ten

899 106 46
                                    

Mavi saçlı genç, Felix'in odasının kapısının önüne geldiğinde durdu. Kapıya tıklattıktan sonra içeriden çatallaşmış sesi ile "Gel." diyen Felix'i duyduğunda kapının kolunu indirip kapıyı açtı. İçeriye girdiğinde Felix'in hâlâ cenin pozisyonunda yatağında yattığını gördü. "Okula gitmeyecek misin?" diye sorduğunda sarışın genç kafasını sağa sola salladı. "Kampüste Hyunjin'i görmekten korkuyorum."

Jeongin kapanın orada durmayı bırakıp yatağa Felix'in yanına doğru adımladı. Yatağın yanına geldiğinde Felix biraz geriye kaydı ve Jeongin onun için bıraktığı boşluğa oturdu. "Nereye kadar kaçacaksın peki?" diye sordu. Felix duvarı inceleyen bakışlarını Jeongin'e çevirdi. Ağlamaktan kısılmış sesiyle "Şu an kendimi onu görebilecek kadar güçlü hissetmiyorum." diye cevap verdi.

Jeongin ona zorlukla gülümseyip dağılmış saçlarını okşadı. Felix'e, Hyunjin'e ayak uydurması konusunda tavsiye verdiği için kendini suçlu hissediyordu. Felix'i bu konuda gaza getirmeseydim ve Felix mesafesini korumaya devam etseydi belki bu kadar hayal kırıklığına uğramazdı diye düşünüp duruyordu. Bir an olsun Hyunjin'in, Felix'ten hoşlanmaya başladığını düşünmüştü. Ama o gün söylediği şeylerden sonra yanıldığını anlamıştı.

Felix onun aklından geçenleri okumuş gibi ona dalgınlıkla bakan ve saçlarını okşayan Jeongin'e kaşlarını çatıp "Kendini suçlayıp durma artık. Senin hiçbir suçun yok." dedi. Jeongin derin bir nefes aldı "Seni bu konuda gaza getirmeseydim, beraber dışarıya çıkmayacaktık. O gün olanlar da yaşanmayacaktı." dedi. Felix yattığı yerden doğruldu ve zorlukla gülümsedi "Sen şu ana kadar sahip olduğum en iyi arkadaşlarımdan birisin Jeongin. Eğer dediğini yapmasaydım ileride daha büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaktım." diyip Jeongin'in yatakta duran ellerinin üstüne ellerini yerleştirip sıktı. "İyi ki varsın İnnie."

Jeongin ona gamzelerini beli edecek şekilde gülümsedi "İyi ki varsın Lix." dedi. Felix ellerini, Jeongin'in ellerinin üstünden çekip boynuna sarıldı. Jeongin de kollarını ona sardı. İkisini gülümseyerek izleyen ev arkadaşlarından habersiz bir şekilde sarılırken Seungmin orada olduğunu belli etmek için ağlama numarası yapmaya başladı. Felix ve Jeongin ayrılıp ona tuhaf tuhaf baktığında işaret parmağı ile göz yaşlarını siliyormuş gibi yapıp "Sizi böyle görmek beni çok duygulandırdı." dedi.

Felix ve Jeongin abartılı oyunculuğuna gözlerini devirirken "Gelin, siz bi sarılıcam." diyip koşar adımlarla yatakta oturan Felix ve Jeongin'in yanına gitti. İkisinin de boynuna kollarını dolayıp kendine çekti. Sıkıca sarılırken Jeongin, Seungmin'in omzuna bastırdığı kafasını zorlukla hareket ettirip "Yavaş sarılsana ayarsız, boğulacağız senin yüzünden amına koyayım." diye boğuk sesiyle konuştu.

Seungmin ortalarına oturmaya devam ederken kollarını ikisinin boynundan çekip, bir Felix'e bir de Jeongin'e bakıp "Siz beni sevmiyorsunuz." diyip dudak büktü. Felix hemen koluma sarılıp "Seungmo, olur mu öyle şey tabiki seviyoruz." dedi. Jeongin yalandan gülümseyip "Ama bize sarılmadığın zamanlar." diye Felix'in cümlesini tamamladı. Felix Jeongin'in söylediği şeyle kahkaha atarken ona sinirli bir şekilde bakan Seungmin'i görmesiyle dudaklarını birbirine bastırıp kahkahalarını durdu.

Seungmin dümdüz bir sesle "Orospu çocukları." diyip suratını astı. Jeongin oturduğu yerden kalkıp Seungmin'in kolunu çekiştirirken "Hadi derse geç kalacağız senin yüzünden." diye söylendi. Seungmin oturduğu yerden kalkarken "Oyalanan sensin ne demek benim yüzümden." diye yakınırken odadan çıktılar.

Felix onlar çıktıktan sonra arkalarından gülümseyip derin bir iç çekti. Onun için oldukça zor bir zamanda yanında Jeongin ve Seungmin gibi arkadaşlarının olması onu çok şanslı hissettiriyordu. Jisung da ona sürekli mesaj atarak nasıl olduğunu ve bir şeye ihtiyacı olup olmadığını soruyordu. O günden sonra üçü de Felix'in bir an olsun yalnız olduğunu hissettirmemişti. Felix her an üçünün de desteğini hissetmişti.

Koridordan gelen "Felix biz çıkıyoruz, akşam görüşürüz!" diye seslenen Seungmin'e "Tamam, görüşürüz !" diye seslendi. Kapının kapanma sesiyle birkaç saniye karşısındaki duvara baktıktan sonra ayaklarını yataktan sarkıttı. Kollarıyla destek alarak yataktan kalktı ve banyoya ilerledi. Sıcak bir duş alıp biraz kafa dağıtmak için film izlemek istiyordu. Odasında yatmaktan oldukça sıkılmıştı.

Banyoya girdiğinde üstündeki pijamalarını ve iç çamaşırını kirli sepetine atıp duş kabinine girdi. Sıcak bir duş alıp rahatladığını hissedince duş kabininden çıktı ve kapının arkasındaki bornozunu giyip hızlı adımlarla odasına geçti. Hava soğuk olduğu için ürpermiş ve bornozuna sıkıca sarılmıştı.

Odasına girdiğinde kurulanıp iç çamaşırını giydi ve üstündeki bornozu yatağının üstüne bıraktı. Kafasındaki havluyla saçlarını kurulamaya devam ederken dolabından ona oldukça büyük gelen beyaz yarım kollu bir tişört çıkartıp üstüne giydi. Kendine eşofman altı ararken kapının çalmasıyla saniyelik olarak yerinde durdu. Kim gelmişti ki? Birini beklemiyordu. Acaba Seungmin ya da Jeongin bir şey mi unutmuştu?

Kafasındaki havluyu da yatağının üstüne bırakıp hızlı adımlarla odasından çıktı ve kapıya doğru ilerledi. Karşısında Seungmin ya da Jeongin'i görmeyi beklediği için, kapının deliğinden bakmadan kapıyı açtı. Kapıyı açtığında görmeyi hiç beklemediği beden ile karşılaştığında kalbi tekledi ve olayın şaşkınlığından sıyrılırken ellerinin titremeye başladığını hissetti.

Siyah saçlı genç ona içtenlikle gülümsedi "Beni içeriye davet etmeyecek misin Lix?"

-

Merhabalar❣️ Bölüm biraz kısa oldu farkındayım, bugün iki bölüm yayınlamayı düşünüyorum çünkü. Bölüm içinde yazım hatalarım olduysa lütfen kusura bakmayın, bölümü yetiştirmek için biraz hızlı yazmış olabilirim. 😚 Umarım bölümü beğenmişsinizdir 🧡🧡

 😚 Umarım bölümü beğenmişsinizdir 🧡🧡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
hurts like hell | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin