14|KABULLENEMEMEK

15.7K 1.1K 264
                                    

Merhaba. Nasılsınız bebisler?

Arayi hiç açmadım bu sefer, bölümü yazdım geldim. Düzenlemesini yaptım ama uykum geldiği için tam oldu mu emin değilim. Hatam varsa affola💖

BÖLÜME OY VE SATIR İÇİ YORUMLARINIZI BIRAKMAYI UNUTMAYIN ♡

KEYİFLE OKUYUN❤

🌻

Bin bir güçlükle söylediğim kelimelerden sonra arabanın içinde büyük bir sessizlik oluştu. O sessizlikte ben vereceği tepkiyi beklerken Korkut sadece bana bakıyordu. Dik dik bakması hoşuma gitmemişti. Sürekli elimi yüzüme götürüp bir şey olup olmadığını kontrol etme ihtiyacı hissediyordum.

Birkaç dakika daha böyle geçerken içimden bu isteğimi kabul etmesini diliyordum. Onunla beraber olamazdım, olursam kendimi affedemezdim. Düşüncesi bile kendimi sarıp sarmalama isteğimi arttırıyordu. Bundan sebeptir ki bana dokunmamalıydı.

Gerçi ruhumun ölü olması onun umurunda olur muydu ki?

Sanmıyordum ama içten içe onun bana dokunmayacağını da biliyordum. Bunu yapmazdı.

Dışarıdan gelen seslerle beraber başımı ön tarafa doğru çevirdim. Değişik, renkli iç çamaşırlarının olduğu bir dükkanın önündeydik ve şu an annemler de diğer arabadan inmişler, oraya doğru yürüyorlardı. Bu, o kadar utanç vericiydi ki haftalarca yorganın altına sığınmak istiyordum.

"İstediğimin olacağını söylemiştin." dedim tereddütle. "Onlar niye oraya gidiyor? Almayacaktık hani... İstediğin gibi olsun demiştin."

Birkaç saniye duraksadığını hissettim ve ardından onun tarafındaki kapı açıldı. Korkut arabadan indi ama ben yapamadım. Neden bana bir şey söylemeden inmişti ki? Acaba istediğim şey için kızmış olabilir miydi? Belki az önceki fikrinden vazgeçmiş, beni herkesin içinde o yere götürecekti.

Hem... Devran veya öğretmenle evlenseydim, bunları istemeye hakkım olacak mıydı ki? Belki de sesimi çıkarmama bile izin vermeyeceklerdi ki bu çok yüksek bir ihtimaldi.

Sinirle tırnaklarımı bacağımın üzerine geçirdim. Bunlar doğru değildi, ben bunları yaşamak istemiyordum. Başkalarının ağzından çıkacak kelimeyle hayatta olmak istemiyordum.

Önümdeki camdan Korkut'un gidişini izledim. Yanıma gelmemiş, beni indirmek için zorlamamıştı. Bedeni o kadar büyüktü ki benim gibi küçük insanların ondan korkmaması imkansızdı. Siyah gömleği ve siyah pantolonuyla çok renksizdi. Oysa ben renkleri seviyordum. Elbiselerim, hatta sabah aldığım kumaşlar bile rengarenkti. 

Üstümdeki elbiseye değdi gözlerim. Sarıya dönük bir rengi vardı. Belinden hafif bol gelmişti çünkü birkaç gün içinde baya zayıflamış gibiydim.

Korkut annemin ve kalanı kendi akrabalarından oluşan kadınların yanından annesini çekip çıkardı. Yüzü o kadar sert gözüküyordu ki bir şey mi söyledi yoksa annesini azarladı mı hiçbir fikrim yoktu. Elalarımı onlardan çekmemle bir kızla göz göze geldik. Bakışlarındaki rahatsızlık hissiyle yerimde kıpırdandım. Neden öyle bakıyordu ki? Sanki düşmanıymışım gibi hissettirmişti.

"Hallettim." Korkut'un sesinin içeri dolmasıyla nefesim kesilirken ne ara konuşmayı bitirip buraya geldiğini anlamamıştım. "Onlar geri dönecekler. Hem annemin yorgancıda falan işleri varmış, oraya gidecekler." dedi yumuşak bir tonla.

"O kız kim?" dedim merakla. Siması tanıdık gelse de çıkaramamıştım hala.

Korkut'un bakışları benim baktığım yere döndü. Bu kız onun akrabalarındandı kesinlikle, emindim ama gözlerindeki kine anlam verememiştim. Gerçi insanların benden nefret etmeleri için sebep olmazdı genelde. Sadece nefret ederlerdi. Peki şimdi bunu Korkut'a neden sormuştum ki? Keşke direkt yok saysaydım.

PÜRSEVDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin