Merhaba. Nasılsınız?
Bismillah deyip başlıyorum.
Oy ve satır aralarında yorumlarınızı eksik etmeyin 💖
Keyifli okumalar.
🌻
Sabah ezanının sesi tüm köyde yankılanırken uykusundan uyanan kız yavaşça gözlerini araladı. Güneşin doğmasına daha vardı ama alışkanlıktan mıdır nedir bilinmez, her gün ezanın sesi duyulur duyulmaz uykusundan ayılırdı. Yine aynısı olmuştu ama bu seferki farklıydı. İçindeki sıkıntı günlerdir geçmiyor, her an bir şey olacakmış korkusuyla yaşıyordu. Yavaşça yatağından doğruldu. Küçük kardeşi de hemen yanı başında uyuduğundan oldukça sessiz olmaya çalışıyordu. Üstündeki yorganı biraz daha kaydırıp ayaklarını yorganın altından çıkardı. Kaldıkları oda çok geniş değildi. Bir karyola, bir de kıyafetlerini koyabildikleri dolaptan başka tüm odada hiçbir şey yoktu.
Çıplak ayaklarını yere bastırırken ince kilimin üzerine basmasına rağmen soğuğu hissetti. Ayaz çökmüştü. Hemen karşısındaki pencerede perdenin açık kaldığı yerden içeriye, gökyüzünün maviliği yayılıyordu. Bir saate kalmaz hava aydınlanmaya başlardı. Derin bir nefesle ciğerlerini doldururken iki elini de yatağa bastırıp ayağa kalktı. Karyolanın gıcırtısı yüzünün buruşmasına sebep olmuştu.
Ayaklarının altında hissettiği soğuğu bile umursamadan pencereye doğru yürüdü. Köydeki neredeyse tüm evlerde pencereler biraz alçakta kalırdı. Perdenin açık bıraktığı kısımdan gözlerini dışarı doğru kaydırdı. Biraz ilerisindeki büyük ağacın altına kıvrılan köpeği çok net bir şekilde görebiliyordu. Kirlenmiş beyaz tüyleri kaşlarının çatılmasına sebep oldu. Daha iki gün önce bu köpeği bahçede hortumla yıkamış, annesinden bir sürü azar işitmişti. Oysa şimdi gördüğü görüntü pek de iç açıcı değildi.
Hemen de kirlenmişti. Birazcık daha temiz dursa olmaz mıydı? İlla çöplerin içine girip çıkması mı gerekiyordu?
Ofladı. Kahverengi saçlarını geriye doğru iterken kalbinde hissettiği acıyla elini duvara zor dayayabildi. Neydi bu anlamıyordu.
“En iyisi” dedi kendi kendine. “bir Korkut’un yanına varıp geleyim.” deyip kapıya yöneldi. Tahta kapıyı açıp odadan çıkarken bir gün bu ismi birinin yanında söylemekten korkuyordu.
Kıkırdadı kendi kendine.
İneğe Korkut ismini vermek pek de akla mantığa yatar bir şey değildi ama hoşuna gidiyordu.
Kız ahıra doğru ilerlerken köyün dışında parmaklıkların ardından biri daha uykusundan uyanmış, iki katlı ranzasının alt tarafında oturur pozisyona geçmişti. Bugün buradaki son günü olmasından dolayı uyuyamadığını düşünüyordu.
Yedi yıllık esaret sonunda bitiyordu.
Buraya girdiğinde daha küçük bir delikanlıyken şimdiyse kocaman bir adam sayılırdı. Yüzündeki çocuksu ifadeden eser kalmamış, bir adamın olgunluğu eklenmişti. Avucuyla sakallı çenesini kaşıyıp bakışlarını etrafta dolaştırdı. Diğer arkadaşlarının tümü uyuyordu. Gri, ince çarşafları hepsinin üzerindeydi.
Yedi senesi geçmişti burada.
Birçok insan görmüş, tanımıştı. Kimisine arkadaş olmuştu kimisine dert ortağı. Uyuyamadığı onlarca gece geçirmişti.
Yine de işlediği suçtan gram pişman değildi. Geçmişe dönüp tekrar o günü yaşasa yine aynı şeyleri yapardı.
Eserini görmek için sabırsızlanıyordu. Yüzüne yerleşen tehlikeli tebessümle beraber gözleri kısılırken bir yandan da kalbi özlemle çarpmaya başladı. Anne ve babasını özlediği gibi köyünü de çok özlemişti. Memleket hasreti yüreğine çöreklenen bir yılan gibiydi. Kıvrıldıkça kalbini sıkıştırıyor, hararetini arttırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PÜRSEVDA
ContoPürsevda: Sevda dolu 🥂 🌻 "Hiç yemedin sen." "Yemiştim." Allah aşkına kızı iki saattir kesmese bu dediğine inanabilirdi! Bir kestaneyi daha Rüya'nın dudaklarına yasladı. Genç kız gözlerini devirerek ağzını açarken Korkut bilgiç bir tavırla "Arkadaş...