Merhaba. Nasılsınız?
Biraz arayı açtık ama sonunda bölümü yazıp geldim❤ sizler de oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin
Keyifle okuyun ❣
🌻
Genç adamın ağzından çıkan isimle beraber büyük bir sessizlik etrafı sararken sadece akan derenin sesi ağaçlarla çevrili alanda yankı yapıyordu. Korkut söylediği yalanın başına nasıl bir bela açacağının elbette farkındaydı fakat o gözlerde korkuyu hele de kendisine karşı oluşacak korkuyu kesinlikle görmek istemiyordu. Dilinin dişlerinin arasında döndürürken kızın vereceği cevabı ya da herhangi bir tepkiyi bekliyordu. Susmuş, kalmıştı.
Öne doğru bir adım atıp elini tanışma mahiyetinde kıza doğru uzattı. Yalanından dolayı her yeri buz kesmişti ama şu anlık bunu düşünecek halde bile değildi.
“Senin ismin ne?” dedi bilmezlikten gelerek. Yaptığının doğruluğunu sorgulamıyordu. Eğer sorgulamış olsaydı kendi ismini verir böyle bir yalanın boyunduruğu altına girmezdi.
Derenin etrafında dolaşan köpek sesli bir şekilde havladığında Rüya da kendine gelmişçesine silkelenip adamdan ayrılmış olan bakışlarının tekrar adama dikti.
Demek ismi Cüneyt’ti.
Az kalsın onu Korkut sanıyordu ve arkasına bakmadan gerçekten kaçacaktı. Yine de durumu pek iyi sayılmazdı çünkü Cüneyt denen herifin Korkut’a en yakın kişi olduğunu biliyordu. Kesinlikle bu adamla da çok muhatap olmamalıydı. Az önceki hararetine nazaran daha sakin bir şekilde “Rüya. İsmin Rüya.” diye mırıldandı. Önüne doğru uzatılan ele bir bakış atmıştı ama tutmak istememişti. Tanımıyordu, etmiyordu.
Genç adam, kızın erken ayrılmasının, birkaç çift laf edemeden gitmesinin tedirginliğiyle “İyi misin? İstersen şu ağacın altına geç otur.” dedi. Resmen kızın üstüne düşmüştü ve zarar vermemiş olması mucizeydi. Küçücük bedeni oldukça narin gözüküyordu.
“Yok yok! Gideceğim ben.” Yeşil elbisesinin eteğindeki tozları şöyle bir silkelerken boynuna doğru uzanan düğmelerden birinin koptuğunu görmüş olsa da umursamadı. Şimdi onu arayarak kaybedecek vakti yoktu. Daha fazla bir şey söylemeden arkasını dönüp birkaç adım attığında köpek de yanına gelmiş, biraz önünden ilerlemeye başlamıştı.
“Hep buraya mı geliyorsun?” diye bağırdı Korkut. Kızı uzun zamandan sonra görmüş olduğundan birkaç bilgi kopartmak için her şeyi yapardı. Cevap gelmemesi üzerinde büyükçe iki adım attı ve tekrar “Ne vakitlerde buraya geliyorsun?” diye sordu. Aldığı cevap yine kocaman bir sessizlikti.
Rüya başını hafifçe yana çevirip genç adamla göz teması sağlarken yanakları hafifçe kızarmıştı. “Geliyordum.” dedi ve başını önüne çevirdi. Birkaç adım atmıştı ki tıpkı o da Korkut gibi bağırarak sertçe çıkışmıştı. “Artık gelmeyeceğim!”
Daha fazla bir şey söylemeden koşmaya başladı. Eteği, esen rüzgarla beraber arkasına doğru uzanıyor, saçları da hareketiyle beraber omuzlarından aşağıya dağılıyordu. Hızlandı ve çok geçmeden Korkut’un bakış açısından ayrıldı.
Genç adam olduğu yerden milim kımıldayamazken hala kızın kaybolduğu yola bakıyordu. Az önce yaşanan şeyler aklında yeni yeni şekil bulurken söylediği yalandan dolayı yüzünü sertçe buruşturdu. Kesinlikle bunu yapmamalıydı! Korksun veya korkmasındı… Yalan söylemesi hiç uygun olmamıştı.
Eliyle yüzünü asabi bir şekilde ovuşturup ağır adımlarla derenin kenarına doğru ilerledi. Kızın az önce oturduğu kayanın üzeri düzdü ve üzerine kurşun kalemlerle birkaç şekil çizilmişti. “Ne yapıyordu ki burada?” diye sordu kendi kendine ve ardından derenin içinde gözden kaybolan resim defteri aklına düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PÜRSEVDA
Short StoryPürsevda: Sevda dolu 🥂 🌻 "Hiç yemedin sen." "Yemiştim." Allah aşkına kızı iki saattir kesmese bu dediğine inanabilirdi! Bir kestaneyi daha Rüya'nın dudaklarına yasladı. Genç kız gözlerini devirerek ağzını açarken Korkut bilgiç bir tavırla "Arkadaş...