XV

740 60 88
                                    

"Tek kelimeyle; rezillik!"dedi, Finn utançla elleriyle yüzünü kapatarak. Odada bir sağa bir sola böyle yürüyordu.

"Artık sana enişte mi demeliyim?"diye sordu, Noah alayla.

"Ne yapacağız?"diye sordum. Gözlerimle yatağımda baygın yatan Millie'yi gösterdim. "Uyanmak üzere."

"Noah insan haber vermez mi ya?"diye sordu, Finn'de ona hafif kızgın gözlerle bakarak.

"Üzgünüm, biraz ısrarcı bir arkada- pardon sevgilin var."dedi, Noah eline geçen kozu kullanmakta ısrar ederek.

"Biz çıkalım, uyandığında ikiniz özel konuşursunuz."dedim, Noah'ın kolunu tutup odanın dışına sürükleyerek. Çıkmadan önce Finn'in bana minnetle baktığını görmüştüm. Odadan çıkar çıkmaz, roller değişmiş Noah beni odasına sürüklemişti.

"Senaryo çalışalım."dedi, masasının üzerinde ki kağıtları eline atarak.

"İçimden bir ses, bunu bahane olarak kullandığını söylüyor."dedim, gülümseyerek.

"Belki de..."dedi.

Kağıtları masanın üzerine fırlattı ve oturduğu sandalyede bana doğru döndü. "Hiç aşık oldun mu?"

Duyduğum soru karşısında ne şaşkınlığımı ne de kırgınlığımı gizlemek için bir hamlede bulunmadım, oturduğum yatakta kendimi biraz daha geri çekip sırtımı başlıya yasladım. Durum karşısında istemsizce kuruyan dudaklarımı araladım ve kelimeleri çıkmaları için zorladım. "Bir kere..." daha sonra kuruyan dudaklarımı dilim yardımıyla ıslattım. "Pek mutlu bitti sayılmaz."

"İstersen anlatabilirsin."dedi, anlayışla.

Tırnaklarımı uzun zamandır yemesemde, stresle dişlerimin arasına aldım. "Gerçekten ilk aşkım hala tipim olacak kadar yakışlı bir çocuktu, gerçi hala ideal erkek tipim aynı ama..." biraz duraksadım. "Masmavi gözleri, sapsarı saçları, bembeyaz teni, damarlı elleri... Bir çocuk olabilirdim ama aşkı biliyordum, yine de inanmak istemedim ben... Onu daha özel bir sıfatla beynime ve kalbime tanımak istedim, ancak gerçekten arkadaşlıktan belki de binlerce kat daha düşük seviye de bir sıfatla hem aklımda, hem de kalbimde yer ettiğini algılamam bir sene sürmüştü..." gözlerimden istemsizce akan yaşları elimin tersiyle sildim. "Arkadaşlarıma söylediğim günü hatırlıyorum, çok heyecanlanmış ve utanmıştım. Daha sonra ona aşık olduğunu bildiğim bir kız, bütün sınıfa ona aşık olduğumu söyledi. İşte o an, o an onu zihnimde ve kalbimde en yüksek makama çıkarmak için çıldıran ruhumun ne kadar da yanıldığını anladım. O sadece dalga geçmişti, canımın yandığını önemsemeden, kalbimin tuzla buz olduğunu bile bile..." bakışlarımı gözlerine çıkarttım. "Onunla ilgili anılarım pek iyi değil; göz yaşları ve kıskançlık krizleri. Ama yalan yok, gerçekten onu gördüğüm ya da sesini duyduğum zaman bile o kelebek hissini yaşıyordum..."

Ortamda kısa süreli bir sessizlik oluştuğunda, sessizliği bozdu. "Sonra..." ardından ekledi. "Sonra ne oldu?"

Derin bir nefes aldım. "Pek bir şey olmadı, iki sene boyunca ben yine ona aşıktım ama insanlar unutmuştu. İki sene sonunda, mezun olmuştuk ve ben yine ikinci kez aşık olana kadar yine ona olan duygularımı yenememiştim."

"Sadece bir kere aşık olduğunu söylemiştin."dedi, bana birkaç dakika önceki sözümü hatırlatarak.

Gözlerimin yanmasından kızardığına emin olmama rağmen bakışlarımı onun gözlerinden çekmedim. "Sadece bir kere dedim, aşık olmaktan bahsetmedim. O benim şuana kadar tek kırıklığım. İkinci aşık oluşum da sadece kendi halindeydim, onun bir şeyden haberi yoktu. Beni kıracak herhangi bir davranışı yoktu, bana karşı iyiydi, gözlerimin önünde sevgili yapmıyordu, kendi halinde bir çocuktu işte."

Birkaç adımda yanıma geldi ve yatağın ucuna oturdu. Kızaran gözlerime baktı ve mırıldandı. "Bir şey yapacağım ve lütfen beni suçlama."

Dudaklarını dudaklarımın üstünde hissettiğimde, beni öpüşüne karşılık verdim. Bunu neden yaptığını biliyordum; dudakları bir yara bandı gibiydi. Tıpkı dudaklarımı örttüğü gibi, acılarımın da üstünü örtmesi, beni iyileştirmesi için öpmüştü. İkinci aşkımın kendisi olduğunu bilmeden, beni iki aşkımında mutluluğu ve kırgınlıklarını unutturmak istercesine, iyileştirmek istercesine öptü. Nefessiz kalmak artık dayanılamaz seviyeye geldiğinde, dudaklarımı dudaklarından ayırdım.

Alnını alnıma yasladı ve dünyanın en naif ses tonu eşliğinde bir fısıltıyla mırıldandı. "Sen dünyanın en güzel kadınısın, şimdiye kadar ki acılarını unut ve bunu sakın asla unutma. O senin aklında nasıl ilk kırıklığın olarak kaldıysa, bu öpücük de sargı bezin olarak kalsın. Yaralarını güzelce sar ve kanamasına izin verme..."

Sanırım kendi yazdığım çifte düştüm...

Stranger Things | Yeni Üye Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin