25

2.1K 160 63
                                    



"Merhaba. Bekletmedim, değil mi?" diyerek Jongin'in yalnız başına oturduğu masaya yaklaştım. Başını kaldırarak bana baktı. "Merhaba ve hayır, bekletmedin. Mahcup hissetmemen için yalan söylemediğimden de emin olabilirsin."

Gülümseyerek karşısına oturdum. Ben bu adama her şeyi nasıl anlatacaktım? Aptal Yoongi, tavsiye vereceğine benimle gelseydi ne olurdu sanki?

"Şirkete geldiğin gün seninle düzgünce konuşamadığım için üzgünüm. Seninle konuşmaya gelirken bunu söyleyemeyi unutmamak için içimden bin kere falan tekrar ettim." Hızlıca konuştuğumda gülerek başını iki yana salladı. "Sorun değil, o gün gerçekten stresli görünüyordun."

O gün, aşık olduğum ancak hâlâ affetmediğim adamla erkekler tuvaletinde öpüşüyordum.

"Ya," diye mırıldandım başımı onaylarcasına sallarken. "Evet, çok gergindim."

Gülümsedi. Tanrı aşkına, bu adam neden sürekli gülümsüyordu? Benim için her şeyi zorlaştırıyordu çünkü söyleyeceklerimden sonra yüzünde oluşacak ifadeyi düşünmeden edemiyordum.

"Eee," dedi önündeki menüye göz ucuyla bakarken. "Bir şeyler yemek ister misin? Veya kahve içebiliriz?"

Aslında stresli olduğum anlarda aç ayılar gibi yemek yiyebilirdim ancak şu an bu adamı korkutup kaçırmanın da pek bir anlamı yoktu.

"Kahve değil de..." Başımı masaya doğru eğerek fısıltıyla lafımı bitirdim. "Çikolatalı süt var mıdır burada?"

Çikolatalı süt, asla yarı yolda bırakmazdı.

Kısık bir kahkaha dudakları arasından dökülürken geriye yaslanarak "Bilmem ki," dedi. "Ama istersek senin için getirebilirler bence."

Yanımıza gelen garsondan kendisi için bir kahve ve benim için çikolatalı süt istediğinde, artık konuşmaya başlamamız gereken an yaklaştığı için her an stresten bayılabilirdim. Belki de bayılma numarası falan yapmalıydım.

Birkaç dakika sonra siparişlerimiz geldiğinde hızlıca çikolatalı sütümden büyük bir yudum aldım.

Artık konuşmaya başlamam gerekiyordu.

"Jongin..." dedim yavaşça. "Seninle buluşmak istememin sebebi... Hayatında olup biten bazı şeyleri bilmen gerekiyor ve ben de... şey yani bunları sana bir yabancının anlatacak olması rahatsız edici olabilir. Bunun için şimdiden özür dilerim." Neden bu kadar geriliyordum? Bunları söylemek neden bu kadar zor geliyordu bana?

"Jennie," dedi bana bakarak. "Lütfen sakin ol, ne anlatırsan anlat senin suçun olmayan bir şey için sana kötü bir tepki vermeyeceğim."

O böyle iyi biriyken ailesi onu neden böyle bir şeye bulaştırmıştı ki?

"Ailen, senin adına bir evlilik sözleşmesi hazırlamış. Ailelerimiz ikimizin evliliğini planlamışlar. Ve sözleşmeye bakan biri, senin hakkında iyi şeyler düşünmeyecektir. Sözleşmedeki maddelerden ya da sözleşmeden haberin olmadığını biliyorum, benim de yoktu. Öğrenmemin üzerinden fazla zaman geçmedi zaten. Şirkete geldiğin gün başta sana öfkeli yaklaşmamın sebebi buydu, o sözleşmedeki maddeleri yazan birinin benimle nasıl böyle rahat konuşabildiğine şaşırmıştım. Ama sonda öğrendim ki sen de bilmiyormuşsun. Saygısızca davrandığım için üzgünüm. Ve ailem adına da senden özür diliyorum."

Derin bir nefes alarak gözlerine baktığımda, gözlerinin dolduğunu, kendini ağlamamak için tuttuğunu fark ettim. "Jongin..." dedim üzüntüsü beni hissettiğimden kat kat daha fazla bir huzursuzluğun eklendiğini düşünmeye başlarken. Lafımı bölerek "Lütfen söyler misin," dedi. "O sözleşmede neler yazıyordu?"

as if it's your last | taennie Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin