"Doyoung, odaklan! Jaehyun sen ise adımlarını daha hızlı tut! Son on dakika, toparlanın!" Sıklaşan nefeslerim arasında indirdiğim yayımı tekrar kaldırdım. İki gün sonra önemli bir maçım vardı, bu hazırlık ise kesinlikle maç için olan bir antrenman değildi. Jaehyun ile cezadaydık. Evet, doğru duydunuz. Ne kadar uğraşsam da, ne kadar dil döksem de koçu tek başıma cezaya kalmam için ikna edememiştim. Bunun sonucunda ikimizde cezaya kalmıştık ve saat akşamın sekiziydi. Sabah sekizde her zamanki gibi mesaimize başlamış olsak da normalde antrenmanı en fazla akşam beşte bitiriyorduk. Kısacası, iflahımız sökülmüştü. Tüm gün ayakta kalmamızın yanında, cezadan da sıyrılamamıştık.Dün Jaehyun ile yemek yedikten sonra biraz daha arabası ile dolanmış, ardından güneş battığında yurda gitmiştik. Dünü her ne kadar atlatmış olsak da tüm acısı şuan çıkıyordu. Kendim için şikayetçi değildim fakat Jaehyun'un yakınlarda olan yeni bir maçı yoktu, o zaten maçını bitirmişti. Biraz dinlenmesi gerekiyordu fakat şuan delicesine top sürüyordu. Hızla kendimi toparlayıp kalan on dakikayı bitirmek için atış yapmaya başladım. Kalan oklarımın hepsini hedeften rahat bir biçimde atabildiğimde dizlerime tutunup koluma hafif masaj yaptım. İyiydim, atışlarım gayet iyiydi. Kendime hata yapmam için izin vermiyordum. Böyle giderse haftaya cuma olacak maçımı da gayet rahat alabileceğimi biliyordum. Son günler çalışmak pek adetim olmasa da stresten kendimi her zaman hedef tahtasının önünde buluyordum. Bu sefer öyle yapmayacak ve kendime dinlenip toparlanmak için vakit ayıracaktım. Belki biraz Jaehyun ile vakit geçirebilirdim. Aynı şekilde onunda rahatlayıp dinlenmesine yardımcı olabilirdim.
On dakikanın sonunda çantamı sırtıma attığım gibi koça ufak bir selam verip Jaehyun'un yanına ufak adımlarla koşturmuştum. Kenara attığı topunun ardından havlusu ile nemlenmiş saçlarını kurulamaya başlamıştı. Çantamdaki su şişesini ona uzatırken bir yandan belinden tutup ilerletmeye başlamıştım. "Hadi hemen içeri girelim, üşüteceksin." Jaehyun inanılmaz yorgundu. Çok fazla zorlu maç ve antrenmanlarının ardından böyle bir cezaya kalmak ona iyi gelmiyordu. Hoş, bu cezalara da ben sebep olmuştum ya. En azından yarın cumartesiydi ve bu Jaehyun'un dinleneceğini düşünürek içimi rahatlatmama yardımcı oluyordu. "Bir duş alalım, sonra ise bir şeyler yiyelim olur mu? İnanılmaz acıktım." Kafamı hızla sallayıp onaylarken el sallayıp merdivene ilerledim. "Duş aldıktan sonra ben odana gelirim sen çıkma." Ardından arkama dönüp bir şey söylemesine izin vermeden odama çıktım.
Yaklaşık bir saatin sonunda çantama attığım yeni yapmış olduğum sandviçler ile Jaehyun'un odasına ilerledim. Bu saatte kafeteryaya insek yemek bulamazdık, çoktan yemek saati geçip bitmişti. Kata indiğimde kapıyı aralarken içeriye adımladım. Yukhei hâlen daha gelmediği için Jaehyun tekti. Geceleri ben yanında kalıyor, onunla vakit geçiriyordum. Gözüme giren nemli saçlarımı çekerken omzumdaki çantayı Jaehyun'unn yatağına bıraktım. Birkaç dakika sonra ise duş sesi kesilmiş, hemen peşine de Jaehyun banyodan çıkmıştı. Üzerine bol bir kapüşonlu, altına ise dizlerinde bir şort geçirmişti. Benim aksime saçları tamamen ıslaktı. Olduğum yerden ayrılıp yanına ulaştım ve kollarımı boynuna doladım. Anında belime dolanan elleri ile kafamı boyun girintisine koydum. "Çok güzel kokuyorsun." Burnumu ensesindeki uzamış saçlarının arasında gezdirirken bir yandan da dudaklarımla kısa kısa öpücükler bırakıyordum.
"Günün en çok bu saatlerini seviyorum." Dudakları boynuma değerken söyledikleri ile yüzüme gülümsememi yerleştirdim. Bir yandan elimi eline indirip tutarken, diğer yandan yatağa ilerledim. "Ne tesadüf, benimki de çok farklı sayılmaz." Gülüşü kulaklarıma dolarken yatakta önüne oturup çantamı çektim. İçindeki hazırladığım sandviçleri çıkartıp Jaehyun'a uzattım. "İşte, buna da bayılıyorum." Sadece onun için bir şeyler hazırlamam bile onu mutlu ediyordu. Böyle hissettiğinde ne kadar güzel gözüktüğünü anlatamıyordum dahi. Saçları hafiften kurumaya başlarken biraz kabarmıştı. Gülümsüyor, gamzeleri ortaya çıkıyordu. Bir yandan da benim yaptığım sandviçlerden yiyordu. Oracıkta eriyip gidiyordum. Ne ara bu hâle gelmiştim? Hangi ara Jaehyun'a bu kadar tutulmuştum? Geçen sürenin farkında dahi değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
güneş teninde parlıyor || jaedo
Fanfictionkapımı çalıyorsun, rüzgârın esintisi dağıtıyor saçlarını.