Bölüm 26🔗
Çantamı sınıfa bırakıp kendini koridora attım. Bahçeye çıkacaktım çünkü bugün okula erken gelmiştim ve sınıfta muhatap olduğum kimse yoktu. Esma daha gelmemişti. Barış da bugün kendini halsiz hissettiğini söylemiş ve evde kalmayı tercih etmişti.
Emre de ortalarda gözükmüyordu.
Dudaklarımı büzerek koridor boyunca yürümeye başladığımda, karşıdan gelen Buğra'ya kaydı gözüm. Yüzüme bakmadan yürümeye devam ettiğinde tam yanımdan geçecekken kolundan tutup onu durdurdum.
"Ne oldu?" dedi sakince fakat hâlâ yüzüme bakmıyordu, başını yana doğru çevirmişti.
"Bana bak." dedim sessizce.
"Aşkın, acelem var. Ne oldu söyle,"
Oflayarak çenesini tutup yüzünü bana doğru çevirdiğimde gözlerim büyüdü. Yüzü mahvolmuş hâldeydi.
"Yüzüne ne oldu senin?" dedim kaşlarımı çatarak. Karşılık olarak elimi çenesinden uzaklaştırdı.
"Geçen günkü kavgada oldu, yok bir şeyim."
"Yalan söyleme." diyerek üsteledim. "O gün bu kadar kötü değildi yüzün, resmen morarmış." daha fazla dikkatli bakabilmek için gözlerimi kısarak yanağına yaklaştığımda kapının sert bir şekilde kapanmasıyla yerimden sıçradım. Başımı yana çevirdiğimde, Yağız bir kapıyı sertçe kapatıp sırtını bize dönerek yürümeye başlamıştı.
"Yok bir şeyim," dedi Buğra geri çekilerek. "Seninki delirdi yine."
"Nereden benimki oluyormuş?" yüzümü buruşturdum. "Saçmalama istersen. Ayrıca yüzünün Yağızla ilgisi var mı?"
"Nasılsa öğreneceksin." dedi nefesini dışarı vererek. "Biz dün basketbol maç yaptık, orada oldu."
"Durduk yere mi?" dedim kaşlarımı çatarak. "Bu Yağız manyak mı? Durduk yere niye vuruyor sana? Bana bak Buğra, kışkırtacak bir şey mi yaptın?"
"Aman hemen de koru sevdiceğini," dediğinde göz devirdim. Ne kadar inkar edersem edeyim Buğra inatla devam ediyordu. "Aşk böceği oldun iyice. Evet sanırım bir şeyler söylemiş olabilirim."
"Ne gibi?"
"Seni öpmek gibi." dediğinde "Ne?" diyerek çığlık attım. "Lan ne diyorsun sen?"
"Kızım bir sakin ol!" dedi kaşlarını çatarak. "Üvey kardeşimi öpecek kadar kafayı yemedim. Yağız'ı deli etmek için dedim."
"Sana inanamıyorum," dedim gözlerimi kısarak. "Ayrıca siz düşman değil misiniz ya, ne diye maç yapıyorsunuz?"
"Yağızla bir iddiaya girdik, senin üzerinden." dediğinde kalbim tekledi. "O kazanırsa senden uzak duracaktım, ben kazanırsam seninle bir yemeğe çıkacaktık."
Ufak bir küfür savurup yanından geçecekken kolumu sıktı. "Nereye?"
"Cehennemin dibine!" dedim bağırarak kolumu geri çekip. Çevik hareketimle geriye doğru sendelenirken koşar adımlarla yürümeye devam ettim. Yağız bana böyle bir şeyi nasıl yapardı? Hadi Buğra pislik yapmaya bayılıyordu, peki Yağız?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAH MAT [tamamlandı.]
Teen Fiction[tamamlandı.] Satranç oynar gibi ustaca hamleler yaparak birbirini alt etmek için uğraşan Yağız ve Aşkın kendilerini bir anda bitmek bilmeyen intikam oyunlarının içinde bulur. Her oyunun bir kazananı vardır, ikisinden biri zaferin tadını çıkaracak b...