twelve

895 105 32
                                    

Sarışın genç şaşkınlığından sıyrılıp kapının önünde bekleyen siyah saçlı genci içeriye davet etti. Siyah saçlı genç içeriye geçtiğinde kapıyı kapattı ve geçmesi için oturma odasını gösterdi. Siyah saçlı genç önde, o arkasında beraber oturma odasına geçtiler.

Hyunjin koltuğa oturup ellerini dizlerine yasladığında Felix de koltuğun diğer ucuna oturmuştu. Koltukta bağdaş kurduğunda Hyunjin bakışlarını dizlerinden ona çevirdi. İçeriye girerken Felix'in altında sadece iç çamaşırı olduğunu fark etmemişti, sıyrılan tişörtle birlikte Felix'in açığa çıkan beyaz ve pürüzsüz bacaklarını gördüğünde bakışları kitlenip kaldı. Felix, Hyunjin'in bacaklarına baktığını fark ettiğinde bakışlarını başka yöne çekip yerinde huzursuzca kıpırdandı.

Huzursuz olduğunu fark eden Hyunjin "Üzgünüm." diyip bakışlarını tekrar dizlerine çevirip zorlukla yutkundu. Felix ona cevap vermeden ortamın havasını dağıtmak için boğazını temizleyip "Buraya niye geldin?" diye sordu.

Hyunjin oturuş şeklini değiştirip biraz yana, Felix'in olduğu yöne döndü. Bakışları Felix'i bulduğunda sesinin titrememesi için büyük çaba sarf ederek "Ben sadece özür dilemek istiyorum." dedi. Felix ona hayretle kaşlarını kaldırarak baktı ve yalandan güldü "Sana aşık olduğum için benden özür mü diyorsun?" diyip yüzündeki sahte gülümsemeyi sildi ve ciddiyetle devam etti "Senden hiçbir şey istemiyorum Hyunjin, sadece hayatımdan çıkmanı istiyorum."

Hyunjin kafasını sağa sola sallayıp onu reddetti "Bunu yapamam Felix." dedi. Söylediği şeyle Felix bir süre sessiz kalıp anlamsız bakışlarla ona baktı "İyi de niye? Sana anlaşmayı bozdum diyorum, birbirimizin hayatından çıkmamızın vakti geldi." dedi.

Hyunjin, Felix'in anlaşmayı bozduğunun farkındaydı. Haklıydı, normalde çoktan birbirlerinin hayatından hiç tanışmamış gibi yapıp çıkmaları gerekiyordu. Ama yapamıyordu. Felix'e, onun varlığına çok alışmıştı. Belki de ne kadar kaçmaya çalışsa da o da kaçamamıştı Felix'ten. Emin olamıyordu ve emin olmadan bir şey söyleyip Felix'i tekrar umutlandırmak istemiyordu. Onu zaten yeterince kırmıştı bir de belirsiz duyguları yüzünden tekrar incitmeyi göze alamazdı.

Hyunjin bakışlarını dizlerindeki ellerine çevirip dizlerini sıktı "Biliyorum." dedi ve bakışlarını tekrar Felix'e çevirdi "Ama senin hayatımdan çıkmanı istemiyorum." diye devam etti. Felix'i tamamen kaybetme düşüncesi burnunun sızlamasana, boğazına bir yumru oturmasına sebep olmuştu. Felix'in de ondan pek bir farkı yoktu, ağlamasına ramak kala titreyen sesiyle "İyi de niye Hyunjin? Beni sevmiyorsun bile." dedi.

Hyunjin ne diyeceğini şaşırmıştı. Felix'i seviyordu ama onun istediği gibi bir sevgi olup olmadığından emin değildi. Neden Felix'in hayatından çıkmaması gerektiği konusunda bir açıklama bulamıyordu. Onun bu sessizliği ise Felix'e kendisini daha da değersiz olduğunu hissettiriyordu. Cevap veremiyordu çünkü ona verecek bir cevabı yoktu. Sadece bencilliği için Felix'i hayatında tutmaya çalıştığını düşünüyordu. Hissettiği acıdan dolayı boğazına kadar dolduğunu hissediyordu.

Gözlerinde yavaş yavaş birikmeye başlayan yaşlardan dolayı titreyen sesiyle "Sen beni hayatında sadece kendin için istiyorsun, beni düşündüğün falan yok." dedi. Gözlerinde biriken yaşlar yavaşça yanaklarına doğru yol almaya başladığında ağlamasını saklamak için eliyle yüzünü kapattı. Hyunjin onun ağlamaya başladığını fark ettiğinde geçen gün yaşadığı acıyı tekrar yaşadı. Felix'in göz yaşları kalbinin sıkışmasına neden oluyordu.

Koltukta yavaşça Felix'in olduğu yöne kaydı, Felix'e iyice yaklaştığında zorlukla "Felix lütfen ağlama." diye fısıldadı. Felix onu umursamadan ağlamaya devam ettiğinde kendinden daha küçük olan beni kollarının altından tutup kucağına çekti. Sarışın gencin kafasını göğsüne yaslayıp kollarını ona sarmasıyla, sarışın genç daha da ağlamaya başlayıp hıçkırıklara boğulmuştu.

Kafasını Hyunjin'in göğsüne yasladığı için boğuk çıkan sesiyle hıçkırıklarının arasında "Lütfen bana sevgi gösterme dayanamıyorum." dedi. Hyunjin gözlerini sıkıca yumup kucağındaki bedenin saçlarını okşadı "Felix, izin ver sende açtığım yaraların hepsini iyileştiriyim." diye kulağına doğru fısıldadı.

Sarışın genç, kulağına gelen fısıltılarla ağlamasını bastırmaya çalıştı. Derin bir nefes alıp kafasını yasladığı Hyunjin'in göğsünden çekip suratına baktı. Suratını uzun uzun inceleyip "Hâlâ bana acıyorsun." dedi hayal kırıklığı dolu bir sesle. Sesini biraz daha yükseltip devam etti "Beni sevdiğin için değil, alıştığın için yanında istiyorsun. Çünkü sen bencil herifin tekisin." diyip onu saran kolların arasından kurtulmaya çalıştı.

Hyunjin kaçmasına engel olmaya çalışıp "Felix öyle değil bir sakin ol." dediğinde Felix daha çok çırpınıp "Bırak beni!" diye bağırdı ve tekrar ağlamaya başlayıp güçsüz çıkan sesiyle "Bırak.." dedi. Hyunjin onu daha çok üzdüğünü fark ettiğinde kollarını gevşetip onu serbest bıraktı. Felix hızlıca kucağından kalkıp koşarak oturma odasından çıktı. Odasına girip kapıyı kilitlendikten sonra sırtını kapıya yaslayıp yere çöktü. O sırada oturma odasında kalan Hyunjin başını ellerinin arasına alıp derin bir nefes aldı.

Hyunjin'in belirsiz duyguları işleri daha da yokuşa sürüyordu. Kendini bir bataklığın içinde gibi hissediyordu, debelendikçe daha da batıyordu sanki. İstemeden de olsa hem kendine hem Felix'e zarar veriyordu. Belki de Felix'in dediği gibi ayrı kalmaları gerekiyordu. En azından duygularından emin olana kadar.

Oturduğu yerden kalkıp Felix'in odasının kapısına doğru ilerledi. Kapının önünde durduğunda içeriden Felix'in ağlama seslerini işitti. Yere çöktü ve kapıyı tıklatıp "Felix." diye seslendiğinde, içerideki sarışın genç "Hyunjin, lütfen git!" diye bağırdı.

Hyunjin gözlerini sıkıca yumup elini kapıya yasladı "Gidicem, sen haklıydın. Ayrı kalmamız daha doğru. En azından bir süre. Duygularımdan emin olana kadar senin yanına bir daha gelmeyeceğim." dedi ve fısıltı gibi çıkan sesiyle ekledi "Söz."

Sarışın genç dikkatlice kapının arkasından gelen sesi dinledi. Sarışın genç olduğu yerde otururken siyah saçlı genç yerken kalktı. Birkaç saniye sonra duyduğu dış kapının kapanma sesi ile Hyunjin'in gittiğini anlamıştı. Dizlerini kendine çekti, kollarını dizlerinin üstünde birleştirip kafasını kollarına yasladı. Sakinleşene kadar dakikalarca o şekilde oturdu.

-

Merhabalar❣️ Geçen gün üst üste iki bölüm attığım için arayı biraz açtım, vizelerim yaklaşıyor o yüzden üst üste bölüm atamıyorum maalesef... Bir sonraki bölümü de MinJeong ağırlıklı yazmayı düşünüyorum. Umarım bölümü beğenmişsinizdir 🧡 Bölümü beğendiyseniz oy verip yorum yaparak destek olun lütfen 😚🧡

 Umarım bölümü beğenmişsinizdir 🧡 Bölümü beğendiyseniz oy verip yorum yaparak destek olun lütfen 😚🧡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
hurts like hell | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin