as if it's your last🍷
"Seni seviyorum. Keşke sana söyleyebilecek daha süslü kelimelere sahip olabilseydim ama değilim. Sadece seviyorum işte. Şiirler dökemesem de karşında, sımsıkı sarılırım sana."
Gece boyunca üzerimde dolaşan gözlerini hissetmiştim.
Bana bakmıştı. Beni arzulamıştı.
Çok kısa bir an için bile olsa, beni istemişti.
Doğru ya da yanlış umurumda değildi, sevdiğim adam beni bu gece görmüştü. Bu geceyi son gecemmiş gibi yaşamak istiyordum.
Bakışlarına karşılık verdim.
Gözlerimizin birbirine değdiği o anlarda ellerim titremeye başlamıştı. Bana bakıyordu ve bu sefer bakışları gelip geçmemişti, beni görüyordu.
Sonra yanıma yaklaştı. Oturduğum masada karşıma geçerek oturdu. Konuşmadı, konuşmadım. Onu buraya getiren şey neydi bilmiyordum, gece boyu fazla alkol tükettiğini görmüştüm ama sarhoş biri gibi davranmıyordu. Dakikalar sonra bana soru sordu. "Seni tanıyorum, değil mi?" diye sordu insanın aklını başından alabilecek bir sesle. "Bu seni ilk görüşüm değil?"
Evet, beni tanıyorsun. Ama bana hep bakmıştın göz ucuyla, hiç görmemiştin, ilk kez görüyorsun.
Heyecandan titreyen ellerimi masanın altına saklayıp yüzüme kendinden emin bir gülümseme yerleştirdim. "Bilmem," dedim hafifçe omuz silkerek. "Beni tanıyor musun?" Oyunbaz tavrım onu gülümsetti. Siyah saçlarını eliyle karıştırarak "Tanımak istediğimi biliyorum," diye cevap verdi.
Orada ne kadar oturduk bilmiyordum ama uzun uzun konuştuk. Bana bir şeyler anlattı, sorular sordu. O konuşurken kısa bir an için sarhoş olup olmadığını düşündüm ama sarhoş biri böyle mantıklı, şaşırmadan konuşamaz gibi geliyordu. Gece boyu alkol almayan ben onun karşısında cümlelerimi karıştırıp küçük bir çocuğa dönerken o gülümsüyor, tane tane konuşabiliyordu.
Saatlerce oturduğumuz o masada, yıllarca tanıdığım insanlardan daha yakın hissetmiştim ona.
Hissettiğim bu yakınlık, dudaklarının dudaklarıma değişine izin vermeme sebep oldu.
Dudaklarını beklemediğim bir anda benimkilere bastırdığında, bir eli anında belime uzanmış, diğer eli yüzüme düşen bir tutam saçı çekerek yanağıma yerleşmişti. Şaşkınlıktan ona karşılık veremediğimde dudaklarını benden ayırarak "Lütfen izin ver," dedi çaresiz bir fısıltıyla. "Lütfen, itme beni."
İtmezdim ki seni.
İtemezdim.
Ellerim yüzüne uzandı, yüzünü avuçlarım arasına aldığımda bunun dünyanın en güzel hissi olduğunu düşündüm. Ama bu his kısa sürdü çünkü dudaklarımı onun dudaklarıyla buluşturduğumda, dünyanın en güzel hissinin dudaklarımızın birbirine değdiği an olduğunu anladım.
Öpüşmemiz derinleşirken belimi kavrayan elleri beni sertçe kucağına çekmişti. Dudakları adeta dudaklarım üzerinde taht kurmuştu, öpüşü sertti ama canımı acıtmıyordu.
Onunla olmak istiyordum, ilkimin de sonumun da o olmasını istiyordum. Bu gecenin de, yaşayacağım tüm gecelerin de onunla bitmesine, kokusunun hemen yanımda olmasına ihtiyacım vardı.
Bu yüzden ona izin verdim. Beni kucağına alıp arabasına taşırken, beraber onun evine giderken sadece onu izledim.
Evinin kapısını açtığı anda beni hızla içeriye çekerek duvara yasladı, dudaklarımız tekrar buluştuğunda alt dudağını dudaklarım arasına alarak ısırdım. Belimdeki elleri sıkılaşırken öpüşü derinleşti, dudakları uzun sayılabilecek bir süre dudaklarımda oyalanırken ceketini üzerinden çıkarmış, gömleğinin düğmeleriyle uğraşmaya başlamıştım.
Ne yapmaya çalıştığımı anlayarak kısa bir anlığına dudaklarımızı ayırdı ve gömleğinin düğmelerini hızla açarak yerle buluşturdu. Elleri beni kalçalarımdan kavrayarak havaya kaldırıp duvara yasladığında, bacaklarımı beline sardım. Beni tekrar öpmeye başladığında ellerim sırtında geziniyor, arada saçlarına uzanıyordu. Az önce benim yaptığım gibi bir anda üst dudağımı ısırdığında, dudaklarım arasından kaçan inlemeye engel olamadım.
Sırtımı duvardan ayırarak bir kollarını belime sardığında, beline sarılı bacaklarımı sıkılaştırdım.
Odası olduğunu düşündüğüm yere girdik, beni yavaşça yatağın üzerine bırakarak yüzünü boynuma yaklaştırdı. Dudaklarını boynumda hissettiğimde, ellerimin altındaki yorganı sıkıca kavradım.
Dudakları boynumu talan ederken elleri elbisemin fermuarına uzanmıştı ve saniyeler sonra, üzerimde yalnızca iç çamaşırlarım vardı. Dudakları boynumdan ayrıldığında bir an için uzaklaştı ve gözlerimin içine baktı. Sokak lambasının ışığı yüzüne vuruyordu ve o sahiden kusursuz görünüyordu. "Çok... çok güzelsin," dedi fısıltıyla. Yutkundum.
"Tae," diye mırıldandığımda, konuşmama izin vermeyerek dudaklarını benimkilere bastırdı. Tüm kıyafetler tek tek yerle buluşurken gece ilerledi, sokak lambasının odayı aydınlatan ışığı söndü.
Kim Taehyung tüm kusursuzluğuyla tenime hükmederken ona karşılık vermeye çalışıyordum.
Tüm bunlar olurken zerre pişmanlık duymuyor, sevdiğim adamla birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyordum.
Ama o anlarda, yarının karşıma ne çıkaracağını bilmiyordum.
•••
🍷Lily🍷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
as if it's your last | taennie
Fanfiction"Bir yalanmış gibi öp beni. Sanki son aşkınmışım gibi." ••• Kim Taehyung, sarhoş olduğu bir gece Kim Jennie ile birlikte olur. Kim Jennie uyandığında ise, onu umduğundan çok daha başka şeyler beklemektedir. ••• "Sadece merak ediyorum. Hiç şansımız y...