" Sen kimsenin değilsin, sadece benimsin. Anlıyor musun?"
Bu cümleyi söylerken gözleri parlıyordu. Beni bir mal gibi kendi mülkiyetinden sayan psikopatın tekiydi. Ayak bileğimi eline aldı ve beni kaçıran adamların bileğime hediye ettikleri yaraları incelemeye başladı.
" Bunu sana onlar mı yaptı? "
" Neden soruyorsunki sen daha beterini yapmayacak mısın?"
" Soruyorum çünkü yaralı bereli kızları sevmem. Ve tabiki ben daha beterini yapmayacağım, haketmediğin sürece tabii."
Bana karşı gözlerinde dolaşan heyecan ve arzu kırıntıları vardı. Bana karşı nasıl hastalıklı bir ilgi duyuyorsa sürekli onunla baş etmek zorunda kalıyordu. Canımı yakıp bana zarar verebileceği düşüncesiyle kalbim korkudan deli gibi atıyordu. Elini cebine götürdü ve cebinden uzun bir nesne çıkarıp arkasındaki düğmeye bastı. Kırmızı parlak bir ışık yandıktan sonra normal çalışma moduna geçti. Cihazı ayak bileğime taktı.
" O da ne?"
" Takip cihazı. Bana ait olan çıplak bacaklarının hareketlerini takip etmek için."
Duyduğum cümleyle birlikte kulaklarım uğuldamaya başladı. Ayağıma taktığı pranga özgürlüğüme ket vururken içimdeki son umutta yerle yeksan oldu. Benden bağımsız gözlerimde intiharını veren bir damla firar etti. Vazgeçmemeliydim. Ayağımdaki prangaya rağmen bir gün göz yaşlarım gibi firar etmek istiyorsam sonuna kadar savaşmalıydım.
🙋♀️🙋♀️🙋♀️
Merhaba canlarım. Uzun süredir zihnimi meşgul eden bir kurguyu sonunda kaleme döktüm ve yayınladım. Kitaba profilimden bakabilirsiniz. Umarım beğenirsiniz. Desteklerinizi bekliyorum. Lütfen Gözyaşı Mezarlığı 'nı oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.
Kafesine Aşık Manolya da görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI VİSAL ~ TARUMAR ~ (Zoraki Aşk)
عاطفية+18 İÇERİKLER BARINDIRIR. RAHATSIZ OLACAKLAR VE KÜÇÜKLER OKUMASINLAR " Yalvarırım bırak gideyim." Azer çırpınışlarıma ve söylediklerime kulak asmayıp sinirli ve çatık kaşlarla cam kenarındaki barın yanına gidip barın üstündeki viski şişesini eline...