Finn yere yığıldığında, çalışanlar koşarak yanına ilerledi ve onu ayıltmaya çalıştı.
"Aptal çocuk, sadece iş çıkartıyor."dedim, ve bizimkilerle baygın Finn'in yanına ilerledim. "Çıkar mısınız?"
Finn'in tepesinde ki kalabalığı kibarca kovdum ve yere eğilerek nabzını kontrol ettim. Nabzı normal atış hızındaydı, işaret parmağımla iki göz kapağını da çatım ve gözlerini inceledim. Daha sonra gözüm yaz olmasına rağmen üzerinde ki uzun kollu tişörte takıldı. Kollarını yavaşça sıyırırken, "Çalışanlar mola versin." diye mırıldandım, bize eskisi kadar yakın olmasa da yine aynı kalabalık tepemizde dikiliyordu. Noah hepsini gönderdiğinde, Finn'in uzun kollusunun kollarını dirseklerine kadar çekmiştim.
"Bunlar da ne?"diye sordu, Sadie şokla gözleri kocaman açılırken.
"Sessiz ol."dedim, ve kollarını düzeltip yüzünü biraz inceledim. "Çocuklar karavana taşıyın, gelince anlatırım."
Çocuklar ikiletmeden Finn'i karavana taşıdılar, kızlarsa onların gelmesini bekledi. Yanımıza geldiklerinde merak dolu bakışlarını bana kenetlemişlerdi.
"Öncelikle bir profesör ya da doktor değilim, ama bir hastalık yüzünden olmadığı kesin."dedim, düşünceli bir sesle. "Kolundakiler alerjik bir şeye benzemiyor, daha çok kaşımaktan dolayı meydana gelen kızarıklıklar. Göz altları mosmor yakından bakarsanız görürsünüz, gözlerinin içleri kıpkırmızı, teni solgun... Yorgunluk, stres ve uykusuzluktan dolayı bayılmış sanırım."
"Tek bir soru, madem doktor değilsin bunları nereden biliyorsun?"diye sordu, Gaten ortamda ki garip sessizliği bozmak istercesine.
"Hayatım hastane ve hastalıklar arasında geçti."dedim, bilmişçe tebessüm ederek.
"Ne yapabiliriz?"diye sordu, Caleb.
"Hiçbir şey, beslenmesine ve uyku düzenine dikkat etmesi gerek."dedim.
"Bizimle kalmıyor ki."dedi, Noah pot kırarak.
"Sizinle kalmıyor mu?"diye sordu, Millie kaşlarını anlam veremeyip hafifçe çatarak.
"Şey, kalıyor da..."dedi, Noah toparlamaya çalışarak.
"Bizden sakladınız mı?"diye sordum, kuşkuyla bakışlarımı erkeklerin üzerinde gezdirerek.
"Saklamak değil, sadece siz konusu açılsın istemiyordunuz."dedi, Caleb.
"Yine de bize söylemeliydiniz."dedi, Sadie burnundan soluyarak.
"Tartışmayı kesin, bu gece herkes ortak evde kalıyor."dedi, Gaten. Kızlarla bir şeyler söylemek için ağzımızı açtığımızda, Gaten elini kaldırıp bizi durdurdu. "Sadece bir gecelik."
(Akşam...)
"Benim için uğraşmanıza gerek yok."dedi, Finn rahatsızlık dolu sesiyle.
"Kes sesini."dedi, Millie ağzına dilimlenmiş muzlardan bir dilim tıkarak.
"İç şunu."dedim, bitki çayını Finn'in ağzına dayayarak. Ağzını araladığında bir yudum içirdim ve masaya koydum.
"Aç ağzını."dedi, Sadie elinde ki çorbadan bir kaşık alıp Finn'e içirerek.
"Durun kızlar kusucak, bir meyve, bir çay, bir çorba..."dedi, Caleb.
"Bitti zaten."dedi, Sadie elinde ki çorba kasesini masanın üzerine bırakarak. Millie çatalını dilimlenmiş yeşil elmalardan birine batırdı ve Finn'e uzandı.
"Yeterli, daha fazla istemiyorum."dedi, Finn mahcubiyet dolu sesiyle.
"Kapa çeneni."dedi, Millie ve elmayı Finn'in ağzına tıktı.
"Saat 11 oldu, doğru yatağa."dedi, Noah sağ bileğinde ki saate bakarak.
"Uykum yok."diye mırıldandı, Finn.
"Öyle bir şey yok, uyuyacaksın."dedi, Gaten.
"Millie Finn'i yatağına yatır, gerekirse uyuyana kadar yanından ayrılma."dedim. Millie başını salladı ve yanında oturan Noah'ı kolundan tutup kaldırıp merdivenlere doğru adımladı.
(Millie'nin anlatımıyla...)
Finn'le beraber merdivenlerden yukarıya çıktık ve Finn'in odasına girdik.
"Gidebilirsin."dedi, Finn göz teması kurmamaya çalışarak.
"Konuşabileceğini söylemedim."dedim, ve yatağın üzerinde ince pikeyi kaldırıp Finn'i yatağa yatırdım. İnce pikeyi üzerine örterken, bir çocuk kadar uysal bir şekilde beni izliyordu. Odadan çıkmak için bir adım attığımda, Finn bileğimden tuttu.
"Benimle uyur musun?"diye sordu, en az bir çocuğun ki kadar yumuşak bir ses tonuyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stranger Things | Yeni Üye
FanfictionStranger Things'in dördüncü sezonuna son anda yeni biri dahil olduğunda, diğerleri kızın dördüncü sezonda çıkmasından rahatsız olurlar. Daha sonra ise menajerleri onlardan sevgili rolü yapmalarını ister... Cr:@kedipatisigibi