Evet, dedem koymuş adını. Amerika'ya gidip arabayı bizzat ilk elden aldığında kaldığı otelin önünde bir araba dururmuş, bir tekeri patlakmış. Ne zaman otelden çıksa ilk gördüğü o tozdan griye dönmüş araba ve üstünde kırmızı etiketle yapıştırılmış ya...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Taylor Swift - Getaway Car Fall Out Boy - The Kids Aren't Alright
Kararmış havayla birlikte başlayan, terlemiş sırtımı rahatlatan rüzgar eserken adının Seok olduğunu öğrendiğim yaşlı adamla hâlâ arabamı düzeltmeye çabalıyorduk. Bugün tüm gün boyunca koltuklar için uğraşmıştık ve eh, eskisinin neredeyse aynısı olduğu söylenebilirdi.
Gün içinde başımıza gelenlerden sonra gece olması yaşlı adam ve benim için daha iyiydi, bu yüzden çalışmaya devam ediyorduk. Sonunda kalabalık dağılmıştı, defalarca Yixing ve diğer adamlarla dalga geçen insanları dinledikten sonra sessizlik iyi oluyordu. Onlara istediğim rezilliği sağlamıştım ama burada bizim de başımız şişiyordu yani.
"Ben hallederim burayı." Seok amca beni başından atıp uzaklaşmam için eliyle hareket yaptığında ağzımdaki lolipopu çıkarıp başımı salladım ve arabanın içinden çıktım. Biraz ayak bağı olabiliyordum bazı yerlerde, o yüzden hiç de çekinmeden beni kovuyordu.
Elimdeki lolipopu yeniden ağzıma koyup iç çekerek açık pistin üstündeki gökyüzüne baktım. Burası şehirden epey uzak olduğu ve ışık az olduğu için gökyüzü güzel görünüyordu. Gökyüzüne bakarak ön tarafa yürüdüm ve arabanın kaputuna oturdum. Önümde dikilen ve gözleri kapalı Yixing'i görmezden geliyordum.
Benim gibi dayak yemiş olmasına rağmen bugünden beri yerinden hiç kıpırdamamıştı. Merak edip arabaya yaklaşan birkaç kişiyi de itmişti. Yemek yememişti veya su içmemişti. Diğerleri de öyleydi. Öyle dümdüz duruyorlardı. Nasıl hâlâ biri bile bayılıp kalmadı çok merak ediyordum. Ben mi az canlıydım acaba? Çünkü ben yerimden kalkamamıştım yani.
"Tüm gece böyle duracak mısın, ben gitsem bile?" Merakla önümde duran çocuğa gözlerimi indirip sorduğumda Yixing cevap vermedi, bana da bakmadı. Hımladım. "Ben gidince gideceksin, değil mi?"
"Hayır." dedi, sesi çok soğuktu. Beni döverken hiç böyle değildi, keyfini bozduğum için çok keyifleniyordum. Bacaklarımı kendime doğru çekip Flash9'ın üstünde bağdaş kurdum ve gıcık gıcık gülümsedim. "Uyumayacaksın yani." Keyifli çıkan sesime sinirlenen Yixing kendini tutamamış, bana dönüp üstüme doğru yürümüştü. "Kapa çeneni." Dişlerini sıkarak söylediğinde korkmuş gibi yaptım. "Ah, çok korktum. Yoksa yeniden mi döveceksin beni?" Gülüp ellerimi arkama yasladım. "Vereceğim bir damla suya muhtaç olduğunu bilmem ciddiye almamı engelliyor seni."
"Çok mu eğlendiriyor seni bu?" Yixing sinirle söylediğinde başımı salladım. "Beni döverken eğlendiğinden biraz daha çok eğleniyorum denilebilir." dediğimde Yixing önüne döndü ve yeniden sessiz sessiz durmaya başladı. Ben de kaputa yaslanmayı bırakıp ayaklarımı yere uzattım ve arabanın önündeki suyu aldım. Bitmiş lolipopumun sapını çöp bulunca atmak için cebime koydum ve suyu içtim. Ardından Yixing'e baktım. "İçmek ister misin?" diyerek suyu uzattığımda Yixing bana dönmedi ve cevap vermedi. "Susamış olmalısın." Biraz daha ısrar ettim, az önce dalga geçsem de yardım etmekte ciddiydim. Sonuçta onları dövdürerek hesabı ödemiştik ama adamı öldürmeye niyetim de yoktu. Yine bana dönmedi fakat konuştu. "Adamlarıma ver." dediğinde ayağa kalktım ve başımı sallayıp dört adamına da su verdim. O sırada Seok amca arabanın içinden çıkmıştı ve bana bakıyordu.
