"Times meydanına gidelim?"dedi sorarcasına.
"Olur."dedim. Hemen dolabımı açıp, bir kombin yaptım.
Vallaha hiç odadan çık diyemem. Odada bulunan banyoya girdim ve üstümü değiştirdim. Odaya geri geldiğim de, Noah ortada yoktu. Mutfağa geçip kendime bir tost yaptım ve yemeye başladım.
"Böö!"diye bağırdı, arkamdan Finn. Bağırmasıyla yerimden sıçradım.
"Ödüm koptu Finn!"dedim.
"Bana da yapsana."dedi.
"Yoo, hiç de yapamam."dedim. Omuz silkti ve yanıma oturdu.
"Nereye gidiyorsunuz Noah'la?"diye sordu.
"Sakın söyleme!"dedi, Noah birden yanımızda belirerek.
"Her gelen bağırsın, ne güzel."dedim.
"Sen ağzından laf mı almaya çalışıyorsun Finn?"diye sordu, Noah.
"Nereden çıkartın?"diye sordu, Finn. "Hiç de öyle bir niyetim yoktu."
"Hadi gidelim."dedi, Noah kolumu nazikçe tutup beni kaldırarak. Beraber evden çıkıp, onun motoruna bindik. Kesin bir dille kendi motoruna bineceğimizi söylemiş, bir şey dememe izin vermemişti. Times meydanına geldiğimiz de, motorunu park etti ve motordan indik. Times meydanı oldukça kalabalıktı ve yanımız da koruma yoktu. Bu yüzden Noah beni biraz daha yanına çekti. Bizi gören kalabalıktan coşkulu sesler çıkıyordu. Tabi kötü bakışlar atanlarda vardı. Korkuyla Noah'ın kolunu tuttum. Durup kolunda ki ellimi aşağıya indirdi ve elimi tuttu. Bu sefer de insanlardan çığlık sesleri yükseldi.
"Korkmana gerek yok."dedi, Noah kulağıma doğru eğilip fısıldayarak. Sonra geri çekildi ve benimle beraber yürümeye başladı.
"Şimdi ne yapıyoruz?"diye sordum.
"Sanırım, buralarda bir sinema vardı."dedi, Noah. "Gitmek ister misin?"
"Olur."dedim, beraber sinemaya doğru yürüdük. Sinemaya girince, filmleri incelemeye başladık.
"Korku asla olmaz!"dedim, onu uyararak. "Bayılırsam sen uğraşırsın."
"Ne izleyelim o zaman?"diye sordu.
"Five Feet Apart."dedim. Kafasını 'tamam' dercesine salladı ve bize iki bilet aldı. Almak için yeltendiğimde, bana 'gerçekten mi' bakışı attı ve bana ödettirmedi. Biletleri aldıktan sonra mısır almaya gittik.
"Zaten biletleri sen aldın, bunu da ben alayım."dedim.
"Hayır, ben alacağım."dedi. Gerçekten çok inatçıydı. Mısırları aldıktan sonra sinemada bulunan salona gidip oturduk. Başlamasına beş dakika vardı ama kimse yoktu.
"Neden kimse yok acaba?"diye sordum.
"Bilmem."dedi. Stranger Things'i ilk çıktığından beri izliyordum ve oyuncularını da iyi tanıyorum ve Noah şu an yalan söylüyordu. Oturduğum yerde ona döndüm.
"Noah, bununla bir ilgin var mı?"diye sordum.
"Hayır, bilmediğimi söylemiştim."dedi.
"Şu an yalan söylüyorsun, bunu anlayacak kadar seni tanıyorum."dedim.
"Tamam, bütün koltukları almış olabilirim."dedi, eliyle ensesini kaşıyarak.
"Neden?"diye sordum.
"Ben zaten ünlüydüm, sende o fotoğraflardan sonra ünlü oldun."dedi. "Bazı insanların kötü bakışlarını da gördün, bu yüzden böyle olması daha iyi olur diye düşündüm."
"Bize zarar verebilirler diye."dedim. Kafasını salladı. Çok geçmeden de film başladı. Ya bu çocuk çok tatlı. Cole Sprouse benim en sevdiğim Amerikan aktördü. Kızla çocuğun ilişkisi aşırı tatlıydı. Birbirlerine hastalık bulaştırmamak için ıstakayla aralarında ki mesafeyi ölçüyorlardı. Bir dakika gidiyor mu?! Ya, off.
"Almira iyi misin?"diye sordu, Noah.
"Hayır, bırakıp gitti."dedim, ağlamaktan çatallaşan sesimle. Ağladığımı bile yeni fark ediyordum.
"Sakin ol, gerçek değil."dedi.
"Ama benim için öyle."dedim. Bana doğru uzandı ve göz yaşlarımı sildi.
"Onu sevdiği için gitti, gözünün önünde ölmek istemediği için."dedi.
"Ama..."dedim, diyecek bir şey bulamayarak. Göz yaşlarım tekrar yanağımdan süzülmeye başlamıştı.
"Gel buraya."dedi, ve beni kendine çekip sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stranger Things | Yeni Üye
FanficStranger Things'in dördüncü sezonuna son anda yeni biri dahil olduğunda, diğerleri kızın dördüncü sezonda çıkmasından rahatsız olurlar. Daha sonra ise menajerleri onlardan sevgili rolü yapmalarını ister... Cr:@kedipatisigibi