Sevgilin Var Mutlusun Sanıyorlar

161 12 1
                                    

Bahar şenliklerinden eve geç gelen gençler, evi sessiz görünce şaşırmıştı. Chan'ı kontrol etmeye giden Minho, odaya girdiğinde gördüğü manzara ile hemen bir fotoğraf çekmiş ve içeri koşmuştu. İçeridekileri uyandırmamak için sesini ayarlayarak hafifçe bağırmak için ağzını açmıştı ki kapı çaldı. Hyunjin kapıya gittiğinde Miyoung ve Hyesu telaşla içeri daldırlar.

"Luna yok!" Miyoung stresle bağırdı. Minho işaret parmağını dudağına götürüp onu susturdu.

"Herkes toplansın." Telefonunu elinde tutan Minho, telefonun kilidini açtı ve çektiği fotoğrafı gün yüzüne çıkardı. Herkes Luna ve Chan'ı sarmaş dolaş uyurken çekilmiş fotoğrafı görünce ufak şaşırma ve sevinç çığlıkları atmıştı. Miyoung ve Hyesu ise hem Luna'nın bulunmasına rahatlamış hem de Luna ve Chan'ın sonunda kavuşmasına sevinmişlerdi. Tabii arkadaşları için ne kadar sevinseler de ikisi de sevdiği beylere hüzünlü birer bakış atmayı ihmal etmemişlerdi.

Evin salonunda bir şenlik havası var gibiydi. Luna'nın durumunu bilenler sonunda nidalarıyla çıldırırken, Chan'ın durumunu bilenler de onun için aynı şekildeydi. Sonuçta ikili kavuşmuştu evde bir düğün havası hakimdi. Jimin aklından geçirdi bu sırada. 'Biri gitti, geriye kaldı iki.' Düşüncesiyle kendi kendine gülümsedi. Luna'yla her kavga ettiğinde büyüyordu Jimin. Aslında Luna fark ettirmeden onu büyütüyordu. Her seferinde Jimin değişiyordu, olgunlaşıyordu. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Eskiden olayı büyütecek olan Jimin, şimdi diğer iki kız için de mutluluklarını bulmalarını düşünüyordu. Son kavgaları onun fikirlerini çoğunlukla değiştirmişti. Luna ona abiliğin ne demek olduğunu öğretmişti resmen.

"Ne sırıtıyorsun lan kendi kendine?" Minho, Jimin'i koluyla dürtmüştü.

"Sana ne lan! Gülerim gülerim! Sen de gülsene. Ben gülürsem herkes gülür."

"Senin keyfin baya yerinde bakıyorum. Hayırdır? Chan ve Luna'ya bu kadar sevinmiş olamazsın. Yoksa olabilir misin?" Minho aklı karışmış gibi sordu.

"Niye olmayayım lan? Biri kuzenim biri en yakın arkadaşım. Tabii ki sevineceğim."

"Haklı savunma. Üstüne gelmiyorum bu yüzden. Başka bir şey varsa kokusu çıkar yakında." Minho gözlerini kısıp bakışlarını ondan ayırmadan Jimin'den uzaklaştı.

Jimin içinden sabır çekiyordu. Evet bir durum vardı ama az önce sırıtmasının onunla hiçbir ilgisi yoktu. Ayrıca daha onlara bir şey söylemek için de erkendi. Akışına bırakmış Jimin bu durumu. Çünkü kızın huyları Luna gibiydi. Üstüne gidilirse ters tepebilirdi. Bu yüzden Jimin duruma göre hareket ediyordu. Kendi de şaşırıyordu yaptıklarına ama bunlar güzel değişimlerdi. Olması gerekenlerdi.

"Lan yapıştın kedi gibi, bir sal!" Jimin düşünceleriyle boğuşurken Seungmin'in sesi duyuldu. Minho, Seungmin'in koluna yatmıştı. Hatta yayılmıştı.

"Yalnız bak kedi dedin de ben yavrularımı özledim! Getirsem mi ki ben onları artık buraya?" Minho, Seungmin'in kolundan kafasını kaldırmıştı ama bedeni hala ağırlığını veriyordu.

"Chan ve ben de köpeklerimizi getirelim o zaman abicim. Sonra evde bize yer kalmasın, ne dersin?" Hyunjin sabırla Minho'ya doğru konuştu.

"Yalnız benimkiler sizinkileri döver." Minho kafasını Seungmin'in oflamalarına rağmen onun koluna yaslamıştı tekrar.

"Sorun da o zaten. O yüzden gelemiyor biricik evcil hayvanlarımız bu eve."

"Neyse o zaman ben eve gideyim bu hafta. Seungmo sen de gelsene. Annemler seni sorup duruyordu." Minho kafasını kaldırıp yavru kedi bakışlarıyla Seungmin'e baktı.

Chocolate Bar | bcHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin