Teddy Lupin

360 15 41
                                    

Uzun bir zaman en sevdiğim karakterin Teddy olduğunu söylemiş miydim?

Biraz rastgele oldu ama az çok memnunum. Umarım beğenirsiniz



Yoğun bir Öğrenci Başkanı gününden sonra kendini zar zor taşıyabilmişti ortak salona. Yorgun olduğu için tıklattığı ritim şifreye uymamış ve Hogwarts'ın nasıl işlediği belli olmayan sistemi sayesinde başından aşağı sirke dökülmüştü. 

Şimdi tüm bina arkadaşlarının ters bakışları ve burun karıştırmalarına rağmen eski puflardan birine uzanmış, gözlerini kapatıp sadece nefes alıyordu.

Böyle zamanlarda, çok yorgun olduğu zamanlarda yapmayı en çok sevdiği şey ya Victoire ile konuşmak ya da Harry'e yazmak oluyordu ama şu an ikisi için de enerji sarf edemeyecek kadar yorgundu.

Teddy Lupin oldukça yaramaz, aktif bir çocuktu. Öğrenci Başkanı olduğu halde bundan vazgeçmemiş, profesörleri yer yer seçimlerinden sorgulatmıştı. Yaptığı her şeyin bir nedeni olmazdı genelde, canı sıkıldığı için ya da yapması zevkli olduğu için yapardı.

Şimdi de bir şeyler yapmak istiyordu, yoksa düşüncelere dalacaktı ve düşüncelere dalmak hiçbir zaman zevkli olmuyordu.

Sirke kokan ellerini yüzüne kapattı. Belki koku dikkatini dağıtırdı..?

"Teddy, Potter seni sordu. Haber vereyim dedim." Bir alt sınıftan bir çocuk konuştu.

"Sağol John." Teddy tüm yorgunluğuna rağmen kalktı. Sirke kokusunu atabilmek adına odasında hızlı bir duşa girdi ve anneannesinin ördüğü kazaklardan birini üzerine geçirdi. Saat geç olduğu için Öğrenci Başkanı armasını da yanına alıp salondan çıktı.

Teddy Gryffindor kulesine gitmekten nefret ediyordu. Neredeyse tüm yakınları orada olmasına rağmen Gryffindor binası ona soğuk ve uzak gelirdi. O ve mavi kullandığı saçları binanın altın-kırmızı estetiğine uymuyordu, Teddy Gryffindor'a ait hissetmiyordu.

Belki de şapka o yüzden onu Hufflepuff'a koymuştu. Slytherin olmadığı kesindi, Ravenclaw olacak kadar zeki ve çevik olduğu da söylenemezdi; Gryffindor'a karşı küçüklüğünden gelen bir uzaklık vardı ama Hufflepuff.. Garip bir sıcaklık veriyordu.

"Mmm Teddy, naber?" Portrenin onunla flörtleşmesine alışıktı. Bir kolunu duvara yaslayıp yüzünü portreye yaklaştırdı.

"İyiyim Madam, siz?" Şişman Kadın nereden bulduğu bilinmeyen bir yelpazeyle suratını kapatıp güldü.

"Ben de iyiyim, çok iyiyim hatta." Teddy doğrulup pelerinini silkeledi.

"Pekala o zaman madam, öküz boynuzu." Şişman Kadın yelpazesini indirip dudaklarını büzdü. "Yine benim için gelmedin değil mi? O veela için geldin." Teddy, Şişman Kadın'ın bir hakaret gibi konuşmasına karşın gülümsedi.

"Dehşet güzellikte olduğunu sen de gördün yani?" Şişman Kadın, Teddy içeri girer girmez sertçe kapandı. Portrenin hareketlerine güldü.

"Teddy!" James Sirius onu görür görmez oturduğu koltuktan kalkıp koştu.

"Ne oldu Jamie? Beni sormuşsun?"

"Şimdi sana bir şey diyeceğim ama kızmayacaksın tamam mı?" Teddy kaşlarını çattı.

"Ne yaptın James?" James Teddy'nin koluna tutundu.

"Gerçekten bilerek yapmadım, antreman yapıyorduk bir şey denemek istedim çat diye kırıldı bak yemin ediyorum bil-" Teddy endişeyle vaftiz kardeşinin kolundan kurtulup onu tuttu.

Harry Potter OneShotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin