6

443 54 86
                                    

Merhabaaa! 👋🏼

Yeni ve çok eğlenceli bir bölüm için hazır mıyız?

Hadi başlayalım o halde.

Keyifli okumalar...

*

🎨 Park HaeSoo'nun Anlatımından; 

Dönem ödevimin teslim tarihi günbegün yaklaşıyordu. 

Erkek bir model ile çalıştığım dönem ödevimse 'canlı modelli, tuval üzerine karakalem portre' çalışmasıydı. 

Birazcık, sadece mini minnacık tembel bir insan olduğumdan atölyedeki çalışmalarımda ufak gecikmeler yaşıyordum. O nedenle de model arkadaşımı eve davet etmiş, YoonGi gelmeden resmimdeki eksiklerin bir kısmını tamamlamayı planlıyordum. 

Biliyordum, eve misafir davet etmem yasaktı. Ama bu ödevin de yetişmesi gerekiyordu. Yani bu konu tartışmaya kapalıydı ve o resim yapılmalıydı. Söz konusu olan alacağım nottu. 

YoonGi'nin söylediği gibi banyoyu hazırlamıştım resim yapmak için. Bu denli söz dinleyen biri değildim, neden YoonGi'nin her ağzından çıkanı yerine getirmeliymişim gibi hissediyordum bilmiyorum. Sanırım tekrar kapı önüne koyulmaktan korkuyordum.

*

Bir saati aşkındır model arkadaşın portresi ile uğraşıyordum. İyi bir ev sahibi olarak en azından ona bir kahve ikram etmeliydim, değil mi?

Teklifimi olumlu yanıtlamıştı, üst bedeni çıplak, altında açık renkli skinny jean olan modelim. 

Ama ellerim çizim kömüründen dolayı simsiyah ve leş gibiydi. Kalkıp da kahve yapmak için önce ellerimi bir güzel temizlemem gerekiyordu.
Ellerime baktım ve duraksadım. 

"Sen dur, kahveyi ben hallederim, malzemelerin yerlerini söylemen yeterli." dedi çocukcağız bütün iyi niyetiyle. 

Banyodan mutfağa doğru ilerledi, ardından sesleniyordum; kupalar falanca dolapta, kahve filanca çekmecede... O esnada ellerimi temizlemeye çalışıyordum, tırnaklarımın içleri dahi siyahtı. 

"Heeyy! Sen de kimsin? Ve neden çıplaksın? Evimde ne işin var?"  

Gelen bağırma sesi ile banyodan koşarak çıktım ve panikle salona geçtim. 

Elinde iki fincan kahve ile salonun ortasında dikilen modelim şaşkınca YoonGi'nin suratına bakıyordu. Haklıydı çocuk, böyle bir şeyle karşılaşmayı beklemiyordu. Sus pus kalmıştı.

"Sen de nereden çıktın? Hani beşten önce gelmezdin?" YoonGi'nin erkenden evde olmasını beklemiyordum. Bana da sürpriz olmuştu. Yanında da her zamanki gibi püsküllü belası Taehyung vardı.

"Hyung! Areum'dan sonra HaeSoo da boynuzu taktı sana... Bahtsız hyungum benim! Ama sakın üzülme tamam mı, güçlü ol!"

Taehyung'un ensesine şaplak atmıştı YoonGi. "Siktirme boynuzunu Taehyung!" 

Gözlerinden ateş topları fırlatıyordu adeta. Taehyung ise şaşkındı, "boynuz benim değil senin hyung." diyordu azalttığı sesiyle. 

Arkadaş? ((Çingu?))Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin