25.5 - bardağın boş tarafı

5.2K 286 2.6K
                                    

Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~

——————————

(Bölümü yazarken dinlediğim neredeyse her şeyi salıyorum, bölüm şarkılarını Flash9'ın spotify playlistinden karışık dinlemeniz önerilir💖)

Coyote Theory - This Side of Paradise
Imagine Dragons - Sharks
Conan Gray - Memories
Nothing But Thieves - Six Billion
Imagine Dragons - Monster
Max Richter - Sunlight

Yanağım soğuk mermere değerken içime dolan titreme, nefesimin ciğerlerime hapsoluşuyla birleştiğinde bacaklarımdaki güçsüzlüğü bıraktım, artık kollarımla bile düşüşümü yavaşlatmak için bir şey yapacak halde gibi hissetmiyordum. Kulağımdaki kalabalık sesler herkesin bizi izlediğini anlamamı sağlarken refleksen kapanan gözlerimi açmadım, her defasında aynı şeyin oluşuna izin vermem ne aptalcaydı.

Etrafımdaki tanıdık fısıltılardan ayak seslerine kadar, düşündüğüm tek şey vardı. Gözlerimi açarak kollarımla yere tuttundum ve etrafıma baktım. Onca çocuk varken, neden her defasında dayak yiyen ben oluyordum ki?

Korkuyla beni izleyen bir çocukla göz göze gelirken hislerim güçlendi. Bu çocuk, benden bir hayli kısaydı, korkak duruyordu, tipi itibariyle de insanı sinir edebilecek bir şeydi. Büyük gözlükleri gözlerini biraz büyüterek gösterdiği için komik duruyordu. Buna rağmen okula geldiğinden beri bir kere dayak yememişti, ve her defasında onu beni izlerken yakalıyordum.

Mesela şu arada duran çocuk. Boyu diğer çocuktan biraz daha uzun olmakla birlikte benden kısaydı, dersleri çok iyiydi ve sürekli komik olmayan şakalar yapardı. Onu da kimse sevmiyordu. Buna rağmen bir kere bile onun böyle bir şey yaşadığını görmemiştim.

Buna rağmen ben, oldukça uzun bir çocuktum ve zayıf da değildim. Derslerim iyiydi fakat hiçbir zaman bununla göz önüne çıkmamıştım. Herkese karşı nazik olmam gerektiği bana annem tarafından öğretildiği için herkese gülümseyerek cevap verir ve yardım etmeye çalışırdım. Sadece, hiç arkadaşım yoktu işte, ama bunun sebebi de ben değildim. Az önce beni iterek yere yapıştıran bu çocuk ve arkadaşları yüzünden kimse benimle arkadaş olmak istemiyordu. Buna rağmen bu çocuğun neden benimle kafayı bozduğunu anlamak bazen zordu.

Geldiğimden beri, bunca yıldır her lise çıkışı aynı yerde beni dövüyorlardı. Benden zorla not almaya çalışıyor, yazımı beğenmediklerinde de notlarımı ve kitaplarımı yırtıyorlardı. Her yerde bana uyluyor, okulda yemek yememe bile izin vermiyorlardı. Güçsüz olduğumu sanıyor olmalılardı ama, ben, o kadar da güçsüz değildim. Sadece, savaşmıyordum. Ve savaşmıyor olma sebebimin de bu sesli ortamda koridorda tık tık eden ayakkabılarını duymaya başlamıştım.

"Kalksana lan!" Seung beni yakalarımdan tutup kaldırırken arkadaşları arasından beni bu şekilde tutup kaldırabilecek tek kişi olduğu için her defasında ondan dayak yediğimi düşünüyordum. Fakat bu cehennemin sonu her defasında aynıydı.

"Sadece bugün beni farklı bir yerde dövmeye çalışamaz mıydın?" Bıkmış yüzümle onun sinirli gözlerine bakıp mırıldandığımda Seung bir bana bir de koridorun sonundan bağırarak gelmeye başlamış anneme baktı. Ardından yüzünde o nefret ettiğim gülümsemesi oluştu. "Annen bizi bulmasaydı bugünün ne eğlencesi kalırdı ki?" Yüzünü bana çevirip yaklaştırarak söylediğinde iğrenç nefesi midemi bulandırdı; bu yaştan sigara içiyor, üstüne parasını da benden çıkarıyordu.

"Dağılın! Dağılın!" Annem kalabalığı yararak gelmeye başladığında Seung arkasına doğru gerindi ve yüzüme gerçekten okkalı bir yumruğu geçirdi. Herhalde normalde bu yumruktan yere düşmezdim, ama artık ayakta durmak bile utanç verici geliyordu. Bu yüzden yere, popomun üstüne düşmeyi tercih ettim.

Greetings From The Flash9 || Chanbaek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin