12

1.5K 159 15
                                    

Gece heyecandan asla uyuyamamıştım. Arada kalkıp yatağımda yatan Ömer'i izliyor sonra kendime hakim olamayıp yanlış bir şey yapacağımdan korkup yüzüstü yer yatağına uzanıyordum.

O kadar yakınımdaydı ki düşüncelerimdeki ona ulaşamamak beni hüsrana uğratıyordu.

Onu hayal ederek uykuya daldım.

Sabah çalar saatimin sesiyle uyandım.
Esneyip gerindim.

Ve her zamanki gibi her sabah uyandığımda penceremde dikilen o esrarengiz kuşla karşılaştım. Ona isim koymuştum.

Cıvıldadı güzel kuş sesiyle.

"Sana da günaydın Sisli."

"Kuşa ad mı koydun?"

Kafamı dönüp yatağıma doğru baktım.

Doğru ya Ömer bizdeydi.
Ben onu rüya sanıyordum.

Gözlerimi ovuşturarak kafamı yukarı aşağı salladım.

Çekmecemden ekmek kırıntısı kabını alıp penceremin önüne koydum.

"Buyur ye Sisli."

Cıvıldadı ve önüne koyduğum kaptan yemeye başladı.

İlk başlarda ben ona seslendiğimde korkup kaçardı, sonra alıştı sesime, yemek vermeye karar verdiğimde de kaçıyordu. Ama iki yıldır Sisli her sabah pencereme gelirdi, biraz sohbet ederdik ve ben okula giderdim. Ertesi sabaha kadar neler yaptığını, nerelere gittiğini bilmiyordum.

"Bak sana anlattığım arkadaşım Ömer geldi."

Ömer yatağımda uzanmış, kollarını olabildiğince uzatarak kitabını havada tutuyor ve okuyordu.

"Demek benden de bahsettin."

"Tabii, Sisli'yle her sabah sohbet ederiz."

"Ne kadar güzel, acaba benimle de konuşur mu?"

Ömer ayaklanmış, benim yanıma gelmişti. İkimiz de dikkatli gözlerle Sisli'ye bakıyorduk.

"Sisli, Ömer'le de konuşmak ister misin?"

Sisli kafasını kaptan kaldırıp bize baktı. O kadar tatlıydı ki suratı. Buğulu gri tüylerini kabarttı ve ilginç bir ses çıkardı. Sonra tekrar yemeğe gömüldü.

"En azından ilk başta bana yaptığı gibi ürküp kaçmadı. İyi tarafından bakalım."

Büyülenmiş bir şekilde izliyordu Sisli'yi.

"Çok imrendim sana." diyerek bana baktı Ömer. O kadar yakındık ki, nefesinde boğulacağım sandım.

---

Beraber okula yürürken bana cennetten bahsetti.

"Düşünebiliyor musun, istediğimiz her şey orada olacak. O kadar büyüleyici ki..."

"Evet öyle olsa gerek."

"Hatta en güzel yaşlarımıza geri dönüyormuşuz orada. Mesela 90 yaşında öldüğünde oraya da öyle gitmiyormuşsun."

"Yani sürekli 17 yaşında olarak kalabiliyorum öyle mi? Bak bu iyiymiş işte."

Gülüştük.
Ömer heyecanla anlatmaya devam ediyordu.

"Hatta sevdiklerimizle de buluşabiliyoruz,  ölen hayvanlarımızla da."

"Belki oradayken hiç tanışmadığım annemi de görebilirdim. "

"Kesinlikle."

Günler ve aylar o kadar hızlı geçiyordu ki o sıralar. Bense o ilkbaharda aşık olmuştum işte.. Sınavsa gittikçe yaklaşıyordu. Belli bir hedefim yoktu henüz.
Ama eğer lise biterse Ömer'i bir daha göremem, diye düşünüp kendimi karalar içinde buluyordum.

Sanki bu kaçınılmaz bir son gibiydi. Düşünmesi bile kötü olan bu şey bazen rüyalarıma girer, kabusum olurdu. O geceleri hiç sevmezdim. Hatırladıkça bile şimdi üzülüyorum.

Ama bu durumun sadece kabuslarda kalması daha iyiydi.

Müezzin'in Oğlu (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin