thirteen

933 89 68
                                        

Mavi saçlı genç yanında ruh gibi yürüyen sarışın gence yandan bir bakış attı. Son bir haftadır, Hyunjin onu ziyarete geldiğinden beri sarışın gencin bir ruhtan farkı yoktu. Karşısındakilere bomboş bir ifadeyle bakıyor, eskiden sürekli gülen yüzü artık çok nadir gülüyordu. Çoğu zaman karşısındakinin söylediğini dinlemiyordu bile. Karşısındaki insanın suratına bakıyor ama beyninde onu meşgul eden düşünceler yüzünden, karşındaki insanın ne dediğini anlamıyordu.

Jeongin derin bir nefes aldı ve Felix'in dikkatini çekmek için "Bugün stajyerlik için görüşmeye gideceğim." dedi. Felix bakışlarını ona çevirirken merakla "Stajyerlik mi?" diye merakla sordu. Anlaşılan bu konu ilgisini çekmişti. Mavi saçlı genç onun ilgisini kendine çekmenin verdiği sevinçle gülümseyip Felix'e döndü "Minho hyung bana şirketlerinde staj yapmam için teklifte bulundu. Bugün de görüşme için oraya gidicem."

Barda oturdukları gün Minho daha sonra ulaşmak için Jeongin'den numarasını almış ve söz verdiği gibi onu görüşme için aramıştı. İkisi için de en uygun günü ve saati ayarladıktan sonra da Minho ona şirketin konumunu atmıştı. Felix ise o günden beri yaşadıklarından dolayı arkadaşının bu durumundan haberdar olmadığı için kendini kötü hissetmişti. Kendi derdine düşüp arkadaşıyla ilgilenmediğini düşündü.

Sarışın genç boş sokağın kaldırımında ilerlerken bir anda durmasıyla arkadaşı da ona ayak uydurup durdu. Yerdeki kaldırım taşlarına bakarken "Kaç gündür kendi derdime düştüm ve ciddi anlamda sizinle ilgilenmedim." diyip bakışlarını Jeongin'e çevirdi ve devam etti "Cidden özür dilerim İnnie, bundan sonra bunu asla yapmayacağım."

Mavi saçlı genç ona şefkatle gülümsedi "Felix, saçmalama. Tabiki senin de her insan gibi zor dönemlerin olabilir. Arkadaşın olarak bizim yapmamız gereken şey böyle zamanlarında 'bizimle neden ilgilenmedin' diye alınganlık yapmak yerine seni anlayışla karşılamak." dedi. Elini yanında duran Felix'in omzuna koyup güven verici bir şekilde sıktı. Felix ona içtenlikle gülümsedi "Seni çok sevdiğimi söylemiş miyim İnnie?"

Jeongin de ona gamzelerini belli edecek şekilde gülümsedi "Evet ama arada duymak hoşma gidiyor, egomu tatmin ediyor." dediğinde Felix ona kahkaha atıp koluna sarıldı ve otobüs durağına doğru yürümeye devam ettiler.

Jeongin o gün olan tek dersinin erken bitmesiyle, çantasını toplayıp derslikten çıktıktan sonra saatine baktı. Daha görüşmeye iki saatten fazla vardı. Eve gidip, oradan görüşmeye gitse geç kalabilirdi. Seungmin evdeydi, Jisung ve Felix'in de daha dersi vardı. Şirkete geçse bu sefer de orada beklemek zorunda kalacaktı. Fakültenin koridorunda ilerlemeye devam ederken cebinden telefonunu çıkartıp gruba mesaj attı.

Cehennemin Dört Yolcusu

Jeongin: Amına koyim dersten erken çıktım...

Jisung: E bu iyi bir şey değil mi?

Jeongin: Değil. Daha görüşmeye iki saatten fazla var ._.

Felix: Eve geç o zaman?

Jeongin: Ah çok sağol Felix ben bunu akıl edememiştim, teşekkürler <3

Felix: Rica ederim Jeongin-ah ^^

Jeongin: Boynuma 'ironi' yazan bir tablo asıp onunla dolaşıcam gerçekten.

Seungmin: Şirkete geçsene o zaman amcık ne bu tavırlar sikicem götünü

Jeongin: Seungmin yatağının altındayım

Seungmin gruptan ayrıldı.

Felix: Bu neydi şimdi?

Jeongin: Yatağının altını kontrol etmeye gitmiştir köy yumurtası

hurts like hell | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin