XXII

321 24 77
                                    

"Hala sorun olmaz mı diyorsun?"diye sordum sinir bozukluğuyla gülerken. "Ona bu kadar taviz vermen..." Alt dudağımı dişlerimin arasına alıp kendimi son anda durdurdum.

Noah tek kaşını kaldırdı. "Ona bu kadar taviz vermem? Durma, devam et Al."

İçimde ki kıskançlığı sonunda bastıramayarak. "Belki de ona karşı hala bir şeyler hissediyorsundur? Belki de bu yüzden ona hala bu kadar taviz veriyorsundur?"

Kalbim acıyla kasılırken dudaklarımdan dökülen sözcüklerin sonuçlarını düşünememiştim. Tek düşündüğüm o kızın dudaklarının Noah'ın dudaklarına değmiş olmasıydı.

Hayır, benden önce bir ilişkisi olmasını kıskanmıyordum. Durum tamamen farklıydı, Noah o kıza tüm bunları yapma hakkı sunuyordu. Onu kendinden uzaklaştırması gerekiyordu ancak o bunu yapmıyor aksine burnunun dibine sokulmasına izin veriyordu.

Noah'ın gözlerine tarif edilemez büyüklükte bir kırgınlık yerleşti, gözlerine bakarken ruhumun sanki milyonlarca parçaya ayrıldığını hissettim. "Eğer böyle düşünüyorsan," bakışlarını bakışlarımdan kaçırdı.

O an öyle kötüydü ki sanki gözlerinde ki kırgınlığı görüp acılar içinde kıvranmak, bakışlarının bende olmamasından daha iyi bir seçenek gibi gözükmüştü.

Kuruyan dudaklarını, birkaç saniye önce bile öpsem sürekli, sanki onu aylardır öpmemiş gibi öpmek için yanım tutuştuğum dudaklarını, yaladı. "Eğer seni sevmeyip hala Christina'yı sevdiğimi düşünüyorsan, bence bitirmemiz en mantıklısı."

"Öyle mi?"diye sordum düz bir sesle ama içimde fırtınalar kopuyordu. Canım o kadar yanıyordu ki parmaklarımın ucunda ki uyuşmayı, soğumayı hissedebiliyordum. Gözlerimin dolmamasını için kendimi sıkıyordum.

Gözlerini gözlerime bir an olsun çevirmedi ve hiçbir şey söylemedi.

Birkaç saniye boyunca hiçbir şey söylemediğinde cevabımı alarak yatağının üzerinden telefonumu alıp odasından kapıyı çarparak çıktım.

Bacaklarım bile titriyordu, Sadie koşarak yanıma gelirken bense titreyen bacaklarımı yok sayarak odama ilerledim. Dolabımı açıp içinden valizlerimi çıkartıp yatağın üstüne koydum.

"Almira neler oluyor?"dedi Sadie odaya girip bana bakarken.

Ona cevap vermeyip askıda ki kıyafetlerimin hepsini valize tıktım. Raflarda ki kıyafetlerimi almak için dolaba doğru yeltendiğim zaman Sadie önüme geçti ve bana yalvaran gözlerle baktı.

"Yalvarırım dur, halini görmüyor musun? Ne oldu? Neden eşyalarını topluyorsun?"

Titreyen sesini kontrol edemedim. "Sadie çık önümden."

Gözünün önüne gelen kızıl saç tutamını sıkıntıyla kulağının arkasına sıkıştırdı."Noah mı bir şey dedi? Lanet olsun! Neden bir şey anlatmıyorsun?"

"Sadie,"dedim ağlamamak için dişlerimi sıkarak. "Eğer önümden çekilmezsen Tanrı şahidim olsun sonsuza kadar seninle bir daha konuşmam."

Sadie gözlerimin içine baktı, orada ne gördü bilmiyorum ama önümden çekilmeden önce kısık bir sesle fısıldadı: "Aranızda ne oldu bilmiyorum ama sen benim arkadaşımsın ve ben seni yalnız bırakmayacağım. İstediğin bu mu? Gitmek mi? Tamam öyleyse, birlikte gidiyoruz."

Dolabın önünden çekildi ve raflardaki eşyalarımı valize koymaya başladı. Bileğini tutup onu durdurdum. "Buna gerek yok."

"Yüce İsa üzerine yemin ederim, gözlerinde sana yalnız kalmanın iyi geleceğini görseydim,"dedi başını iki yana sallayarak. "Seni yalnız bırakırdım ama kendini yiyip duracağını biliyorum ve ne dersen de seni asla yalnız bırakmayacağım."

Stranger Things | Yeni Üye Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin