Dudaklarım arasından radyoda çıkan ufak şarkıyı mırıldanıyorum. Jaehyun yanımda arabayı kullanıyor, ben ise yanında oturmuş camdan dışarıyı izliyorum. Abimin bizi beklediği kafeye gidiyoruz. Aslında abim bizi geçen günlerde tuttuğu evine çağıracaktı fakat düzenlemesi ve tamiri bitmediği için kafede buluşacaktık. Birazdan hem abim Jaehyun ile tanışacaktı, hem de biraz sohbet edip abimle olanları konuşacaktık. İskeleden ayrılmış, yola koyulmuştuk. Jaehyun'un ne kadar gergin olduğunu anlatamazdım. O kadar gergindi ki bir kez kırmızı ışıkta bile geçmişti. Abimin Jaehyun'u seveceğini biliyordum. Çünkü ben mutluydum. Eğer ki ben mutluysam, abimin şikayetçi olacağı hiçbir durum olmayacaktı. Küçüklüğümden beri içimde süren kırgınlığımın en farkında olan kişi doğal olarak abimdi. Ona bile her zaman açmamıştım kendimi bu zamana kadar. Defalarca annemle konuşmuştu. Defalarca ona benimle arasını düzgün tutmasını, benim işin içinde olduğum bir durum olmadığını söylemişti, tek tek açıklamıştı. O küçük yaşlarımda kapıların arkasından konuşmalarını dinlerdim. Sonradan bunu yaptığım için kendime kızardım. Annem, onları dinlediğimi öğrenirse diye korkardım her zaman. Fakat hep de merak ederdim o ikisinin benden gizli ne konuştuğunu. Bir süre sonra ise dinlememeye başlamıştım. Çünkü hiçbir zaman şaşmıyordu. O Konuşmalarını, abimin ricalarını dinledikten sonra sadece üzülen taraf ben oluyordum. Onların haberi olmadan, kendimi değersiz hisseden ben oluyordum.İnsanlar çok fazla büyüyünce bir süre sonra çocukluklarını bulanık görmeye başlarlar. Ne yazık, bu bazıları için hiçbir zaman öyle olmuyor. Ben de bazıları gibi çocukluğumu her bir anı ile, tam net görüntülerle hatırlıyordum. Bazen, keşke hatırlamasaydım, keşke her şey aklımda küçükken abimin bana okuduğu masallardan biri olarak kalsaydı diyordum. Ben, bazı zamanlar çocukluğumda bana ilgili olan annemi fazlasıyla özlüyordum. Büyümüş olmam, yıllar geçmesi bu özlemimi yitirip kaybetmem için bir neden değildi. Çocukluğum her ne kadar buruk, her bir parçası parçalanmış, yarım yamalak olarak geçmiş olsa da şimdi dönüp baktığımda, yaralarımı orada, tam yanımda saran birine sahiptim. Benim sevgilim, aynı zamanda da en yakınım. Gerisi önemli değildi. Günün sonunda bedenimi rahatlıkla kollarının arasına bırakıyordum, o da yaralarımı sarıyordu. Bir an bile Jaehyun'un benden bıktığını düşünmemiştim. Gözleri her zaman o kadar anlamlı bakıyordu ki, içim elvermiyordu öyle düşünmeye. Jaehyun ilk günden beri kendinde hiçbir değişiklik göstermemişti. Sadece artık yanımda daha rahattı. Ben çok utanan sıkılan bir insan olmamama rağmen Jaehyun'un yanında başlarda şekilden şekile bürünüyordum. Üzerimde böyle bir etkisi vardı işte.
Jaehyun'un kırmızı ışıkta önünden durduğumuz parka baktım camdan dışarıyı izlerken. Sonrasında aniden Jaehyun'a döndüm. "Bak ben küçükken bu parka gelirdim hep." Jaehyun'un vitesin üzerindeki parmaklarını tuttum bir yandan. "Hatta iki sokak ötede oturuyorduk o zaman."
"Anladığıma göre evden çok sık kaçıyordun, ha?" Söylediklerine karşılık gülümsedim ve omuz silktim. "O zamanlar buraya yeni taşınmıştık arkadaşım da yoktu. Her anneme üzüldüğümde, sıkıldığımda çıkar buraya gelirdim. Gerçi bir süre sonra parkta oynarken bir arkadaş edinmiştim ama biz buradan taşınınca daha da konuşamadık." Yeşil ışık tekrar yanınca Jaehyun arabayı sürmeye başladı. "Anlatsana biraz daha." Gülümsemem yüzüme büyürken oturduğum koltukta ona doğru döndüm. Bu aralar saçları biraz uzamıştı. Yarı açık rüzgardan esen rüzgâr ile saçlarının uçları dalgalanıyordu. O kadar kusursuz görünüyordu ki bir an konuşmayı unutup izlemeye odaklanıvermiştim. "Yani, aslında şöyle bir bakınca çocukluğuma pek dönmek istemem. Ne yaşadım ki? Hangi hevesim kursağımda kalmadı? Senin bildiklerinle birlikte çocukluğum tam bir hayal kırıklığıydı. Abim de olmasaydı, o boşlukta öyle sallanıp giderdim. Lise zamanlarım ise tam bir tiyatroydu. Ben tam bir örnek öğrenciydim. Öğretmenin o gözünün önünde bulunan, en ön sıralarda oturan örnek öğrenciydim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
güneş teninde parlıyor || jaedo
Fanfictionkapımı çalıyorsun, rüzgârın esintisi dağıtıyor saçlarını.