"Merhaba günlük..."

36 2 7
                                    

Merhaba günlük , ben Poyraz. Sanırım seninle geç olsa da tanışabildik. Bu cümleleri yazarken biraz zorlanıyorum çünkü gözyaşlarım görmemi zorlaştırıyor. Senin Yağmur için çok önemli günlüğü tamamen okuduğumda anladım , bana bile söylemediği hastalığını sana söylemişti ve seni benden bile saklamıştı. Keşke şuan yanımda olsa ve bu günlüğü okuduğumda biraz vicdan azabı çeksem bile mutluluktan ona sarılıp ağlasam. Bu pişmanlık çok iğrenç bi duygu biliyor musun günlük? Düşünsene bir insan sana aşık ve sende ona aşıksın ama bir insana bağlı kalmaya korktuğun için bunun için çok geç kalıyorsun. Oysa ki o insan seni o kısacık ömründe hiç pes etmeden bekliyor ama sen o kadar geç kalmışsın ki o kısacık ömrü sen ona doyamadan bitiveriyor. Bak iste bu pişmanlığın hissini hiçbir kelime açıklayamaz. Evet ben hak ettim o saçma gururum yüzünden ona hasret kalmayı ama o , bu kadar sabredip bana doyamadan ölmeyi hak etmedi günlük.

-1 YIL ÖNCE-

İkimizinde en sevdiği şey olan sahilde oturuyorduk ve bana dönüp "Benim tek hayalimdin." dedi ve sonra ekleyerek "Sana kavuştuğuma göre artık gönül rahatlığıyla cennete gidebilirim." dedi. Ölümden bahsetmesi beni korkutmuştu ve kızarak "Ölümden bahsetmek yok , daha yaşayacağımız binlerce hayalimiz var." dedim. Bana bakarak gülümsedi ve daha sonra sarıldı. Ama bu sarılma normal değildi , sanki veda eder gibiydi. Karşılık verdikten sonra geri çekilerek yüzüne baktım anlamak istercesine , sonra tekrardan gülümseyip dizime yattı. Fazla üstünde durmadan saçıyla oynamaya başladım , ve dalgaların sesi eşliğinde sevdiğimle huzur bulmuştum. Hala dizimde yatarken sakin bir şekilde "Eve gittiğinde çekmecemdeki günlüğü al ve oku." dedi. Meşhur günlüğünü birkaç kez görmüştüm ama daha elimi sürmeden ortalığı birbirine katmıştı. Bu dediğine şaşırarak "Hani şu elimi sürmeden ortalığı birbirine kattığın mı ? Hem eve gittiğinde ne demek , gittiğimizde demek gerekiyordu." dedim ama içimdeki kötü his git gide büyüyordu. Sesini çıkarmadan dizimde yatmaya devam etti daha sonra dizimde bir ıslaklık hissettim. "Ağlıyor musun sen yoksa?" bir süre beklemiştim ama ses gelmemişti. Kafasını benim hizama doğru kaldırdığımda ise dizimdekinin gözyaşı değil kan olduğunu gördüm. Telaşla kafamı çevirdiğimde ise Yağmurun ağzından kan geldiğini ve baygın olduğunu fark ettim. Hızla kucağıma alarak arabaya taşıdım ve arabayı en yakın hastaneye sürdüm. Yağmur'un beyin kanaması geçirdiğini ve ameliyata alacaklarını söyledir. 8 saatin sonunda beklemekten çıldıracak duruma gelmiştim ama Yağmur'un ameliyatı hala bitmemişti. Yağmur'u herkes severdi ve ameliyathanenin önü hiç boş kalmamıştı bu 8 saatte. En sonunda doktor ameliyattan çıkınca koşarak yanına gittim. "Nasıl durumu doktor bey?" Doktor yüzüme birkaç dakika bakıp tepki vermemişti tam kötü bişey olduğunu düşünecekken konuşmaya başladı. "Şuanlık konuşmak için erken , elimizden geleni yaptık ve şuan sıra onda. Ancak 48 saat içinde uyanıp uyanmaması sonucunda net bir şey söyleyebiliriz."
Benim Yağmur'um güçlüydü , uyanabilirdi.
Tam 48 saat boyunca birkaç saatlik uykularla durarak yoğun bakımın önünden ayrılmadım , arada bir giriyor onunla konuşuyordum herşeyin geçeceğini söylüyordum. Artık 48 saat dolmuştu ama Yağmurdan hiçbir gelişme yoktu. Doktorlar bitkisel hayata girmiş olduğunu ve artık bir karar vermemizi istediler. Bunu asla kabul edemezdim , onun o güzel kalbi hala artıyorken nasıl durdurmalarına izin verebilirdim ki? Ailesi hiçbir şey demiyordu fakat bütün herkese karşı çıkarak fişi çekmeyeceklerini söyledim. 1 hafta boyunca aynı o 48 saat gibi geçti , her gün yanına girip konuştum onunla , beni bırakmayacağını söyledim. Artık herkes beni ikna etmeye çalışıyordu ama kimseyi dinlemiyordum. En sonunda babası geldi ve konuştuk. Kurduğu bir cümleler kafama kazınmıştı. "Ya o cennete gittiğinde daha mutlu olacaksa? Ya gitmek istiyorsa ve biz onu zorla tutuyorsak? Ya benim güzel kızımın canı yanıyorsa Poyraz?" Benim canını yakmak isteyeceğim en son kişi Yağmurdu. Biraz düşündükten sonra babasına hak vererek onların karar vermesini söyledim. Onların da içi kan ağlayarak fişi çekmelerini söylediler. Ve benim meleğim artık gerçek bir melek olmuştu.

Yine 1 yıl boyunca gidebildiğim kadar mezarına gidip onunla konuştum. Bugün tam bir yıl oldu. O kadar dağılmıştım ki bana o en son kurduğu cümle olan günlüğünü unutmuştum. Bugün aklıma geldi ve okudum. Kendime bir yemin ettim ve sevdiğime kavuşmama engel olan o birine bağlı kalma korkumu hiçe sayarak ömrümün sonuna kadar sadece Yağmuru seveceğim. Kimseyi hayatımda sokmayacağım ve bir gün Yağmurun yanına gidip kaldığımız yerden devam edeceğiz. Seni çok seviyorum sevgilim , en kısa zamanda sana kavuşmak dileğiyle...

*Biliyorum çok uzun zaman sonra yeni bölüm yazdım aslında yeni ve son bölüm. Hikayeyi yarım bırakmak istemedim ve devam da edemeyeceğim için bitirmek istedim.*

POYRAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin