Karda Atılmış Adımlar

156 12 5
                                    

Üniversitedeki ilk dersime ilerlerken gergindim. Bizimkilerden kimseyle programım uyuşmuyordu. Bu yüzden sabahtan yalnızdım. Zaten yeni bir ortama girecek olmamın gerginliğine bir de yalnız olmam eklenmişti. Çantamı biraz daha sıkı tutarak ilerledim. Fakültemi bulmak çok zor olacaktı. Üniversitemiz ülkenin en büyük üniversitesiydi ve her bölüme ev sahipliği yapıyordu. Zaten bu yüzden hepimiz burayı hedeflemiştik ve ayrılmamıştık. Okulun içindeki karşıma çıkan üçüncü haritayı da inceldim yönümü fakültemin olduğu yöne çevirdim. İlk dersim yarım saat sonraydı. Önüme çıkan kafeden bir kahve almayı düşündüm ve adımlarımı oraya yönlendirdim.

Kafeden içeri girdiğimde hemen kasaya ilerledim. Siparişi vermek için ağzımı açtığım sırada birisi daha benimle konuştu.

"Bir orta boy ameri-" "Bir orta boy americ-" Birbirimize döndük. Elinde kask tutan, benden biraz uzun kumral ve ela gözlü bir çocuk vardı karşımda. Gergince gülümsedim.

"Siz alın önce." Bir adım geri çekildim. Eliyle önünü gösterdi.

"Önden bayanlar."

"Lütfen önce siz alın benim vaktim var." Yalan! Yarım saat için fakültem ve hatta sınıfımda olmam gerekiyordu. Çocuk gülümseyerek omuz silkti ve önüme geçti. Bense onun sırasının geçmesini bekliyordum. O siparişini verip yan tarafta beklerken ben de kıza siparişimi verdim.

"Bey efendi sizin içeceğinizi de aldı efendim. Ücreti de ödendi."

"Ah anladım teşekkürler." Kıza gülümseyip yan tarafta bekleyen çocuğa ilerledim.

"Gerek yoktu böyle bir şeye. Lütfen ödememe izin verin." Elimdeki kahve parasını uzattım çocuğa. Çocuk elimi geri itip hazırlanan kahvelerden birini bana uzattı. Üstünde adı yazıyordu. Song Mintae.

"Gerek yok. Sonuçta ikimiz de aynı şeyi içiyoruz. Hem bir daha denk gelirsek o zaman sen de bana bir kahve ısmarlarsın. O zaman ödeşmiş oluruz."

"Ya denk gelmezsek? Kocaman kampüs sonuçta."

"O zaman bu kahve benim sana hediyem olur. Afiyet olsun." Göz kırpıp kafenin çıkışına ilerledi. Ben de elimdeki kahveyle orada kalakaldım. Sonra saati hatırlayıp hızla ben de kafeden çıktım ve fakülteme yol aldım.

İlk dersimi normalde Psikolojiye giriş dersiydi fakat oryantasyon için ayarlanmıştı. Evet ben de Bangchan gibi psikoloji kazanmıştım. Liseden beri tıpkı onun karda attığı adımları takip eder gibi peşinden gidiyordum. Ama bunu onun için yapmıyordum. Bu sadece ikimizin ufak benzerlikleriydi. Belki de kaderimizdi bilmiyorum. Belki gerçekten o benim diğer yarımdı. Çünkü çoğu hayalimiz, ilgi alanımız, düşüncelerimiz ortaktı. Bir tek sevgimiz ortak değildi. Onda da benim sevgim ikimize de yeterdi zaten.

Ah bölümlerimizin açıkladığı gün ise dün gibi aklımdaydı. Sınavın ertesi günü hemen açıklanmıştı. Hem de biz Hyunjin'lerde toplanmışken. Seungmin'in telefonuna gelen mesajla hepimiz telefonlara sarılmıştık adeta. İlk Seungmin'in ekranı açılmıştı. Tıp kazanmıştı bizim zeka küpümüz. Minho önce bağırarak zıplamış sonra da Seungmin'e sıkıca sarılmıştı. Doktor olmak Seungmin'in çocukluktan beri hayaliydi ve Minho onun en uzun süredir destekçisiydi.

Seungmin'in ardından sırayla hepimizin ekranı açılmıştı. Jeongin elektrik mühendisliği, Miyoung moda tasarım, Hyesu işletme, Jisung konservatuarda müzik bölümünü, Felix gastronomi, Jungkook besyo kazanmıştı. Ve ben de psikoloji kazanmıştım. Hepimiz aynı üniversitedeydik. Jimin'lerle bile aynı üniversitedeydik. Fakültelerimiz uzak olsa bile aynı kampüs içinde olmak farklı şehirde olmamızdan kat kat daha iyiydi. Bu beni mutlu ediyordu. Sevdiğim insanlar hep yanımdaydı.

Chocolate Bar | bcHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin