"Sadie, ne oluyor?!"diye sordum, endişeyle.
"Herkes birbirine girdi!"dedi.
"Düzgün anlat!"dedim.
"Millie ve Finn kavga etti, Millie'ye ulaşamıyoruz!"dedi. "Finn kafayı yedi burada, Gaten ve Caleb'le atışıyorlar sürekli!" derin bir nefes aldı. "Her an kan dökülebilir!"
"Bekleyin geliyoruz."dedim, ve telefonu kapattım. "Noah çabuk kalk, eve gidiyoruz."
"Ne oluyor?"diye sordu.
"Vakit yok, çabuk."dedim, ve stüdyodan çıktım. Noah'ın motoruna bindiğimde o da çok geçmeden gelmiş ve motoruna binip, eve sürmüştü. Eve geldiğimizde hemen motordan indim ve eve koşup, kapıyı çaldım. Kapıyı ağlayan Sadie açtı ve bana sarıldı.
"Götür beni şu gerizekalıların yanından."dedi, ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olurken. Ona kollarımı sardığımda, Noah bizi es geçerek içeri girdi.
"Sen şimdi odana çık,"dedim, onu kendimden uzaklaştırıp yüzüne bakarak. "Söz veriyorum onlarla konuştuktan sonra seni götüreceğim."
Başını salladı ve merdivenlerden çıkıp, odasına ilerledi. Salona doğru ilerlediğimde Caleb bir yerde, Gaten bir yerde, Finn bir yerde birbirlerine demediklerini bırakmıyorlardı. Noah aralarından çekilse büyük ihtimalle, birbirlerine zarar vereceklerdi. Hatta aralarında Noah olmasına rağmen birbirlerinin üstüne yürüyorlardı.
"Kendinize gelmek için on saniyeniz var!"dedim, sinirle.
"Sen niye karışıyorsun?!"diye sordu, Finn öfkeyle. "Daha geleli ne kadar oldu da, bize karışabileceğini sanıyorsun?! Kendini bir şey mi sanıyorsun?!"
Finn bunu demesiyle, çocuklar şok olmuş bizi izliyordu.
"Ben,"dedim, Finn'in üstüne yürüyerek. "Kendimi bir şey sanmıyorum." işaret parmağımla göğsüne vurdum. "Kendini bir şey sanan, sensin. Hayatımda gördüğüm en aptal insansın. Çakma sevgilin gitti, en yakın kız arkadaşın üçünüzden de nefret ediyor, en yakın iki erkek arkadaşın sana o kadar sinirli ki, diğer yakın erkek arkadaşın da içten içe sana sinirli, ben senin sadece birkaç haftadır tandığın kız sana duyduğum öfke seni öldürmeye bile yeter. Ama biliyor musun, sen hiçbir şeye değmezsin. Çünkü sen iki yüzlü, yalancı, düzenbaz birisin."
Sinirle yanından ayrıldım ve üst kata Sadie'nin odasına çıktım.
"Sadie eşyalarını topla."dedim.
"Nereye?"diye sordu, ağlamaktan sesi boğuk çıkarken.
"Gitmek istemiyor muydun, bizde gidiyoruz."dedim, ve odasından çıkıp kendi odama geçtim. Millie'yi aradım ve telefonu hoparlöre alıp, yatağımın üstüne koydum. O sırada eşyalarımı valizime dolduruyordum. Telefon birkaç saniye sonra açıldı.
"Alo,"dedi, Millie titrek çıkan sesiyle. "Almira ben pek iyi değilim, sonra konuşalım."
"Millie sana atacağım konuma gel."dedim.
"Ne oluyor?"diye sordu, burnunu çekerken.
"Finn..."dedim, başka bir şey demeyerek.
"Eşyalarımı toplar mısın?"diye sordu. Anlamıştı, sadece bir kelimeyle...
"Tabi ki, konumu birazdan atıyorum."dedim.
"Tamam."dedi, ve telefonu kapattı. Hazır olan bavulumun fermuarını çektim ve Millie'ye konumu gönderdim. Daha sonra odasına gidip, yatağının yanında duran valizine eşyalarını doldurdum. İşim bittiğinde, Sadie'nin de işi bitmişti. Beraber bavullarla aşağıya indiğimizde, Noah bizi durdurdu.
"Nereye gidiyorsunuz?"diye sordu.
"Taşınıyoruz."dedim.
"Kızlar yapmayın lütfen."dedi, Caleb.
"Kızlar saçmalamayın, giderseniz magazinciler bir terslik olduğunu anlayacak."dedi, Finn. "Uğraştığımız her şeyde yerle bir olucak."
"Senin uğraştığın her şeyin ben..."dedim, ve dudağımı ısırarak kendimi susturdum.
"Bundan sonra mümkünse sadece setlerde görüşelim."dedi, Sadie soğuk bir tavırla. Ne dediler bilmiyorum ama Sadie böyle bir kız değildi. Kırılsa bile böyle yapmazdı, tabi onu parçalamadılarsa...
Tam kapıdan çıkıcakken, Noah elinde ki araba anahtarını elime tutuşturdu.
"Arabamı alın, Sadie'ye sakın sürdürme tamam mı?"diye sordu.
"Tamam."dedim, ve evden çıkıp bavullarımızı Noah'ın arabasının bagajına yerleştirdik. Daha sonra da yerlerimize geçtik ve Millie'ye attığım konuma sürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stranger Things | Yeni Üye
FanfictionStranger Things'in dördüncü sezonuna son anda yeni biri dahil olduğunda, diğerleri kızın dördüncü sezonda çıkmasından rahatsız olurlar. Daha sonra ise menajerleri onlardan sevgili rolü yapmalarını ister... Cr:@kedipatisigibi