Ağırca açılan kapının tok ve kulak tırmalayıcı gıcırtılı sesiyle gözlerimi yavaşça aralarken biran için nerede yattığımı ve ne yaptığımı idrak etmekte zorlandım. Etrafı buğulu gören gözlerimi kırpıştırıp kafamı bulunduğu yerden kaldırmaya çalıştığımda çok keskin bir acı bedenimi etkisi altına aldı. Bedenimin kontrolünü ele geçirmekte oldukça zorlandım. Bir kez daha deneyip zorda olsa kafamı bulunduğu yerden kaldırdım. Kafam gibi bedenimide bulunduğu yerden kaldırmaya çalıştım ama başaramadım. Bir kaç kez denedikten sonra acımasızca fırlatıldığım soğuk parke zeminden bedenimi kaldırmayı başardım. Ayakta duramayacak kadar kötüydüm.
Her yer zifiri karanlıktı. Kalbim korkunun pençesinde can çekişirken burnuma çalınan kan kokusu yaşanmışlıkların bir bir zihnime üşüşmesine sebeb oldu. En son partideydim her şey çok güzel gidiyordu ama kaderimin üzerine düşen zebanilerin gölgesi yakamı bırakmıyordu. Bana zorla sarılan iğrenç adamı yaralamıştım ondan kurtulabilmek için. Üzerime bulanan kanı midemi bulandırmış yaşanmışlıkların acısı kalbime çöreklenince kendimi kaybetmiş nereye gittiğimi önemsemeksizin o adamdan ve beni mecbur bıraktığı kötülükten delicesine kaçmak istemiştim.
Ama geçmişin ağına ıssız bir sokakta düşebileceğimi kestirememiştim. Çocukluğumdaki gibiydi herşey. Çocukken beni kaçırıp geçmişime iğrenç izler bırakan zebani yine kaçırmıştı beni. Çocukken kaçırıldığımda hapsedildiğim odadaydım yine. Her yer zifiri karanlıktı. Korkum bedenime ağır geliyordu omuzlarım taşıyamıyordu. Gözlerim gözyaşlarımı uğurluyordu yanaklarıma. Gözyaşlarımın dilime gelen tuzlu tadı sakinleşmeme yetmiyordu. Elimi kalbime götürdüm ve kalktığım köşeye acıyla çöktüm.
Ufacık bir ışık ufacık bir aydınlık aradı feri sönen gözlerim zifiri karanlıkta. Ama hiç bir ışık huzmesi uğramadı irislerime. Zihnimdeki sesleri susturup korkumu bastırmak için derin nefesler aldım ama onlar bile yetmiyordu bana. Kısa süre sonra tıslama sesleri kulaklarıma çalınınca nevrim döndü. Bu sesin en büyük korkum olan bir yılana ait olduğu su götürmez bir gerçekti ama inkar ettim zihnimde. Sakinleşmem gerekiyordu yoksa çocukluğumdaki gibi yılanı ürkütüp beni defalarca sokmasına sebep olurdum.
Yerden gelen sürtünme sesleri bana yaklaştığının sinyallerini veriyordu. Her yer zifiri karanlık olduğu için nerde olduğunu göremiyordum ve kaçamıyordum. Beni kaçıran zebaniye yalvarmak çıkar beni burdan demek istiyordum ama yapamıyordum dilim tutulmuştu. Donup kalmıştı korkunun ele geçirdiği bedenim. O an sol bacağımda bir hareketlilik hissettim sonunda bulmuştu beni bacağıma çıkıp sarılıyordu yavaş yavaş. Nefeslerim ciğerlerime yetmiyordu.
Kolumda hissettiğim hareketlilikse kanımı dondurmuştu. Bu sefer bir tane değildi yılan. İki miydi yoksa daha mı fazlaydı düşünemiyordum. Üzerime düşen üçüncü yılansa son nokta olmuştu. Bacağımda ve kolumda hissettiğim sızılar beni ısırdıklarını gösteriyordu. Biliyordum zehirli değildi bu yılanlar. Ama tenime dolanmaları beni defalarca ısırmaları ruhuma kadar işliyor ölümcül bir korkuyu zerk ediyordu her hücreme. Bu kadar korku çok fazlaydı. Zihnim bana bir iyilik yaptı ve delicesine korkmama rağmen sığınağım da olan karanlığa teslim oldu. Bayılıyordum ve bu iyi birşeydi çünkü o zaman bu işkenceden kurtulurdum. Hissetmezdim derilerini ve dişlerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANLI VİSAL ~ TARUMAR ~ (Zoraki Aşk)
Romantizm+18 İÇERİKLER BARINDIRIR. RAHATSIZ OLACAKLAR VE KÜÇÜKLER OKUMASINLAR " Yalvarırım bırak gideyim." Azer çırpınışlarıma ve söylediklerime kulak asmayıp sinirli ve çatık kaşlarla cam kenarındaki barın yanına gidip barın üstündeki viski şişesini eline...