10|VAZGEÇİŞ

16.4K 1.1K 456
                                    

Merhaba. Nasılsınız bakayım?

Sınavlarım bir türlü bitmediğinden bölüm araları biraz uzamaya başladı. Bu ayın sonunda eğer ki bütlere kalmazsam daha düzenli bir şekilde ilerleyeceğiz. 

Bölümü bir defa kontrol ettim ama hatam varsa affola❣

Oy ve satır içine tepkilerinizi bırakmayı unutmayın❤

Alıntılar için instagram hesabımı takip edebilirsiniz.

KEYİFLE OKUYUN💖

🌻

"Kasaba, kasaba, kasaba!"

Devran açık kapının önüne gerilen sararmış tül perdeyi sinirle kenara çekti. Elindeki küçük beyaz şişedeki yağı dökmemek için büyük bir çaba içerisindeydi ama şu meydanda, sabahtan beri bağıran adamı tutarsa hiç de iyi şeyler olmayacaktı. Kafası şişmişti. Kasabaya gidecek olan siktirip gidebilirdi, ne diye böyle kıçını yırtıyordu ki?

Bahçedeki sedirlere doğru yürüdü sert adımlarıyla. Haftaya tüm köyün gençleri olarak ava gideceklerdi ve bundan sebeptir, tüfeğinin parçalarını ayırmış şimdi de yağlayacaktı. Eski bir tüfekti gerçi ama onun için önemliydi, baba yadigarıydı.

"Ne diye fısıldaşıyorsunuz siz?" deyip karşısındaki iki gence, kardeş bildiği arkadaşlarına baktı. Sedire geçip otururken bileğini şöyle bir oynattı, kırıktan eser kalmamış olması yararınaydı fakat öfkesi, kini durmamıştı. Korkut denen kaypak herif neden böyle bir şeye kalkmıştı hala bilmiyordu.

Salak bir adam hiç olmamıştı, tam tersi oldukça kurnaz biriydi. Aklına gelecek ilk ihtimal de belliydi zaten. Kız için olabilir diyordu ama buna da ihtimal pek vermiyordu. Korkut hapisten yeni çıkmıştı ve şak diye birine gönül vermezdi. Zaten öyle bir herif, bir kız için de uğraşacak biri değildi. Kendisi gibi çabalamazdı. İster ve alırdı.

Rüya'ya ise kendine güvenmediği kadar güvenirdi çünkü kendisine yüz çevirmiyorsa Korkut'a asla çevirmezdi.

Rüya'ya bir tek kendisi olurdu zaten.

"Bir şey konuşmuyorduk Devran." dedi Fikret oluşmuş olan sessizliği kırarak. Kardeşi İsmet ise olduğu yerde biraz büzülmüştü. Devran'ın hiç hoşuna gitmeyecek şeyler, köyde dedikodu kazanında kaynıyordu. 

Gerçi bu mesele köy delikanlılarının hiçbirinin hoşuna gitmemişti. Kimse Rüya'nın evlenmesi istemiyordu çünkü evlenmediği takdirde bir gün şanslarının olacaklarını düşünüyorlardı.

Hayaldi işte ama asıl gerçek Korkut bunu öğrense hepsine kan kustururdu. Bilmiyorlardı.

Devran mavi, ince çubuğun ucundaki beze yağı dökerken "Ciğerinizi bilirim ben sizin, söyleyin yoksa alırım ayağımın altına." dedi dişlerinin arasından. Aslında bir bedeni büyüktü, ekstra bir artısı yoktu ama etrafa korku saçtığı kabul edilebilir bir gerçekti.

İsmet yerinde toparlanıp ellerini dizlerinin üstüne koydu. Fitilli pantolonun kumaşını hissederken "Rüya..." diyebildi sadece.

"Ne olmuş Rüya'ya?"

"Devran sakin olacaksın tamam mı?" 

Devran siniri bozulmuş gibi elindeki çubuğu bir kenara atarken tüm dikkatini karşısındakilere verdi. Kaşları çatık, ak düşmüş saçlarının bir kısmı alnına yapışmıştı. Gömleğinin açılmış üç düğmesinden kıllı göğsü gözüküyordu.

"Anlatın."

"Rüya'yı biriyle görmüşler geçen gece." dedi İsmet tek nefeste. 

Devran cümleye ilk başta anlam veremedi, kulağına yanlış bir şeymiş gibi gelmiyordu. Merakla alnı kırışırken "Rüya zaten yalnız pek gezmez." dedi.

PÜRSEVDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin