Kriz Anları

143 12 8
                                    

Eve geldiğimiz bizimkilere üstümüzü değiştirip yemeğe geleceğimizi söyledikten sonra ayrıldık. İçeri girer girmez Miyoung beni kolumdan sürükleyip kapıdan uzaklaştırdı ve heyecanla yerinde tepinmeye başladı. Ne olduğunu anlamak için ona anlamsızca bakıyordum. En sonunda halime acımış olmalı ki biraz sakinleşip konuşmaya başladı.

"Luna! Bizimkileri gördün mü biz dans ederken içleri düştü resmen!!"

"Kızım dans ediyordum nasıl göreyim? Sen nasıl gördün lan? Yuh! Şahin gibi gözlerin var bir de gözlerim bozuk dersin!"

"Bizimkilerin tepkisine baktım kızım ben dans boyunca. Bu anı kaçıramazdım. Şaşı oldum tepkilerine bakayım derken. Ama kesinlikle değdi buna. Kızım resmen ağızlarına sinek kaçacaktı açık kaldı baya! Bir yutkunuşları vardı görmen lazım! Şok geçirdi yavrucaklar. Güleceğim gülemedim de dans ederken ama çok komiklerdi."

"Diyorsun?"

"Diyorum valla! Bu zamana kadar bize düşmedilerse o danstan sonra düştüklerine yemin edebilirim!"

"Dansa düşen de ne bileyim." Kendi kendime mırıldandım.

"Dans deyip geçme yalnız bizim en seksi dansımız. Off Minho'nun itiraz etme çabası ve Chan'ın şak diye seksi demesi."

"Peki senin salak gibi Minho'nun dudağını silip elini yalaman. Salak mısın kızım sen? Hem kendine hem çocuğa kalp krizi geçirteceksin. Dua et salak Chan kafasını pastaya gömmüştü de bir tek ben gördüm. Tabii Minho kalp krizi geçirmişti çoktan ama napalım artık..."

"Ay yaptım öyle bir salaklık değil mi?"

"Yaptın valla."

"Ondan çok ben kalp krizi geçirdim zaten. Utansam mı heyecanlansam mı bilemedim. Bir de üstüne tepkisinden korktum. Üst üste ataklar geldi de hepsini yutmak zorunda kaldım içimde yaşadım."

"Akılsız elin cezasını iç organları çeker. Napalım artık. Akıllanırsın bundan sonra. Ay hadi giyinelim de gidelim, çok açım ben."

"Doğru diyorsun bizi bekliyorlardır zaten." Odalarımıza yol aldık. İçeri girip hemen üzerimi değiştirdim. Tulum şeklinde bir pijama giyip telefonumu pijamanın önündeki kese şeklindeki cebe koydum ve salona Miyoung'u beklemeye gittim. Benden iki dakika sonra o da geldiğinde anahtarımızı alıp karşı eve geçtik.

Hepsi masayı kurmuş bizi bekliyorlardı. Bizimkilere kısaca uzaktan öpücük atıp benim için konulmuş tabağın başına geçip çılgınlar gibi yemeğe gömüldüm. Daha sonra hasret giderirdim onlarla. Ki çok da hasret sayılmazdı. Ben başlayınca herkes başlamıştı benimle birlikte. Yemek sessiz geçiyordu. O sırada Jisung kafasını kaldırdı ağzı sincap gibi doluyken.

"Sizin sınavlar başladı mı ya?" Ağzı doluyken konuştuğu için anlaşılmak için fazlasıyla çaba göstermişti. Jungkook onun bu çabasını karşılıksız bırakmadı.

"Yok başlamadı daha. Ama haftaya ya da sonraki hafta başlayacak diye duydum."

"Sizin başlasa da rahat oğlum. İki takla atın geçin. Küçümsediğimden değil senin yapamayacağın şeyler değil." Jeongin söylenmişti çünkü kendisi mühendislik öğrencisi olarak anası ağlamak deyimini yaşıyordu.

"Valla üzülüyorum oğlum ben sana." Felix, Jeongin'in başını okşayıp söylemişti.

"Ben de kendime üzülüyorum. Canım kendim."

"Felix siz ne yapacaksınız sınavlarda?" Miyoung merakla sormuştu.

"Kendi menümüzü çıkartacakmışız. Sonra da o menünün sunumu var tabii ki belli bir sürede."

Chocolate Bar | bcHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin