlanmaya başlamıştı. Jeongin ve Seungmin gelen bildirim sesiyle ona dikkatle bakarken, Seungmin "Mesaj kimden gelmiş?" diye sordu. Felix bakışlarını telefondan çekip onu dikkatle izleyen arkadaşlarına baktı, heyecandan titreyen sesiyle "Hyunjin." dedi. Bakışlarını tekrar telefonuna çevirip öylece baktığında Jeongin "Açsana mesajı!" diye bağırdığında hızlıca kafası ile onu onaylayıp mesaja girdi 'Bana ayıracak birkaç saatin var mı?'

Felix elleri heyecandan titremeye başladığında arkadaşlarına dönüp "Bana ayıracak birkaç saatin var mı diye sormuş." dediğinde Seungmin heyecanla atılıp "Var de! Var de!" dediğinde Felix onun bu haline gülümseyip tekrar telefonuna döndü. Hyunjin'e cevap yazdı 'Saat kaçta ve nerede?'

Hyunjin'den anında gelen cevap ile gözleri kocaman oldu 'Şu an evinin önündeyim, ne zaman istersen gelebilirsin. Seni bekliyor olacağım.'

-

Merhabalar❣️ Aslında bugün bölüm yayınlamayı düşünmüyordum ama bölüm yazma isteğim gelmişken yazıp yayınlamak istedim. Kısa olduğu için bu bölümü, geçiş bölümü olarak düşünebilirsiniz. Yazım hatalarım olduysa görmezden gelin lütfen 😅 Umarım bölümü beğenmişsinizdir 🧡Eğer bölümü beğendiyseniz oy verip yorum yaparak destek olun 🧡🧡