Taslaklarda çürüyen bir giriş daha, hiçbir şey yazacak gücüm olmadığından en azından büyücü evreniyle ilgili bir şey paylaşayım dedimİyi okumalar!
"Feri acele et! Geç kalıyoruz!" Gergin kız arkadaşına seslendi. Saat sekiz buçuk olmuştu ve onlar okula minimum yarım saat uzaklıktalardı, tabi bir de trafiği göz önünde bulundurursa bir saatten az yolları yoktu.
Ve okul saat onda kapıları kilitliyordu.
"Geldim Meda çatlama ya!" Sarışın kız, uzun saçlarını yine bulduğu rastgele bir şeyle tutturmuştu, bu sefer o, asası olmuştu.
"Geç kalırsak görürsün çatlamayı, haydi." Meda ve Feri, iki çocukluk arkadaşı, beraber kapıda onları bekleyen arabaya bindiler.
Normalde her yıl kendi ebeveynleri okula götürürdü onları ama bu sene Esil Azamoğlu, yani Firuze'nin annesi bir iş için yurt dışına çıkmışlardı ve Meda'nın babası da onunla gitmek zorunda kalmıştı.
Köprüye yaklaştıklarında Firuze oturduğu yerden öne yaslandı, Üsküdar'a dönmek üzere olan şoförü durdurdu.
"Karşıdan girelim mi? Her sene her sene sıkıldım."
"Ama Firuze Hanım, saatiniz geliyor." Meda doğrulup arkadaşının kolunu tuttu. "Feri geç
kalacağız." Ama Firuze'nin umrunda değildi. Yine de şoföre karşıya geçmesini söyledi.Kendini bildi bileli İstanbul'da yaşan Firuze, okula başlayalı hep Üsküdar'dan geçerdi okula. Halbuki İstanbul'un her yeri, her binası okula bağlıydı. Neden bir tanesiyle kısıtlasaydı ki kendini?
Meda sürekli saatine bakarak yavaş yavaş tükenen dakikaların stresiyle dudaklarını yerken Firuze köprüden boğazı seyrediyordu. Her geçişinde aynı hayranlıkla hiç sıkılmadan yapardı bunu.
"Al!" Meda köprünün sonuna varır varmaz kızdı. "Trafik var işte!"
"Merak etmeyin, bu köprü çıkışı trafiği. Açılır birazdan." Firuze gülümseyerek geri yaslandı.
"Merak etme Meda, geç kalmayacağız söz veriyorum." Meda itiraz edecekti ki vazgeçti, bir polemiğe girerek can sıkmanın bir manası yoktu.
"Bir dahaki sene, ya da ne bileyim mezun olmadan, bir kere de diğer binalardan girelim." Firuze arkadaşına döndü. "İstanbuldakileri demiyorum ama Karadeniz falan diyorum."
"Ne gerek var ki? Ayağımızın altında bir sürü giriş varken bir daha uçakla oralara gidip oradan girmenin ne manası var?"
"Merak etmiyor musun nasıl olduğunu?" Meda omuz silkti. "Aynıdır, giriyorsun. Saat geliyor ve kapıyı kilitliyorlar. Bu kadar." Başka bir konuşma geçmedi aralarında, iki zıt camdan dışarıyı seyre daldılar.
"Hanımlar, geldik bu arada." Şoförün konuşmasıyla birbirlerine baktılar. Meda uzanıp kızın kafasından asasını çıkarttı.
"Kıracaksın yine." Firuze göz devirip ofladı. "Bir kereydi o, daha olmaz!" Meda gülerek kapıyı açtı ve aşağı indi. Firuze de diğer taraftan inmiş ve aynı anda bagajdan eşyalarını almışlardı.
"Yardım edeyim mi?" Firuze şoföre gülümsedi. "Gerek yok, teşekkür ederiz." İki kız okula girişleri olan Mısır Çarşısı'na yürürken Meda tanıdık bir yüz gördü.
"Feri, Lokman Hoca orada." İki kız gelecek öğrencileri bekleyen hocalarının yanına gittiler.
"Firuze? Meda? Siz Üsküdar'dan girmiyor muydunuz?" Meda gözleriyle Firuze'yi işaret etti.
