27. Bölüm

2.5K 210 11
                                    


26. Bölüm sonunda Alıntı;

'' Cüneyt onun Simge'yi sahiplen tutuşunun nedenini çok iyi bilirken buna gerek olmayışının güveniyle doğrudan gözlerinin içine bakarak, ''Rica ederim ama Merve'yle ilgili hiç bir şey benim için zahmetli değil Yaman Bey. Onun ihtiyaç duyduğu her an yanında olmam kadar doğal bir şey yok. Sonuçta sevgilisiyim.'' diye cevap verdiğinde o küçük mutfağın içinde derin bir sessizlik oldu ve tüm bakışlar Cüneyt'e doğru çevrildi.''


27. Bölüm

Cüneyt'in Merve ile sevgili olduklarını ilan etmesinden sonra ortamı saran suskunluk ve kaçamak bakışmalar, Kıvanç'ın ben acıktım demesiyle yerini küçük bey'in karnını doyurma telaşına bıraktı birden. Simge ve Merve Kıvanç için bir şeyler hazırlamaya girişirken, iki adam mutfağın ortasında öylece kala kaldı bir süre. Cüneyt az önce kahve içtiği küçük masaya dönüp oturduğunda, ayakta kalan Yaman gidebileceği başka bir yer olmadığı için bu durumdan pek memnun olmasa da gidip onun karşısına oturdu.

Bir kaç dakika etrafta koşturan Simge ve Merveyi izleyen ikilinin sessizliği en sonunda Yaman'ın konuşmaya başlamasıyla son buldu.

''Çok şaşırdığımı söylemeliyim.'' dedi Yaman bakışlarını doğrudan Cüneyt'in gözlerine kilitleyerek.

Cüneyt, onun şaşkınlığının nedenini çok iyi bilse de ''Ne konuda?'' diye sordu adını Simge'den ilk duyduğu andan beri sinir olduğu adama.

Yaman, kısa bir an Merve'ye bakıp tekrar ona dönerek, ''Yani sen ve Merve. Sizin birlikte olabileceğiniz hiç aklıma gelmezdi. Sahi nasıl oldu bu?''

Cüneyt önündeki kahve fincanından bir yudum alıp alaycı bir tebessümle,

''Ben de şu an çok şaşkınım. Bir kadınla bir adamın nasıl sevgili olduğunu bilmiyor olman garip doğrusu.''

Yaman aldığı ukala cevap karşısında yumruklarını sıkarak masada hafifçe öne eğilip, Merveyle Simgenin duymaması için olabilen en kısık ses tonuyla konuşarak,

''Şu ukalalığın sinimi bozuyor avukat. Sana ne sorduğumun gayet farkındasın. Kısa bir süre öncesine kadar Simgenin etrafında dolanırken rotanı Merve'ye çevirmiş olman mide bulandırıcı.'' dedi.

Cüneyt yüzündeki ifadeyi bozmadan, '' Herkesin senin gibi olduğunu düşünmen normal tabi. Ancak ben senin gibi sürekli rota değiştiren biri değilim ve Merveyle aramda olanlar oldukça özel. Sen ne düşünürsen düşün Simge benim sadece müvekkilimdi.'' diye cevapladı onu.

Yaman duyduklarından tatmin olmadığı gayet belli eden alaycı bir tonlamayla, ''Külahıma anlat sen onu. Ona olan bakışlarını görmesem belki bu dediklerine inanırdım.'' dedi ve kısa bir an kızların dikkatinin nerede olduğuna göz attı hızla.

Cüneyt onun neden bu kadar gergin olduğundan emin olsada yine de ''Önce bir şeyi netleştirelim. Sen şu an Merve için mi yoksa Simge için mi bu kadar öfkelisin? '' diye sordu.

Yaman hızlı bir savunma tepkisiyle ''Ben öfkeli filan değilim. Sadece konuşuyoruz avukat. Hepsi bu!'' dedi ve tekrar ocağın başında bir şeyler hazırlayan iki arkadaşa yine bir bakış attı. Simge'nin Cüneytle aralarındaki konuşmayı duymasını istemiyordu. Zar zor düzelmişti aralarını ve onun her an tekrar kaçıp gidebileceğinden endişe ediyordu.

''Sen de bunu benim külahıma anlat. Çünkü Merve için endişelenmediğin ortada. Kız dün gece hayatının en korkunç gecesini yaşadı ve sen karşıma geçmiş bu olay hakkında konuşmak yerine ikimizin nasıl olup da sevgili olduğumuzu sorguluyorsun. ''

Cüneyt'in sözleri tokat gibi çarpmıştı Yaman'ın yüzüne. Az önce öfkeli olan surat ifadesi ve kavgaya hazır duruşu gevşemiş, omuzları düşmüş ve oturduğu yerde geriye yaslanmıştı. Bakışlarını nerde tutacağını bilmez bir halde gibi önündeki bardağı çevirirken, Cüneyt'in ondan hiç beklemediği bir şekilde geri adım atarak;

''Haklısın, Merve'nin yaşadığı korkunç olay aklımdan çıktı bir an, yersiz konuştum. Afedersin.'' dedi mahçup bir tonla ve kısa bir sessizlikten sonra devam etti. ''İnternete düşen haberlerden başka pek bir şey bilmiyoruz aslında. Onlarda da çok detay yazmıyordu. Neler oldu dün gece? Merve büyük bir belanın içinde mi şu an?'' diye sordu.

Cüneyt, az önce şahit olduğu kıskançlık krizinin çok daha fazlasını Hande vasıtasıyla bizzat yaşamış biri olarak onun bu kadar çabuk hatasını kabul etmesine şaşırsada, dün gece Mervenin evinde gördüklerini sansürlemeden tüm detaylarıyla ona anlattı.

** ** ** **

Akşam olup dükkanın kapanma saati geldiğinde ön kapıyı kilitleyerek mutfağın arkasındaki küçük bahçede toplandılar. Simge, Kıvanç'ı en yakın arkadaşı ve  kankisi Batuhanlar'a bırakmış, onun konuşulanları duyma ihtimalini ortadan kaldırmıştı. Cüneytse Aylin'i ısparta'dan dönen babasına teslim etmişti.

Merve'nin son zamanlarda yaşadığı dehşet verici saldırıların kim tarafından ve ne sebeple yapıldığını merak eden ve bu konu hakkında kendince çözüm bulmayan çalışan dört kişilik grup, yanlarına gelen komiser Can'ın da aralarına katılmasıyla hararetli bir şekilde konuşmaya  başladılar.

Can'ın anlattıklarından sonra herkes dün gece ki olayla ilgili topladıkları delillerin ve komşularıyla yaptıkları soruşturmanın sonununda ellerinde kayda değer bir şey olmayışını söylemesinin şokunu yaşıyordu.

Yaman hissettiği yoğun öfke yüzünden ses tonunun yüksekliğini kontrol etme gereği  duymadan komiser Can'a çıkışarak,

''Nasıl olup da kayda değer bir şey bulamazsınız aklım almıyor. En az  on daire var o binada. Bir Allahın kulu eve giren kişiyi görmemiş mi? Hadi görmemiş diyelim, o kadar eşya parçalanmış evin içinde, bir kişi bile o sesleri duyup neler oluyor diye merak etmemiş mi? Böyle bir şey olabilir mi hiç? Bu size mantıklı geliyor mu gerçekten?''

Can, Yaman'ı sakinleştirecek net bir cevabı olmamasına rağmen tüm sakinliği ile cevap verdi;

''Öfkelenmenizi anlıyorum ama şuna emin olun ki biz de bu olayı en az sizin kadar çözmek istiyoruz. Ekip arkadaşlarım en ufak ip ucunu bile gözden kaçırmamak için dün geceden beri çalışıyor. Kriminal ekip olay yerinde bulabildiği tüm izleri toplarladı. Komşuların tamamıyla konuşuldu. Dediğiniz gibi sesler duymuşlar ama çok uzun sürmediği için önemsemişler. Merve hanımın dairesi apartmanın en üstü katında, bu yüzden alt katlara çok ses gitmemiş. Onun dairesinin olduğu kattaki diğer daire sakini bir süredir yokmuş. Alt katında ki yaşlı kadınsa kulağı az işiten biriymiş ve hiç bir ses duymadığını söylemiş. Diğer daire sakinleri ise gece geç geldik veya bir şey duymadık ve  görmedik dediğinde görgü tanığı ile ilerleme şansımız sıfırlandı. Şu an evin yakınlarındaki tüm kayı yapan kameralara ulaşmaya çalışıyoruz ancak pazar günü olduğu için biraz zor oluyor. Yarın mesai saatinin başlamasıyla biraz daha hızlı ilerleyebiliriz diye düşünüyorum. Kamera kayıtlarında mutlaka bir şeyler çıkacaktır.''

Son sözünü Cüneyt'in gözlerinin içine bakarak söylemişti. Cüneyt yıllardır tanıştıkları ve uzun bir süredir dostum diyebileceği Can'ın sözlerinin haricince bakışlarıyla da ona suçluyu bulacaklarını inancını vermeye çalıştığını fark edebiliyordu.

''Ben suçlunun mutlaka yakalanacağına eminim ama ne kadar hızlı yakalanırsa o kadar iyi olur. Bizim yapabileceğimiz bir şey var mı Can?''

''Tek yapabileceğiniz birinden şüphelendiğinizde veya başka bir tehlike anında bize haber vermeniz. Diğer türlü bir müdehalede dosya içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Ben de Merve hanım için en iyisini istiyorum inanın. Bir önceki saldırı ile bağlantılı olma olasılığı akla gelse de bu pek mümkün değil.  Suçu işleyen şahıs kontrollü salıverildi ancak sivil bir arkadaşımız onu sürekli takip ediyordu. Bu yüzden iki davayı birleşiremiyorum ancak içindeki his iki saldırının birbiri ile bağlantılı olduğunu söylüyor.''






Sarı ŞövalyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin