Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~
——————————
#dokyungsoo
"Ara vakti."
Avukatın sesi kulaklarıma şenlik olurken derin bir nefes vererek başını kaldıran stajyerin aksine ben önümdeki belgeyi tamamlamak ve sonra ara vermek istiyordum. "Kyungsoo, ara sırasında benimle adliyeye gelmen gerekiyor. Biriyle konuşmaya gideceğim ve sana birkaç belge vereceğim. Sen buraya geri getir ve belgeleri tamamlayın, benim oradan başka bir yere geçmem lazım."
Omuzlarım düşerken ofladım fakat karşı çıkmadım. En azından mahkemeye katılmıyordum, sadece kapısına gitmeye dayanabilirdim.
Baekhyun'un saçma sapan bir yarışta aşırı yaralanmasının üstünden üç gün geçmişti, o evde yatıyordu fakat ben ona yardım etmek için yanında bile olamıyordum. Çünkü şu saçma Kim Jongin davası bir anda başka kapılar açmış, mahkeme uzadıkça uzamıştı ve işler de gittikçe çoğalıyordu. Avukat sürekli olarak büyük bir iş peşinde olduğunu söylüyordu fakat bizi de mesai altında eziyordu. İlgilendiğim tek şey kağıt işleriydi, ne onumla ne de işiyle ilgili hiçbir şey öğrenmeye çalışmıyordum. Bu yüzden de avukatın ne ile uğraştığı umrumda değildi. Sadece, gerçekten Baekhyun'un yanında olmak istiyordum fakat bir yanım da onun yanında olmadığım için garip bir şekilde mutluydu.
Baekhyun bana yalan söylüyor gibi hissediyordum. Elimdeki kalem yazmayı durdururken omuzlarım düştü ve karşıma bakmaya başladım. Evet, böyle hissetmekten kendimi alamıyordum. Hileli bir yarışa girmişti ve çok yaralanmıştı. Fakat sadece bundan ibaret gibi değildi çünkü ne zaman eve gelsem onu gerçekten çok mutsuz bir halde yakalıyordum. Tanıştığımız zamandan beri onu bu kadar kötü görmemiştim, hiç yarış kazanmış halindeki gibi değildi. Fiziksel acılarından daha çok yaralanmış gibiydi. Bir şeyler çeviriyor ve kendini yavaş yavaş başa döndürüyor gibi hissediyordum. Her şeyden çok korktuğum, Kim Jongin ne derse onu yapıyor ve tanıdığım arkadaşım olmaktan uzaklaşıyor gibi olmasıydı. Bir gün yanına oturduğumda onu tanıyamamaktan korkuyordum. İntikamla gözünü karartmış, mafya adamlarıyla yüz göz olurken onlardan birine dönüşmüş biri olsun istemiyordum.
Chanyeol'ün dönüştüğü her şeyden nefret ediyordu ama bir gün karşıma Park Chanyeol'e dönüşmüş bir halde gelecek diye ödüm kopuyordu.
İç çektim. Bu yüzden şu an kendini sıkıştırdığı bu duygu seli bana hiç normal gelmiyordu. Onu bu kadar etkileyecek yarışta bir şey yaşamıştı ve buna rağmen devam ediyordu. Bir sonraki yarışta üstüne kurşun yağsa ne yapacaktı? Bu insanlar durulur muydu ki?
Düşüncelerim beni bir anda o korkunç, soğuk depoya getirirken kurşun seslerini hatırladım, gerçekten de ne kadar korku hissettiğimi düşündükçe Baekhyun adına daha çok endişeleniyordum. Bu düşüncelerim sonucu aklıma dolan anılar serisinin sonu ayağa kalkmış esneyen stajyerin fark edecek kadar titreyerek irkilmeme sebep olmuştu. "İyi misin?" Kaşlarını çatıp sorduğunda ben bir rüyadan uyanmış gibi boş boş etrafa bakındım. "İyiyim, iyiyim." Kendimi de inandırmak ister gibi söyledim ve belgeyi siktir edip ayağa kalktım. "Bay Jung? Gitmiyor muyuz?" Avukata seslendiğimde avukatın sesini duydum. "Gidiyoruz."
"Arada bile çalışmaya gönüllü olman çok garip." Stajyer söyleyip su şişesini aldı ve biraz içip geri bıraktı. Ben ise omuz silktim. "Çalışmayı seviyorum." Aslında belli bir düzende, bana zarar vermeyecek ve belli bir güvenlik seviyesinde tutacak her işi yapmayı severdim ben, yapmaktan da yorulmazdım. Belki avukatın bizzat kendisi olsam bu meslek de benim için güvenlik seviyesini biraz aşardı ama ben burada gerçekten hiçbir şey değildim, hukuk ve adaletle en ufak bir alakam bile yoktu. Beni bu ofiste gören kimse ikinci gelişinde beni tanıyacak kadar yüzüme bakmazdı, her şey normaldi ve bu normalliğin bana getireceği her türlü sorumluluğa vardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Greetings From The Flash9 || Chanbaek
FanficEvet, dedem koymuş adını. Amerika'ya gidip arabayı bizzat ilk elden aldığında kaldığı otelin önünde bir araba dururmuş, bir tekeri patlakmış. Ne zaman otelden çıksa ilk gördüğü o tozdan griye dönmüş araba ve üstünde kırmızı etiketle yapıştırılmış ya...