Babam olacak adam kaldığımız yeri bulunca başka bir yere kaçtık. Yarın da şirkete gidip yararlı bir şey var mı diye bakacaktık.
Bu sefer elimi kolumu sallaya sallaya giremezdim çünkü şirketteki herkes beni tanıyordu. Youngsoo'nun fikriyle kılık değiştirecektim.
Sarı uzun bir perukla giyim tarzımı değiştirdiğimde eski halimden eser kalmıyordu. Az bir şeyle bu kadar değişmeme ben de şaşırmıştım.
Gidince Youngsoo beni kameralardan izleyecekti. Şirketin önünde arabada olacaktı ters bir durum olursa hemen kaçmamız için. Umarım olmaz.
Hayatımda yeterince heyecan var zaten. Sevmediğimi söyleyemem bazen hoşuma gidiyor aslında.
İkinci Asyalı Marvel kahramanı gibi hissediyorum kendimi.
asyalı ilk marvel kahramanı çok iyi değil mi benim çok hojuma kaçtı da siz ne düşünüyorsunuz
Düşündüğüm şeyle hafifçe tebessüm edince Younsoo gülerek bana döndü "Ne düşünüyorsun?"
Gülümsemem genişlerken cevapladım "Kendimi Marvel kahramanı gibi hissediyorum."
Küçük bir kahkaha attı "Neden?"
"Hayatımda onlar kadar heyecan olduğunu düşünüyorum. Öyle değil mi? Şu anda yıllarca baba dediğim adamdan intikam almak için şirketine açık aramaya gidiyorum. Ne ironik ama."
Bu sefer kahkaha atma sırası bendeydi. Elini yumruk yapıp kaldırdı "İyi bir takımız."
Bende yumruğumu onunkine hafifçe çarparken kafa salladım.
💙
"Yanında oturan kim sence? Kardeşi falan mı?" demişti Seugmin arkada oturduğu koltuktan.
Taramayı geçtikleri için ruh eşini onlara gösterebiliyordu Felix. Bilmediği için omuz silkerek konuştu "Bilmem. Belki de sevgilisidir."
Bu sefer Jeongin sormuştu "Ama ruh eşi sensin."
Felix'e kalmadan Chan cevap vermişti ona "O daha bunu bilmiyor. Ayrıca bilse bile ruh eşi diye sevdiğinden hemen vazgeçecek değil ya."
Jisung araya girdi "Hemen kızın sevgilisi yaptınız belki de kardeşidir."
Minho bir kolunu Jisung'un omzuna atarken konuştu "Arkadaşı da olabilir. Sevgili olmak zorunda değiller ya."
Jisung, Minho'nun omzuna attığı elini tuttu ve cevap verdi "Sanmıyorum. Neden biri bu kadar tehlikeli bir konuda bir kıza yardım etsin ki?"
Felix yorum yapmadan sessizce kocaman televizyon ekranını izliyordu.
Ekran bir bilgisayara kablolarla bağlıydı. O bilgisayar da diğer vericilere, kameralara ve kablolara...
Changbin hemen konuyu değiştirdi "Babası kim acaba. Neden araları bu kadar bozuk?"
Felix ekrandan gözlerini ayırmadan konuştu "Küçük bir sorun olsaydı bu kadar ileri gitmezdi. Yıllarca baba dediğim adam dedi. Önemli bir sorun olmalı."
Hyunjin yerinde kıpırdandı "Evinden ne zaman ayrılmıştır ki?"
"Bence uzun zaman olmuş. Baksana alışmışlar bu hayatlarına." dedi Chan oturduğu koltukta bacak bacak üstüne atarken.
Yol Felix'e tanıdık gelince sandalyede ileri doğru gelip yakından baktı. Gözleri kocaman açıldı ve arkasında ruh eşinin evinden ne zaman ayrıldığını tartışan grup arkadaşlarına dönüp hızla konuştu "Burası bizim şirket!"
Bağırmasıyla hepsi birden ona döndü. Hemen ekranı incelemeye başladılar. Birkaç onaylayan mırıltı ve şaşırma nidasından sonra Hyunjin ve Seugmin koridordaki büyük cama koştular.
Kapı açık kaldığı için onları duyabiliyorlardı. Hyunjin'in koridordaki bağırma sesi yankılandı "OHA!"
Seugmin hızla geri dönüp konuştu "ŞİRKETİN ÖNÜNDEN GEÇİYORLAR!"
Bütün grup odadan hızla çıkmaya çalışınca kapıda sıkıştılar. Felix aralarından sıyrılıp cama yanaşınca gördü gözden kaybolmakta olan aracı.
»»————— ★ —————««
kim sizce Kangdae'nin sözde babası?
keko felix ehehe
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret Stalker
Fanfiction"Sıradan bir yaşam sürmeyi bende isterdim. Sıradan olmasa da bu kadar tehlikeden uzak. Belki ben de ünlü olsam güzel olabilirdi hayatımız."