28

2K 137 20
                                    




Her zaman küçük mutlulukları, büyük üzüntülere tercih etmiştim. Beni üzecek anlardan kaçıp ufak tefek şeylerle bile mutlu olabilmeyi bilmiş, sahip olduklarımdan fazlası için hırslanan biri olmamıştım.

İstediğim her şeye sahip olduğumu sanıyordum. Yaşadığım güzel bir evim, zorlanmadığım bir işim, dostlarım ve ailem vardı. Ama sonra, sahip olduğum bazı şeylerin sahte olduklarını gördüm. Dostlarım bana aile olmak için kan bağına lüzum olmadığını öğretiyordu, onlara minnettardım ancak öz ailem olduğunu sandığım insanlar, bana dünya üzerinde yapılabilecek tüm kötülüklerin mümkün olduğunu hatırlatıyordu artık. Aslında hata bendeydi. Gereğinden fazla güvenmiş, canımı verecek kadar çok sevmiştim ailemi. Oysa öyle olmamalıydı. Birini canını verecek kadar sevdiğinde ve bunu gösterdiğinde, sevgini kullanmayacak insan sayısı çok azdı. Ve annem ile babam, sevgimi kullanmaktan hiç çekinmemişti.

Zaten bir babanın bile kendi çocuğuna cinsel bir obje olarak bakabildiği bir dünyada yaşıyorduk, babamın para için benden vazgeçmesi neden beni şaşırtmıştı ki? Beklentiler her zaman üzerdi, karşındaki kişi baban bile olsa, bazen o bile kendi dünyasını aydınlatmak için seninkini karartabilirdi.

Ve şimdi Taehyung'ın babasının da oğluna yaptığı şey tam olarak buydu. Onu dövdürmüştü. Hem de günlerce dinlenmeye, yataktan kalkmamaya mecbur edecek şekilde dövdürmüştü. Çünkü itibarını kaybetmekten korkuyordu. Her şeyi olduğunu düşündüğü kariyerini kaybetmemek için oğlunu kaybetmeyi göze alıyordu.

Taehyung, Lisa'nın evine geldikten sonra bana tek bir cümle söylemiş, sonra kollarımın arasına yığılmıştı. Hayatımda daha çok korktuğum bir an olduğunu hatırlamıyordum. Onu apar topar hastaneye getirmiştik, hastane işlemleri için olanlardan ne ara haberi olduğunu bilmediğim Jungkook gelip bize yardım etmişti.

Tae'nin durumu pek iç açıcı değildi. Dayak yedikten sonra kalkıp yürüyerek olduğumuz yere gelişi işleri daha da karmaşıklaştırmıştı çünkü vücudu daha da güçsüz düşmüştü. Üstelik geldiğinde telefonu ya da cüzdanı yanında değildi. Babası çaresiz kalmasını istemişti ve başarmıştı da. Bize ulaşabilme telaşıyla fark etmese de, bacağına ağır darbe almıştı. Rahatça yürüyebilmesi için en az on gün kadar istirahat etmesi gerekiyordu. Kaburgaları incinmişti, sol elinin iki parmağı kırılmıştı. Babası, acımasız bir adamdı.

Yanımdaki hastane yatağında birkaç saattir uyuyordu. Kaşları hafifçe çatılmıştı, huzursuz bir uykuda olmalıydı.

Uyandığı an sevinçten ağlayıp ona sarılmıştım ama o benden özür dilemişti, dikkatsiz davrandığını söyleyerek defalarca özür dilemeye çalışmıştı. Onu susturup sarılmıştım. Gurur yapacak gücü kendime bulamamış, üstelik buna gerek görmemiştim çünkü o da tıpkı benim gibi, en büyük darbeyi babasından yemişti bile.

Odanın kapısı açıldığında, içeriye Jungkook girdi. Taehyung hastaneye yattığında, onu ilk kez üstü başı özensiz, saçları dağınık ve gözlerinin altı morarmış bir şekilde görmüştüm. Tae'ye değer veriyor olmalıydı.

"O iyi mi?" diye sordu yatağın karşısındaki tek kişilik koltuğa yavaşça otururken. Bakışlarımı ondan çekip tekrar Tae'ye çevirirken  "İyi olacak," diye cevap verdim. "Taehyung senin için neden bu kadar önemli, Jungkook?" diye sordum birkaç saniye sonra kendimi tutamayarak. "Seni ilk defa bu kadar dağılmış görüyorum."

Hafifçe omuz silkti. "Ben hiçbir zaman herkesin sevdiği, iyi bir adam olamadım. Olmaya çalışırken her şeyi berbat ettim, toplamaya çalıştığım ne varsa daha da dağıldı. Sonra teker teker, herkes hayatımdan çıkmaya başladı. Herkes hayatımdan çıkarken Taehyung gitmeyi düşünmedi bile. O her zaman bir gün olmak için çabaladığım kişi olabileceğime inanıyor. Bana güveniyor. Taehyung benim ailem ve bana güvenen birini kaybetmek istemiyorum. Verdiğim tavsiyeler tavsiye olamayacak kadar boktandı, senin de onun da çok üzülmesine sebep olduğumu biliyorum ama ben bazen küçük bir çocuğa dönüyorum Jennie. Söz konusu ailem olduğunda, onu kaybetmemek için yanlış olmasına rağmen gözüme doğru görünen saçmalıklar yapıyorum. Birini sevdiğimde ise, kabullenmekten deli gibi korkuyorum. Çünkü aklıma ilk gelen şey onu kaybetme ihtimalim oluyor. Yaptığım her şey için özellikle senden çok özür dilerim. Kendimi savunacak hiçbir tarafı olmadığının farkındayım ama yemin ederim mutlu olmanızı istiyorum. Sonra... sonra ben de mutlu olmak istiyorum. Yani eğer beni affedersen..."

Söz konusu aile olduğunda, kaybetme korkusuyla küçük bir çocuğa dönmek. Yanlışlar yapmak.

Sanırım seni anlayabilirim, Jungkook.

"Lisa'yı seviyorsun, değil mi?" dedim bana bakmıyor olmasına rağmen gözlerimi üzerinden çekmeyerek. Güçsüz hissettiğini fark ederek başka bir konudan bahsetmiştim. Yutkundu. Başını yavaşça aşağı yukarı salladığında "O zaman ondan özür dilemeni istiyorum," dediğimde başını kaldırarak bana baktı. Konuşmaya devam ettim. "Benim seni affetmemi istiyorsan, arkadaşımın kırdığın kalbini onar, Jungkook. Eğer Lisa'nın kalbini kazanırsan, inan bana o sevdiği insanları bırakmaz. Ona bir adım gidersen o sana iki adım gelecektir. Kalbini kırmadığın, yaptıklarını küçümsemediğinde o sana anlayışla yaklaşıp seni affedecektir."

"Yazılarının hepsini sakladığım bir dosyam var," dediğinde gülümseyerek önüme döndüm. Beğenmediğini söylediği tüm o yazıları saklıyor muydu yani? Sahiden, erkekleri anlamakta ciddi anlamda güçlük çekiyordum.

Lisa hakkında biraz daha konuştuktan sonra "Yılbaşı gecesine az kaldı," dedi Jungkook. "O gece tek başına ayakta kalabilecek misin?"

"Tek başıma olmayacağım," dedim. "Kızlar orada olacak, Yoongi de öyle. Tae'nin varlığını hissetmem için de yanı başımda olmasına gerek yok. Her şey planladığımız gibi olacak, bir aksilik olmasına izin vermeyeceğim."

Gülümsedi. "Gerçekten çok güçlü bir kadınsın. Umarım her şey istediğin gibi olur, Jennie."

Belki de güçlü değilimdir. Sadece güçlü rolünü iyi oynuyorumdur.

Başımla onu onayladım. "Ben de öyle umuyorum, Jungkook."

Jungkook değişecek, gerçekten tam anlamıyla iyi biri olacaktı. Taehyung iyileşecek, biz tekrar birlikte olacaktık. Tüm bunlar bizim hesapladıklarımızdı, planlarımız vardı, beklentilerimiz vardı.

Ama unuttuğumuz bir şey vardı.

Hayat, biz tüm o planları ve hesaplamaları yaparken başımıza gelenlerden ibaretti.

•••

🍷Lily🍷

🍷Lily🍷

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
as if it's your last | taennie Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin