Sevgili günlük ,
Evet sana yine Poyrazı anlatacağım , sıkılmıyorsun değil mi? Anlatabildiğim bir tek sen varsın zaten sende olmasan içime ata ata kanser olacağım. Neyse ben anlatmaya başlayayım. Bugün ailelerimiz yemeğe gittiği için biz evde tek kaldık ve yemek yaptık. Bana o kadar yakın kı bu çok mutlu ediyor ama kardeşi olarak gördüğü gerçeği de canımı çok acıtıyor. Yapabileceğimiz tek şey olduğu için makarna yapmaya karar verdik , daha doğrusu ben makarna yapacaktım o da içecek , masa hazırlama gibi işleri halledecekti. Yemek yaparken şarkı dinlediğim için dalmıştım , bir anda geldi ve belime sarıldı. İşte o an ki huzuru hiç hissetmemiştim ben , bütün güzel duygular o an midemde toplanmıştı sanki kelebeklerden hiç bahsetmiyorum bile. Öyle kaldığımı fark edince sarsıp ‘’Korkuttum mu?’’ dedi bi insan bu kadar masum olamazdı. Gülerek hayır dalmışım sadece dedim ama unutamadığım bir şey vardı ki eli hala belimdeydi ve bana sarılıyordu. Tamam bu ilk sarılışı değildi belki ama her seferinde ilkmiş gibi mutlu oluyordum. Yemeği ve masayı hazırlayıp oturduk. Yemek yerken yüzüme ketçap bulaşmış olacak ki eliyle dudağımın kenarını sildi , ben ben yine öylece kalmıştım. Her hareketi kendine daha çok aşık ediyordu. Yemek yedikten sonra film izlemeye karar verdik. Lol filmini izlemek istediğimi söyledim çünkü konusu bize benziyordu tek bi eksiklik vardı bizim masalımızın güzel kısmı henüz başlamamıştı ve belki de hiç başlamayacaktı ama bildiğim tek şey hiçbir zaman umudumu kesmeyeceğimdi. Filmi açtık ve yatağına geçtik ben oturdum o da dizime uzandı , en sevdiğim buydu işte. Bazen masalımızın başlamadığına seviniyorum , belki ona bu kadar yakın olamazdım , belki masalımız bitebilirdi. Ama şuan ona o kadar yakındım ki bu bütün soru işaretlerini siliyordu kafamdan , sadece ona odaklanıyordum , sadece onu sevmeye devam ediyordum. O filmi izledi , ben onu izledim ama onun bundan hiç haberi olmayacaktı. Yüzünün bütün hatlarını ezbere biliyordum resmen , gülüşü kadar güzel bir şey yoktu bu dünyada emindim. Saçlarıyla oynanınca uyuya kalırdı ve ben bunu unutup saçlarıyla oynamıştım. Film bittiğinde o da mışıl mışıl uyuyordu. Bir insan bu kadar mı güzel uyuyabilirdi? Küçük bir bebekten daha masumdu şuan , hafif kıvrılmış dudakları , uzun kirpikleri... Adeta benim için yaratılmıştı ama benim olamıyordu , bir engel vardı. O uyurken 1-2 saat onu izledim hiç kımıldamadan , tam o sırada kapı çaldı ki ben bunu istemiyordum yinede istemeyerek kapıyı açmak için doğruldum zaten bu Poyraz’ın uyanması için yeterli olmuştu , uykusu hafifti. Kapıyı açtım ve o nefret ettiğim yüzü gördüm. Bu Poyraz’ı seven kızdı , Poyraz’ın onu o kadar terslemesine rağmen hala buraya gelecek yüzü bulmasına şaşıyorum. Beni görünce yüzü asıldı tabii beni daha önce görmemişti artık kendimi tanıtmanın vaktiydi bence. Sen kimsin diye sorar gözlerle bakarken Poyraz geldi ve o beni 3. kez kendimden geçiren cümleyi kurdu.
‘’Kim gelmiş sevgilim?’’
Birkaç dakika yüzüne mal mal baktıktan sonra oyun oynayacağımızı fark edip –tabii benim de çok işime gelecek bi oyun- beline sarılarak cevap verdim.
‘’Bilmiyorum hayatım , arkadaşın sanırım.’’
Kızın gözleri dolmuştu çokta umrumdaydı yüzsüz yavşak. Koşar adımlarla merdivenden inip uzaklaştı. Ama biz hala aynı konumdaydık , fark ettirmeden kokusunu içime çektim o aşık olduğum kokusunu…
Saçlarımdan öpüp ‘’Minik oyunuma yardım ettiğin için teşekkür ederim sevgilim.’’ dedi gülerek , bende gülümseyerek ‘’Ne demek canım , her zaman.’’ dedim ve ayrılarak odasına geri döndük.
‘’Ben uyumuş muyum yine ya?’’
‘’Aynen farkında olmadan saçlarınla oynamışım kusura bakma.’’
‘’Sorun değil yastığım bile dizlerin kadar rahat değil.’’
‘’Bak sen , öyle miymiş?’’
‘’Öyleymiş valla.’’
‘’Ne güzel rahatsa.’’
‘’Sevgilin veya kocan olacak erkek çok şanslı ama seni başkasına kaptırır mıyım bilemiyorum.’’ dedi en son gülerek bu çocuk bugün beni mutluluktan öldürmek için görevlendirilmiş olmalıydı.