Deli gibi ağlıyordum. Öyle ki, çok kısa süre olmasına rağmen başıma çoktan ağrılar girmişti. Hıçkırıklarımı, gözlerimden akan yaşları durduramıyordum. Dün yaşananları kaldırmıştım, ondan öncesinde yaşananları da kaldırmıştım. Fakat bu olan artık o kadar ağır gelmişti ki, ne kendimde ne de başkasında ufak bir dayanma gücünü bulabilmiştim. Kalbim ezilip büzülüyordu. Kendimi delirmiş, gözü dönmüş gibi hissediyordum. Böyle olmak sinirlerimi daha da zorlarken ağlamama daha çok kolaylık sağlıyordu. Hiçbir zaman duygularımı bu kadar derin yaşayan biri olmamıştım bile. Ne olduysa şu son birkaç hafta içerisinde olmuştu. Hayatımdaki hiçbir şey, en son bıraktığım gibi kalmamıştı. Sanki dünyanın sonu gelmişti de, çıkıp kurtulabileceğim bir delik bulamıyordum.Kendimi zar zor yol kenarındaki kaldırıma attığımda yüzümü ovuşturdum. Ellerimle gözlerimi siliyor olsam da göz yaşlarım durmak bilmiyordu. Daha fazla olduğum bu okulumdan uzak sokakta durmak istemediğim için telefonumu çıkarttım montumun cebinden. Nerede olduğumu bile bilmiyordum, sadece uzaktı işte. Ne taksi, ne başka bir şey. Hiçbirini istemiyordum. Telefonumu açtığımda ekranda gördüğüm sayamadığım kadar cevapsız arama gelmiş Jaehyun'u geri arayıp telefonu kulağıma götürdüm. İlk çalmadan sonra telefon hızlıca açılmış, Jaehyun'un sesi kulağıma dolmuştu. "Doyoung! Neredesin? Doyoung sabahtan beri yoksun. Neredesin?" Yemin ederim sesi o kadar endişeli geliyordu ki kalbim kırılmıştı, bin parçaya ayrılmıştı çoktan. "Doyoung orada mısın? İyi misin sen-"
"Jaehyun." Sesim titrerken, göz yaşlarım düşmeye devam ediyordu. Belki ben abartıyordum fakat canım en son ne zaman bu kadar yanmıştı, en son ne zaman bu kadar büyük bir boşluğa düşmüştüm, inanın hatırlamıyordum bile. Ağlamalarım yavaş yavaş iç çekişlere dönerken mırıldandım. "Jaehyun beni alır mısın?"
"Doyoung neden ağlıyorsun? Geliyorum, orada bekle tamam mı? Neredesin?" Gözlerimi etrafımda gezdirirken nerede olduğumun yazılı olduğu bir tabela falan aradım. Fakat yoktu. "Bilmiyorum."
"Doyoung, tamam. Ağlama sevgilim, geliyorum. Bekle beni, geliyorum." Telefonu kapattığım gibi Jaehyun'a konum atıp oturduğum kaldırımda aynı şekilde beklemeye devam ettim. Gözlerimi silerken bir yandan da yoldan tek tük geçen arabaları izliyordum. Sabah, olması gerekenden erken Jaehyun'un yanında uyanmıştım. Birkaç gün önceden koçumla bugün için erkenden çalışacağımızı kararlaştırmıştık. Bir süre sonra önemli bir maça katılacaktım. Bundan dolayı sessizce Jaehyun uyurken kalkmış, üstünü örtmüş, ardından saçlarını da öpüp yanından ayrılmıştım. Odama girip elimi yüzümü yıkamış, üzerimi değiştirmiş ve malzemelerimi alıp bahçeye inmiştim. Saat sekiz civarıydı. Koçum dokuz gibi yanıma gelecekti. Bu yüzden o vakite kadar tek başıma pratik yapabileceğimi düşünüp, ısınmaya başlamıştım. Bundan yaklaşık on beş dakika sonra yayımı elime aldığım sırada, bahçeye giren büyük siyah araba ile gözlerimi oraya dikmiştim. Pek fazla umursamamıştım, belki üniversitenin koçlarından biridir diye düşünüp işime devam etmiştim.
Öyle değildi, üniversitenin koçlarından birisi değildi. Arabanın içerisinden takım elbiseli bir adam çıkmış, çalışma sahama kadar gelip yanıma ulaşmıştı. Dedikleri hâlen daha kulağımda çınlıyordu. Öyle bir etki bırakmıştı ki, bir daha da unutabileceğimi sanmıyordum. "Babanız sizi evinizde bekliyor." Ne evi? Ne babası? Evimiz. Sanki hayatımda bu kelimeleri duymak benim için çok kolaymış gibi, gelmiş karşıma bana bunları söylüyordu. Birkaç dakika öylece kalmıştım olduğum yerde. Gitmeyecektim, yemin ederim gitmeyecektim ama merak işte. Söndüremiyordum içimdeki o merakı, öfkeyi. Gidecektim ve neler olduğunu görecektim. Susturamıyordum kafamdaki o gidip görme isteğini. Öyle de yapmıştım. Siyah arabaya binmiş, yola koyulmuştum. Yol uzundu. Yol çok uzundu. Öyle ki hiç bilmediğim sokaklardan geçip gelmiştik. Hiç gelmemiştim buralara daha önce ben. Konaklar, büyük evler. En sonunda büyük bir konağın önünde durduğumuzda kapımın açılmasıyla birkaç saniye bakakalıp arabadan inmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
güneş teninde parlıyor || jaedo
Fanfictionkapımı çalıyorsun, rüzgârın esintisi dağıtıyor saçlarını.