Hatalarım varsa affola. İyi okumalar~
---------
MFÖ - Mazeretim Var Asabiyim Ben
"Baekhyun! İşe geç kalacağım. Flash 9'ın anahtarları nerede?"
Kyungsoo'nun dır dır dır konuşması beni uykumdan uyandırırken üstümdeki yorganı ittim ve sinirle önüme düşen saçlarımı geriye ittim. "Allah rızası için şu evden bir kere beni uyandırmadan çık. Ya bir kere ya, yani bir kerecik." Sinir krizi geçiriyor gibi elimle parmağım ucunu kendime gösteriyordum. "Nerede olabilir acaba Kyungsoo, bir düşün bakalım?" Kendi kendime mırıldanırken yatakta doğrulmuştum. "Ah, doğru ya! Her zaman mutfak lavabosunun üstündeki dolaba koyardık. Nasıl unutabildim ki?" Kyungsoo'nun salak sesini taklit ederek ayağıma terliklerimi geçirdim ve ayağa kalktım. Her zamanki gibi bugün sol tarafımdan kalkmıştım çünkü yatağın sağ tarafıma gelen kısmı duvara bakıyordu. Ya da ben sinir hastası olduğum gerçeğini böyle kapatıyordum.
"Nerede olabilir acaba Kyungsoo, bir düşün bakalım?" Odanın kapısını açıp Kyungsoo'ya bağırdığımda Kyungsoo bir süre sessizliğini korudu. Ardından onun olduğu taraftan birkaç tıkırtı geldi. "Ah, doğru ya! Her zaman mutfak lavabosunun üstündeki dolaba koyardık. Nasıl unutabildim ki?"
Bir tane beyin hücresiyle yaşadığına bütün varlığım üzerine iddiaya girer, bu yolda evimi bile satardım.
"Bilerek yapıyor falan olabilir misin?" Yürüdüğüm koridoru geçip mutfağa vardığımda Kyungsoo'yu da orada, elinde Flash 9'ın anahtarları ile görmüştüm. Gerizekalı gibi bakan yüzü bir anda ciddileşti, gözleri o baygın bakışlara kavuşurken anahtarları bana attı. "Bilmem. Kendi arabam olmasına rağmen senin çürümüş arabanın anahtarlarını sana sorarak seni uyandırıp işine yetiştirmeye çalışıyor falan olabilir miyim?"
"Evet." dedim sessizce, Flash 9'ın Scooby Doo'lu anahtar süsünü tutarken. Her sabah beni böyle uyandırmaktan bıkmamıştı, gerçekten akıl hastası olduysam sebebi can yoldaşım dostum ev arkadaşım Do Kyungsoo'ydu.
Kyungsoo uzaktan ve yakından, ona bakabileceğiniz her yönden mutsuz, hareketsiz ve aşırı zor biriydi. Onunla iş yerlerimizin aynı mola zamanlarında aynı yerden kahve alırken tanışmıştık. O sigara içerken ben de yanında kahve içerdim ve bazen de birlikte yemeğe giderdik. Ardından kısıtlı maaşlarımız evlerimizi geçindirmeye yetmeyince aynı eve çıkmaya karar verdik. Böylece iki yıldır paşa paşa yaşıyorduk, haliyle birbirimizin dertdaşları olmuştuk. O benim aşırı inatçı, sesi yüksek ve her şeye baş kaldıran tipime alışmıştı; ben de onun sessiz, hakkını insanlarla muhatap olmadan arayan ve rutinlerinden hiç şaşmayan kişiliğine alışmıştım. Onunla hiç benzemiyorduk fakat benzesek hiç anlaşamazdık, bunu da biliyordum.
"Sana yemek bıraktım. Bak şurada." Kendi arabasının anahtarlarını çıkarıp kapıya yürümeye başladığında Flash9'ın anahtarıyla kafamı kaşıdım. "Daha banyo bile yapmadım." Mırıldanıp ofladığımda kapıya çoktan gelen Kyungsoo kapıyı açıp kahverengi kapının ardından bana baktı. "Pazartesi günleri tam bir facia oluyorsun, Byun Baekhyun. Bir kere daha işe geç kal ve işsiz kalmanı zevkle izleyeyim." Bir anda elini kapıya vurduğunda olduğum yerde zıpladım. "Acele et!" Alçak sesiyle beni galeyana getirmeyi başarıp ardından kapıyı kapattığında elimde anahtarlar, kapıya bakakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Greetings From The Flash9 || Chanbaek
FanfictionEvet, dedem koymuş adını. Amerika'ya gidip arabayı bizzat ilk elden aldığında kaldığı otelin önünde bir araba dururmuş, bir tekeri patlakmış. Ne zaman otelden çıksa ilk gördüğü o tozdan griye dönmüş araba ve üstünde kırmızı etiketle yapıştırılmış ya...