Sevgili günlük ;
Poyraz’ın anne ve babası kavga ettiğinden beri hep yanındayım , zaten hep yanındaydım ama bu ara daha çok yanında olmaya çaba gösterdim. Anne ve babasının durumu iyiye gidiyordu uyanmışlardı sadece kontrol için yoğum bakımda tutuluyorlardı. Doktorun bize yaklaştığını görünce hepimiz yanına gitmiştik.
‘’Annem ve babam iyi mi doktor?’’
‘’Annen ve baban çok iyiler delikanlı. Öyle bir kazadan sağ çıkmaları gerçekten şanslarına bağlı bir olay çünkü kazaları kolay bir kaza değildi. Gün geçtikçe daha iyi oluyorlar biz de yarın normal odaya çıkarmayı düşünüyoruz.’’
‘’Peki onları görebilir miyim?’’
‘’Buna izin verebilirim ama kısa bir görüşme olmalı.’’
O sevinçle Poyraz doktorun izin verebilirim diyişinden sonrasını dinlemeden yanımızdan fırladı. Onun mutlu olması ve durumlarının iyiye gitmesi beni de mutlu etmişti. Hatta hastanede bekleyen herkes mutlu olmuştu.
Poyraz yoğun bakıma girdiğinden beri çok mutluydu , hastanenin içinde tur atıp duruyordu. Hepimiz yarını iple çeker olmuştuk çünkü yarın büyük gündü. O sırada Poyraz yanıma geldi.
‘’Ya Yağmur benim biraz işlerim varda beni soran olursa idare eder misin?’’
‘’Nereye gidiyorsun?’’
‘’Bi arkadaşımın yanına gitmem gerek.’’
‘’Hangi arkadaşın?’’
‘’Bi kız işte boşver şimdi onu da idare edebilir misin sen?’’
‘’Ederim tabii git sen.’’
‘’Tamam biraz telefonumu tutsana geliyorum hemen.’’
‘’Tamamdır.’’
Bu Allah’ın bana al karıştır öğren deme şekliydi sanırsam. Telefonunu açtığımda ilk defa ikimizin resmi yerine bir kızın resmi vardı. O an beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Daha önce sevgilisi olmuştu ama hiç birini telefonunun ekranına koyacak kadar sevmemişti , günlük olmuştu hepsi de. Bu gerçekten ciddi gibiydi. Mesajlarına girip baktım son mesaj ‘’Balım’’ diye kayıtlı birinden gelmişti mesajda ‘’Ne zaman geliyorsun sevgilim?’’ yazıyordu. Bu gerçekten canımı çok acıtmıştı ama Poyraz’ın bir suçu yoktu sevdiğimi bilmiyordu ve beni sevmiyordu sevgilisi olması çok fazla normaldi. Son girilen uygulamaları kapatıp telefonu sandalyeye koydum.
‘’Nerede telefon canım?’’
‘’Sandalyede.’’
‘’Tamam hadi ben kaçtım ne zaman gelirim bilmiyorum öptüm.’’ Diyip yanağımdan hızlıca öpüp gitti.
O an düşünmeye başladım. O sürekli hayatına yeni insanlar alıyordu ama benim hayatımda bir tek o vardı. Belki de arkadaş edinmeliydim ama bahsettiğim arkadaş Poyraz’ın yerini dolduracak biri falan değildi sevgilisi var diye vazgeçen kızlarda değildim sadece bir arkadaş istiyordum. Sonra bu fikri daha sonra düşünürüm diyip kafeteryaya doğru ilerledim. Önüme bakmamış olacaktım ki birine çarpıp sıcacık kahvenin üzerime döküldüğünü hissettim. O an ki acıyla çığlık atıp kendimi arkaya attım. Tam o sırada biri sürekli özür dilerim diyerek üzerimi silmeye çalışıyordu. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Kumral , yüzünde hiç kusur olmayan ve yüz hatları mükemmel denilecek kadar güzel olan bir çocukla karşılaşmıştım. Hani derler ya ‘’Allah bunu boş zamanında yaratmış’’ diye heh işte bu çocuk onlardandı. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.
‘’Önüne baksana gerizekalı.’’
‘’Gerçekten özür dilerim ama sen önüne bakmadan geliyordun.’’
‘’Olabilir beni uyarabilirdin.’’
‘’Tamam şuan kız tribi yemek istemiyorum iyi misin?’’
‘’Değilim , doktor musun?’’
‘’Ya kızım başıma bela mısın?’’ o an aklıma Poyraz geldi ve gözlerim dolmuştu bunu anlamış olacak ki tekrar konuştu.
‘’Ya biraz ağır bir cümle mi oldu?’’
Sinirlenip kolumdaki elini itip lavaboya ilerledim. Arkamdan gelip tekrar özür dilemeye devam ediyordu ki bi anda kendine doğru çekti ve kendimi ona sarılırken buldum. Şuan ona sarıldığıma mı yanayım yoksa karşımızda bize bakan Poyraz’a mı?